Yerel seçimler yaklaşıyor..
Aday adayları aday olmadan adaymış gibi çalışıyor..
Sorunlar dağ gibi birikmiş...
Umutsuzluk had safhada...
İnsanlar siyasetten bıkmış..
Esnaf siftahsız dükkan kapatıyor..
Esnafın siftahsız dikkat kapatması sadece Durağan’a mahsus olmasa da beceriksiz siyasetin vurdumduymaz siyasetin getirdiği noktada gerçeğini de göz ardı edemeyiz..
Maalesef ilçemizde Türkiye ekonomisi iyi iken kazanırken kaybeden ilçeyiz..
Her köşe başına açılan zincir marketler ve her şeyi satmaya başlayan ahilik dengesini kaybetmiş esnaf şekli ile maalesef küçük olan yağında kavrulmayı becerebilen esnafları bitirmektedir.
Zincir marketlerin en azından nüfus kriterine göre açılması nüfus oranları düşük olan bölgelerde sınırlandırılarak doğal yaşamın ve hayatın döngüsüne müdahalesine engel olunmalıdır. Zincir marketlerle baş edebilecek bir güç bir mekanizma ekonomik koşullarda sağlanamaz. Bunu ancak yasalarla ve azınlığa düşmüş olan esnafın haklarını koruyarak yapabiliriz.
Belediyelerde bu noktada daha zorlayıcı tedbirler almak tüketiciyi ve esnafı da koruyacak yasal mekanizmalardan tüm haklarının en süt seviye de kullanarak mantar gibi her köşe başında bitmelerine engel olma zorunlulukları vardır.
Bir gün gelecek kendi maaşını aldığı seçilmesine vesile olan esnafın gittiğini, etrafında ilçeye katma değer üreten kesimlerin kaybolduğunu sermayenin elinde üreticinin de yok olduğuna tanıklık ettiğinde iş işten geçmiş olacaktır.
Velhasıl asıl sorun bu gün bizi rahatsız etmeyen ama gelecekte tıpkı araba olayında yaşadığımız ilçenin parasını alıp giden düzen gibi, sanayii de yaşanan karmaşa gibi tüm kesimlerin etkilendiğine tanık olabilirsiniz.
Ülke ekonomisi kötü ise kaybettiğimizi düşünürken aslında en iyi olan ilçelerden biriyiz...
Ülkemizde bizim gibi kırsal olan ufak olan ve eş dost akrabalık ilişkileri güçlü olan ilçelerde yaşaan ekonomik kriz dayanışma ile aşılabilir. Kriz en son bu bölgelerde hissedilir.
Ekonomi iyi olduğunda ise daha çok kazanma hırsı kazananlara duyulan ilgi kırsaldan metropollere akışı hızlandırır, kırsalı bitirir. Bu gün ise metropollerden kaçma isteği artan kiralar bizim gibi olan kırsal bölgeleri ve köyü cazibe merkezi haline getirmektedir.
Gelelim konumuza..
Her aday ilçenin kalkınmasına öncülük edeceğini belirtir. Ama asıl sorunlar yerine farklı ve gönlüne hitap eden projeleri sunarak bunun sorunları çözeceği algısı yaratılır.
Maalesef hayatımızın olağan akışında ve sağlık sorunlarında yaşanan bir gerçek vardır, sorunu tespit etmeden tedavi, uygulayamazsınız.
Bu gün ilçenin sorunları bilmeden sadece istihdam diyerek ya da sosyal tesisi diyerek sorunların çözüleceğini düşündürmek kalıcı hasarlara yol açtığını maalesef yıllardır görmedik, göremedik.
Asıl yapılması gereken tek şey öncelikli olarak zihinsel dönüşüşümün sağlanması, insan sirkülasyonunu arttıracak kaynak yaratacak basit, etkili ve hızlı umut yaratacak projelere ihtiyaç vardır. Kısacası ilçenin var olan memuruna , dışarıdan gelecek insan kaynağına bir de ilçede birilerine helal olanın gencine parası olmayan kesimlere de helal diyebilecek yapıya ihtiyaç var. Aksi takdirde burada yasak olan birilerine yine güç devşirirken Sinop’ta Ayancıkta Çorlu da insanımıza gencimize helal olur burası da göç vermeye devam eder...