Ergenlik dönemi çocukluğun sonu, olgunluğun başıdır. Ergenlik çağı insanın fetreti, gözü kara zamanı, fırtınalı günlerin başlangıcı, hayat yolunun zikzaklı yıllarıdır.
Ergenlik dönemi insan ömrünün tamamı düşünüldüğünde çocukluk döneminden sonra-bazen de önce- sonra üzerinde en çok konuşulan, fikir beyan edilen hatta şikâyet konusu olan bir dönemdir.
Peki, neden diğer dönemler değil de özellikle ergenlik çağı bir başka ifade ile gençlik dönemi bu kadar çok gündem oluyor? Ya da neden başka yaş ve gelişim dönemleriyle kıyaslandığında, daha çok ergenlik dönemi ile ilgili makale ve kitaplar yazılıp çiziliyor? Psikiyatri servisleri neden çocuk ve ergen psikiyatrisi şeklinde ayrıldı? Diğer soruları unutun gitsin, bizim konumuz bugün neden ergenlik dönemi?
Hemen söyleyelim. Gençlik çağı, kişiler için en kritik dönemdir de ondan. Ergenlik yılları, aklın yerini duygunun; ailenin yerini arkadaşların; itaatin yerini isyanın; hoşgörünün yerini katı düşüncelerin; sükûnetin yerini macera ve yeni arayışların; otoriteyi şartsız kabulün yerini sorgulamaların aldığı fırtınalı bir dönemdir.
İnsan hayatının tamamı söz konusu olduğunda bu 3-5 yıllık kesit az bir zamana tekabül eder. Ancak etkileri itibariyle durum hiç de öyle değildir. Bu 3-5 yıl süren gençlik çağı sevapları ve günahlarıyla bir ömre bedel sonuçları da uhdesinde barındırır. Bu yıllarda iradesini çalışma, gayret ve sabırdan yana kullananlar bir ömür huzur ile yaşarken, iradesini şer işler ile tembellikten yana kullananlar ömür boyu azap içinde yaşarlar.
Diğer taraftan gençlik, bir ülkenin ve milletin umudu, geleceği ve yarınlarıdır. İstikbaldeki yüz akıdır. Gürleyen gökleri, doludizgin akan ırmağı, rahmet saklayan bulutlarıdır. Yani gençlik, gelecektir, rahmettir, berekettir.
İşte bu sebeplerledir ki, hedef tahtasına ilk oturtulan gençlerdir. Zira ilim ve irfan ile donanmış, kökü mazide gözü istikbalde olan bir gencin neler başarabileceğini asırlar önce Malazgirt’te, Çanakkale’de, İstanbul’da gördü bu insanlık. Maneviyatı güçlü, ruhu iman ateşiyle ateşlenmiş bir gencin önünde bütün silahların beyhude kalacağını çok iyi biliyor bazı şer mihrakları. İşte bu noktada gençlere Arif Nihat Asya ile seslenmek gerek;
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan,
Yürüyeceksin… Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
15.12.2017 09:47:24
AH ŞU GENÇLİK!