21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı stratejist Cahit Armağan Dilek’in gündemde ki Afrin operasyonu için değerlendirmesi şöyle:
"ABD'nin YPG'den 30 bin kişilik sınır güvenlik birliği kurma ve Fırat'ın doğusunda her yönüyle örnek yerel yönetim kurulacak açıklamalarına bakılırsa ABD'nin ana hedefinin Fırat'ın doğusu olduğunu gösteriyor. Yani her ne kadar Menbic'te ABD askeri varlığı olsa da hem Menbic hem de Afrin şu aşamada ABD'nin kaygı noktaları değildir. Aksine özellikle Afrin'de Türkiye'nin tek taraflı bir müdahalesinin Türkiye ile Rusya'nın arasını bozacağını, Türkiye'nin hem Afrin'de PKK ile hem de Rusya ile uğraşacağını, bunun da Fırat'ın doğusundaki PKK devletçiği inşasını gözden kaçıracağını hesaplamaktadır. Türk medyasında, kamuoyunda haberci, yorumcu ve uzmanların dediği gibi Afrin operasyonu kesinlikle ABD'ye bir cevap olmayacak ABD'nin Fırat doğusundaki PKK ordusu ve devletçiği inşa sürecini etkilemeyecek, aksine üstünü örtecektir.
Gelinen noktada Türkiye'nin Afrin'e yönelik bir operasyona yönlendirildiğini söylemek hiç de abartı olmayacaktır. Türk hükümeti, Fırat Kalkanı operasyonunun nihai hedefine ulaşamaması yani Menbic'in alınamaması nedeniyle iç politik baskıların da etkisiyle Afrin'e yönelme ihtiyacı hissetmiştir. Rusya, Halep'teki durumun bir benzerinin İdlib'de de yapılmasını sağlamak üzere Türkiye'yi yine yanında tutmaya razı etmek adına muhtemel Afrin operasyonuna razı olabileceği algısı yaratmış, ABD'de Fırat'ın batısının Rus nüfuz alanı olduğu mutabakatından hareketle Afrin'deki muhtemel TSK operasyonuna ta en başından bu yana hiç tepki vermemiştir. Böylece Türk hükümeti Afrin operasyonunun olabileceğine inandırılmıştır. Bunun sonunda da aylardır Kilis-Hatay bölgesine askeri yığınak yapılmıştır.
Afrin operasyonunun her an olabileceği, günler saatler kaldığını beyan edildiği anda ise ABD'den Fırat doğusuna ilişkin YPG sınır birliği kurulması, devlet inşası anlamına gelen yerel yönetim teşkil ediliyor açıklaması peş peşe gelmiş, ABD diplomatları Fırat doğusuna gelmeye başlamıştır. ABD'nin daha önceleri fiili olarak gizlemediği ama resmen açıklamadığı bu planını tam da Afrin operasyonu öncesinde açıklamasının sebebi ise Türkiye'nin ABD'nin ilan ettiği bu plana müdahale edemeyecek şekilde ağırlıklı olarak başka bir noktaya angaje olması, adeta mecbur kalmış olmasıdır.
An itibariyle Türk karar vericiler 'evet yanlış değerlendirmişiz, ana ve öncelikli tehdit Fırat'ın doğusunda inşa edilen terör devleti yapılanmasıymış, oraya gireceğiz' dese bile, nasıl ki aylardır Afrin operasyonuna hazırlanıyoruz, Afrin'den Fırat'ın doğusuna yönelmeye yönelik bu kararın icrası uzun süre alacaktır. Ve bu süreçte Fırat'ın doğusunda atı alan çoktan Üsküdar'ı geçmiş olacaktır.
Aylardır süren bu yanlış değerlendirme, yanlış konuşlanma, yanlış hedef seçimine 'Stratejik Aldatma' diyoruz. Aldatma, başlıca askeri strateji prensiplerindendir. Stratejik düşünceye, stratejik analize, stratejik öngörüye sahip olunmayınca stratejik aldatmaya maruz kalmak da kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor. Olay stratejik seviyede olunca bedeli de stratejik yani çok büyük, kritik ve önemli oluyor. Gözüken bedel ise ilk etapta Fırat'ın doğusunda özerk PKK devletçiği, sonraki süreçte de Fırat kalkanı bölgesi, Afrin ve hatta İdlib'i de içine alacak Kuzey Suriye Federasyonu'dur."
Cahit Armağan Dilek’in bu görüşlerini yazıma konu etmemin nedenine gelince. Suriye’de ki olaylara taraf olmamızın nedeni ülkemizin bekaa ve güvenliğini direk olarak ilgilendirmesinden dolayıdır. Afrin operasyonu ile meşgul olduğumuz bu günlerde madalyonun diğer yüzü de olduğunu uzman bir stratejist gözüyle sizlere aktarmak istedim. Umarım stratejik öneme haiz bir aldatma ile karşı karşıya kalıp kazandıklarmızdan çok kaybettiklerimize yanacağımız bir sonuçla karşı karşıya kalmayız.