Yeni bir yılın arefesindeyiz.. 2020’de umutlarla güzel dilekle gelmişti. Ama 2020 ile birlikte dünya yeni bir düzenin yeni çağın başlangıcı da olmuştu.. İletişim ve empati yoksunu liderlerin kişilerin ya da grupların hırsları ile boğuşurken bir de yıktığımız insanoğlu’ndan başkasına yaşama hakkı tanımadığımız dünya da ekolojik dengenin bozulması ile yeni hastalıklarla tanıştık.. Teknolojinin en üst seviyesinde olmamıza karşılık tüm dünyayı saran COVİD 19 veterinerlerin bildiği ama insanların ise yeni tanıştığı virüs yaşamı, ekonomileri ve tüm alışkanlıklarımızı kökten değiştirdi. İnsanlığı eve kapatan, kapanamayan devletleri ise salgınla tehdit eden vefat ve vaka sayıları ile insanlığı meşgul eden VİRÜS efendi 2020’nin en çok konuşulan en çok korkulanı olmuştu… İnsanlık 2020 öncesi; savaşları, trajedileri iklim değişikliğini ve de gelişmiş, gelişmekte olan ülkeleri tasnif ederken 2020’de COVİD’li, COVİD siz testli, testsiz yeni bir yaşam şekli ile tanışmıştı. Tüm insanlığı etkileyen ve gelecekte de uzun bir süre gündemimizi meşgul edecek olan bu salgına kimi zaman bilim adamları, kimi zaman kâhinler, kimi zaman küresel güçler konuşulsa da yürekleri yakan, sevdiklerimizi alıp giden COVİD gerçeği karşısında insanlığın düştüğü çaresizlik tek gerçeğin bilimsel çalışmalar olduğunu bir kez daha gösterdi. ‘İlim Çin’de dahi olsa gidip alınız’ diyen bir dinin mensupları olarak bu gün aşı karşıtları, ya da farklı senaryolarla insanımızı tedirgin eden açıklamalar doğru değildir. İnsanlık ne yalnız başına yürünülen yol, ne de vazgeçilecek bir değerdir. Dünyanın hakimi de olsanız, mücadele etmedikçe insanlığın geleceğine ışık tutmadıkça, konuşma ile devran döndürmeye kalktıkça şu kısa ömürde sadece sevdiklerinizi üzer gidenin arkasından gözyaşı dökersiniz. Önemli olan insan olmak insani değerlere hukuka ve bilime sahip çıkarak geleceğe hazırlanmaktır. Bu gün aşı ile ilgili olarak kendi aşılarımız olmadıkça geçmişte yaşanılan sıtma tifo vb. salgın hastalıklarla mücadele eden bilim adamları nasıl bu gün o salgınları tehdit olmaktan çıkardıysa yine umudumuz aşılar ve onların geliştirilmesine bağlı olduğumuzu unutmamamızdan geçiyor. 2020’de başlayan 2021’e girerken umut ile aşıladığımız umut ile geleceğe yöneldiğimiz sağlıkla tanışmamıza vesile olmasını diliyorum. Tüm insanlığın bu beladan kurtularak yeryüzünde tek yaşamadığımızı, her canlıya yaşama hakkı vermemiz gerektiğini, toprağına, iklimine sahip çıkmamız gerektiğini bir kez daha ilahi adalet bizlere öğretmiş bulunuyor. 2021’in başta sağlık, huzur ve iklimin önemini kavramış değişen iklim koşularının yaşamı tehdit ettiğini algılayan ve küresel ölçekte bir değişimin başladığı yıl olmasını diliyorum. Sağlık ve mutluluk dolu nice yıllara… GAZETEMİZ 15. YILINDA.... SİZLERİN SESİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ... Gazetemiz 27 Aralık 2006 tarihinde ‘Bizim Durağan’ ismi ile kurulmuştu. 2011 yılında Basın ilan Kurumu’nun oluru ile ismini ‘Sinop Şehir Gazetesi’ olarak değiştiren ve 15 yıldır bu isimle okuyucularının karşısına çıkan gazetemiz bu süreçte siz değerli okurları ile bir gönül bağı kurmuş ve sizlerin desteği ile bu günlere kadar gelmiştir. 2011 yılında gazetemizin ismi şehir gazetesi olarak değiştiğinde köşemde şu satırları kaleme almıştım; “Biz kendimizin sesi olarak değil bizi biz eden insanımızın sesi olmak adına her görüşe ve düşünceye açık olarak yayın hayatımıza yeni bir soluk, yeni bir heyecan katmanın peşindeyiz. Sizlerde görüş ve düşüncelerinizle bu yolculuğumuzda bize iştirak edeceğinize inancım sonsuzdur. Zaman zaman bizi eleştirenler hatta ağır galvanizli küfürler savuranlarda bir gün haksızlığa uğradığında bu kapıyı çalıp ezilmişliklerine çare olmamızı isteyecek olanlardır. Çünkü dün; iktidar olmadıklarında bu kapıyı çalmışlar en ağır eleştirileri bizim aracılığımızla gündeme taşımış, kamuoyu yaratmış haksızlıkların giderilmesine vesile olmuşlardır. ............................... İşte burada seçici davranmak bireysel değil, toplumsal olaylara ışık tutmak basın çalışanının en temel görevidir. Basın hiçbir zaman iktidarla yanyana yürüyemez! Bir ülkede basın iktidar ile yanyana yürümeye başlamışsa o ülkede iktidar tarafından basın baskı altına alınmaya, demokrasi rafa kalkmaya başlamış demektir Çünkü; basın mensubuna ya da basına gelen bilgiler genelde iktidarla arası iyi olmayan ya da iktidar tarafından ezildiğini, haksızlığa uğradığını düşünen bürokrat ile, hizmet alamadığını belirten vatandaş tarafından olur, işte bu bilgiler eleştirilmekten hoşlanmayan ve yaptıklarının gizli kapılar ardında kalmasını isteyen iktidar tarafından başına atadığı kurumun bürokratı üzerinden basına, baskı aracı olarak dönmeye başlar. Yasalar keyfiyetle uygulanır. .................. Alınan ahlar, işinden edilen vatandaşlar, bir gün iktidar olduklarında aynı sopa ile sizi kovaladıklarında sizin de sığınacağınız tek liman kamuoyu oluşturmak adına basın olacaktır. Ve biz yine ne yaptığınıza bakmaksızın ve kimin iktidar olduğuna aldırmadan sizin haklı davanızın kamuoyuna yansımasına vesile olmaya devam edeceğiz. Şehir yol aldı. Bu şehre ışık gerek, bu şehre kaynak gerek... Kaynakta, ışıkta siz değerli okuyucularımız ve aydın insanlarımız olacaktır” demiştik. Bu gün ülkemizde basının ne kadar önemli olduğu bir kez daha görülmüştür. Ülkemizde cezaevinde yatan, işsiz kalan, çok sayıda iletişim fakültesinin her yıl binlerce mezun verdiği ülkemizde basın emekçileri açısından kapanan gazete ve televizyonlarda gidişatımız açısından umut verici değildir. Biz bundan böyle de yine kamuoyunun sesi olmaya, siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, konuşup derdini anlatmak isteyenlerin sesi olmaya devam edeceğiz...