"Gün birlikte en büyük temel hak olan yaşama hakkına sahip çıkma günüdür" diyen Hasan Tüyüboz, terörün, kan ve şiddetten beslenen bir insanlık suçu olduğunu bilerterek sözlerine şöyle devam etti; "Büyük Memur-Sen Ailesi olarak, başta Dağlıca olmak üzere ülkemizin çeşitli şehirlerinde yaşanan ve milletimizi derinden sarsan eli kanlı terör örgütünün saldırılarını şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize baş sağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Terör, kan ve şiddetten beslenen bir insanlık suçudur. Bu insanlık suçunu ancak aklı, ruhu ve vicdanı iflas etmiş kişiler ve gruplar işleyebilir. Terörizmin ve teröristlerin hedefi ise insanlıktır, kardeşliğimizdir, milletimizdir, ortak geleceğimizdir, birlikte yaşama irademizdir.
Ülkemize, milletimize ve geleceğimize yönelen bu canice saldırılar, ister PKK ister IŞİD isterse DHKP-C’den gelsin; terörü, teröre destek verenleri, terörün arkasındaki iç ve dış güçleri nefretle kınıyoruz. Bu alçak terör örgütlerine karşı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da birlikte mücadele vermeye devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
TÜRKİYE YENİDEN TERÖR SARMALI İÇİNE ÇEKİLDİ
7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimleri sonrasında oluşan siyasi belirsizliği, kirli emelleri ve alçakça planları için kullanan terör örgütleri, masum insanları hedef seçmiş ve katliamlara başlamıştır. 20 Temmuz 2015 Günü Suruç'ta 32 gencimizin karanlık eller tarafından haince öldürülmesinin ardından PKK terör örgütünün asker ve polislerimize art arda yaptığı saldırılarla Türkiye yeniden terör sarmalının içine çekilmiştir.
Analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve kardeşlik hukuku gelişsin mottosuyla başlatılan milli, kardeşlik sürecinde yeni katliamlar yapmak, kan ve gözyaşı siyasetini devam ettirmek için planlar yapan PKK terör örgütü, haince saldırılarıyla milletimizin birliğine ve dirliğine tuzak kurmuş, toplumun birlikte yaşama umuduna kurşun sıkmıştır. İçerden ve dışarıdan beslenen terör örgütlerinin adları, haince planları ve amaçları ne olursa olsun, 78 milyonun hep birlikte geleceğe yürüyüşünü, Yeniden Büyük Türkiye’yi inşa yolculuğunu engelleyemeyecekler, gelecek umutlarımızı söndüremeyeceklerdir.
Gün, büyük Türkiye’nin önünü kesmek, milletimizin moralini bozmak, kardeşlik hukukunu bitirmek için saldırılar yapan terör örgütlerine, terör örgütlerine silah dahil lojistik destek veren yabancı güçlere, eli kanlı terör örgütlerinin reklamını yapan medya ve sivil toplum kuruluşlarına karşı birlik olma, ortak hareket etme ve kararlı mücadele verme günüdür. Gün, “Bir insanın ölümü bütün insanlığın ölümüdür” anlayışına sahip olanların, teröre karşı topyekun el ele, omuz omuza olma günüdür. Gün, şehitlerimizi, gazilerimizi, ailelerini ve tüm terör mağdurlarını yalnız bırakmama günüdür. Gün, dünyada ve bölgemizde itibarı yükselen, bu yolda emin adımlarla ilerleyen güçlü ve lider Türkiye’ye destek verme günüdür.
ÇARE; TEK VÜCUT OLMAK
Çare nedir? Çare, teröre karşı tek vücut olmaktır. Özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek şiddetle ve terörle mücadele etmektir. Çare, terör örgütlerinin oyununa gelmeden demokratikleşme çalışmalarını sürdürmektir. Çare, sıkıyönetim ve olağanüstü hal tuzağına düşmeden terörle etkin mücadeleyi yürütmektir. Çare, etnik fitneye karşı kardeşlik hukukunu zirveye taşımaktır. Çare, mezhep fitnesini de devreye sokmak isteyenlere karşı din kardeşliğini, inanç birlikteliğini kuvvetlendirmektir. Çare, insanlık suçu işleyen terör örgütlerine karşı tüm insanlığı ortak mücadelede buluşturmaktır. Çare, toplumda çaresizlik sendromu oluşturmak isteyenlere karşı umutları büyütmektir. Çare, teröre karşı tüm sivil toplum kuruluşları olarak birlikte hareket etmektir. Çare, halk öncüleri kanaat önderlerini devreye sokmaktır. Çare, bin yıllık desende, 1400 yıllık İslam kardeşliğinde buluşmaktır. Çare, Türkiye’yi büyütmektir. Çare, siyasi, toplumsal ve ekonomik istikrarı güçlendirmektir. Çare Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Dünya idealini canlı tutmak ve bu yolda var gücümüzle çalışmaktır.
Terörü hep birlikte yenebiliriz. El ele vererek terörü tarihin çöp sepetine atabiliriz. Bunun için özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek terörle mücadeleyi amansız bir şekilde sürdürürken, eşit vatandaşlık zemininde demokratik, sivil ve özgürlükçü bir anayasayı mutlaka hayata geçirmeliyiz. Her türlü provokasyona ve engellemeye rağmen başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Türkiye’nin yedi bölgesinde yatırımlar artırılmalıdır. Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere Türkiye’nin yumuşak güç unsurlarından bölgesel barışın ve dünya barışının oluşturulmasında etkin bir şekilde yararlanılmalıdır. Eğitim sistemimiz değerler odaklı olarak yeniden yapılandırılmalı, gençlerimiz milli, manevi ve ahlaki değerlerle donatılmalıdır. Kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı dil yerine birleştirici ve bütünleştirici dile önem verilmelidir. Her kurum ve kuruluş sorunun değil çözümün parçası olmayı hedef olarak belirlemelidir. Teröre karşı ortak söylem ve eylem birlikteliği sağlanmalıdır. Çünkü suçlamalar anaların gözyaşını dindirmiyor. Yüreklere düşen ateşi söndürmüyor. Şehit tabutlarının gelişini engellemiyor. Şunu iyi bilelim ki yaralarımızı ayrışarak değil bütünleşerek sarabiliriz. Acılarımızı kavga ederek değil, kardeşlik içinde kalarak paylaşabiliriz.
TERÖRÜ VE DESTEKLEYİCİLERİNİ LANETLİYORUZ
Acının ülkesi, dili, dini, ırkı yoktur. Ağıtlar hangi dilden yakılırsa yakılsın hepsi can acıtıcı ve yürek yakıcıdır. Her gün gelen şehit haberleri ile ocaklara düşen ateş bütün yürekleri dağlamakta ve bıçak kemiğe dayanmaktadır. Biz, Büyük Memur-Sen Ailesi ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak, bölge halkı incitilmeden terörün kökü kazınana kadar verilecek sosyal, siyasal ve askeri mücadelenin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. PKK ve diğer terör örgütlerini barışa, ateşkese değil, doğrudan doğruya silah bırakmaya, ülkemizi terk etmeye veya teslim olarak haklarında verilecek kararı beklemeye çağırıyoruz. Vatanını, milletini hain saldırılara karşı korumak için can verenleri rahmetle anıyoruz. Milletimizin birliğine, dirliğine kasteden teröristleri ve onları destekleyenleri lanetliyoruz"
08.09.2015 00:00:00