Gazeteci-Yazar Emrah Doğru’nun ‘‘Anadolu’nun İlk Şehidi’’ başlıklı köşe yazısı ile Seyid Bilal Hazretleri ve Sinop’a kattığı maneviyatın anlatıldığı köşe yazısı ulusal basında geniş yer buldu.
İşte O Köşe Yazısı…
ANADOLU'NUN İLK ŞEHİDİ
Şehadet nereye dokunursa orayı, yağmurun değdiği çorak arazi gibi bereketlendiriyor. Sinop işte böyle bir şehir. Şehadetin dokunduğu önemli bir şehir. Manevi anlamı çok yüksek bir şehir.
Sinop'a gidenleriniz ya da oralı olanlarınız çok iyi bilir Seyyid İbrahim Bilal Hazretlerini... İşte Sinop'un sırrı burada saklı.
Tarih MS 675… Hâlife Ömer bin Abdülâziz dönemi… İslâm ordusu İstanbul’u fethetmek için kuşatmıştır.
Bu kuşatmaya destek olmak gâyesiyle yola çıkan, Peygamber Efendimizin torunu Hz. Hüseyin(ra) soyundan gelen Seyyid İbrahim Bilâl Hazretlerinin de içinde bulunduğu gemi, Karadeniz’de müthiş bir fırtınaya yakalanır.
Günlerce Karadeniz’in azgın dalgalarıyla boğuşan Seyyid İbrahim Bilâl Hazretleri ve alperenler; aç, susuz, yorgun Sinop Limanı’na demir atmak zorunda kalırlar. Günün şartlarına göre vergilerini öder, Sinop Tekfuru’ndan konaklama izni alırlar.
Sinop Tekfuru önce izin verir fakat bu kararından cayar ve hâince bir gece baskını düzenler. Ve birçok alperen, kahramanca çarpışa çarpışa şehîd olur.
Çevresi Tekfur ve askerleriyle sarılan Seyyid İbrahim Bilâl Hazretleri düşmanı yararak bu baskından sıyrılmak ister. Günümüzde Hükümet Konağı’nın bulunduğu semtte, meydan kapısından çıkmak üzere çarpışırken çatışmanın en şiddetli anında Tekfur’un bir kılıç darbesiyle mübârek başı, tıpkı Kerbelâ’da ceddi Hz. Hüseyin’in de olduğu gibi gövdesinden ayrılır ve yere düşer. Hemen kesik başını koltuğunun altına alarak şu anda türbesinin bulunduğu yere, yaklaşık 700-800 metre kadar mesafeyi çarpışa çarpışa gelir, başını yere ihtimamla yerleştirir, kendisi de kıbleye müteveccihen sanki başı hiç kesilmemişçesine uzanır ve orada ruhunu Rahmet-i Rahmân’a teslim eder. Bu hazin olay orada bulunan ahâli tarafından da hayretle izlenir. Bu apaçık kerâmeti gören Tekfur hemen çatışmayı durdurur ve böyle ulu bir kişiyi öldürdüğü için pişmân olur, yaralı Müslümanlara iyi davranır ve şehîdlerin İslâm geleneklerine göre gömülmesine izin verir.
Tekfur, sebep olduğu bu acı olaydan o kadar pişmân olur ki; “Ben ulu bir kişiyi öldürdüm, Allah’ın beni affetmesi için bu kişinin kabrinin üzerine bir çatı örtülsün!” der ve kendisinin öldüğünde türbenin giriş kapısının altına gömülmesini vasiyet eder. “Seyyid İbrahim Bilâl Hazretlerinin türbesini ziyaret edenlerin kendi mezarını çiğneyerek geçmelerini, belki o zaman affolacağını”düşünür.
Günümüzde Seyyid İbrahim Bilâl Hazretlerinin türbesi restore edilmiş şekilde binlerce insan tarafından ziyaret edilmeye devam ediliyor. Anadolu insanı ilk şehidini hiç unutmuyor.
Bu manevi mirasa sahip çıkan Sinop Valisi Hasan İpek, her platformda Seyyid İbrahim Bilâl Hazretlerini gündeme getiriyor.
Türbeye, gerek Selçuklu gerekse Osmanlı döneminde gösterilen saygı ve hürmet günümüzde de devam ettiriliyor. Miras, elden ele güvenilir şekilde aktarılıyor. Şehadet ve fedakarlığın sembolü olan bu türbe, yüzyıllar geçse de gönüllerde yer etmeye devam ediyor.
Şehadetin güzelliği Sinop halkına da sinmiş durumda. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin en mutlu şehri Sinop’muş. Bunun nedeni Sinop halkı, kanaatkâr ve az ile yetinebilen bir karaktere sahip olması.
Sinop’un ilginç ve şaşırtıcı bir özelliği, ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Sinop Türkiye’de trafik ışığının olmadığı tek il. İnsanların birbirine saygıları olağanüstü seviyede.
Anadolu topraklarının ne kadar değerli ve mübarek olduğunun en güzel delili Sinop’tur. Sinop, ülkemizin şehadet hafızası ve mutluluğun başkentidir.
09.02.2018 14:32:40