CHP SİNOP: “BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELEMİZ SÜRECEK!”

Cumhuriyet Halk Partisi Sinop İl Başkanlığı, gazeteciler Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek'in gözaltına alınmasının ardından Uğur Mumcu Meydanı'nda bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya, CHP Sinop İl Başkanı Av. Aykut Cem Yalçınkaya, Merkez İlçe Başkanı Samet Bayrak, İl Kadın Kolları Başkanı Esim Tümer, Gençlik Kolları Başkanı Muhammed Taşkın, Merkez İlçe Kadın Kolları Başkanı Filiz Gökçe, Erfelek İlçe Başkanı Soner Erkut, Belediye Başkan Yardımcısı Aysun Öz Sönmez, İl Genel ve Belediye Meclis Üyeleri, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Ayrıca, İl Başkanı Yalçınkaya, basın açıklamasına katılan 15 Eylül Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cengiz Demirel'i de kürsüye davet etti.

İl Başkanı Aykut Cem Yalçınkaya, yaptığı açıklamada gazetecilerin yanı sıra sanatçılar ve görevden alınan belediye başkanları hakkında da konuştu. Basın özgürlüğünün geldiği noktayı eleştirerek Türkiye’nin dünya sıralamasında 180 ülke arasında 158. sırada bulunduğunu vurguladı.

Açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Sevgili Sinoplular, bugün burada bir olumsuzluğu dile getirmek için toplandık. Ancak şunu bilin ki, ilk seçimlerden sonra bu meydanlarda demokrasinin, zaferin, mutluluğun ve birlikteliğin kutlamasını hep birlikte yapacağız. Bildiğiniz gibi iktidar son zamanlarda baskısını artırarak kontrolünü kaybetmiştir. 31 Mart 2024 seçimlerinde yaşadığı hezimeti sindiremeyen AKP, önce halkın belediyelerini hedef aldı, ardından toplumun her kesiminden insanları baskı altına almak için yargıyı bir korkutma aracı olarak kullanmaya başladı.

30 Ekim’de Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer, uydurma delillerle, sözde gizli tanık ifadeleriyle görevinden uzaklaştırılarak tutuklandı. Aynı şekilde Ovacık Belediye Başkanımız ve birkaç DEM Partili belediye başkanı da görevlerinden uzaklaştırıldı. Fakat bu belediye başkanlarından biri, daha önce devletin üst düzey yetkilileriyle görüşmeler yapmış bir isimdi. Şimdi neden hedef alındı?

Bu süreçte, gazeteciler de hiçbir somut gerekçe olmaksızın, sözde gizli tanık ifadeleriyle tutuklanmaktadır. Ocak ayı itibarıyla Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat, içeriği belli olmayan, hukuken suç sayılamayacak eylemlerle suçlanarak görevinden uzaklaştırıldı. Bunun yanı sıra, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 12 Eylül darbesinden sonra tutuklanan ilk siyasi parti genel başkanı oldu.

İktidarın kontrolünü kaybettiğini ve her alanda baskıyı artırdığını görüyoruz. Sanat dünyasına da baskı uygulanıyor. Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu gibi sanatçılar gözaltına alındı. Dün ise Serhan Asker, Seda Selek ve Barış Pehlivan gözaltına alındı. Gerekçeye bakıyorsunuz: Gazetecilik yapmak! Sayın Barış Pehlivan, telefon görüşmesinde açıkça gazeteci olduğunu belirtiyor. Üzerine düşen sorumlulukları yerine getiriyor. Ancak iktidar, önce kişiyi belirleyip sonra ona bir suç uyduruyor. Gazeteci arkadaşımız, Halk TV binasının önünde, meslektaşlarının yanında gözaltına alındı. Bu, basın özgürlüğüne vurulmuş ağır bir darbedir.

Türkiye, basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 158. sırada. Pakistan, Laos ve Venezuela gibi otoriter rejimlerin gerisinde yer alıyoruz. Gazeteciler, mesleklerini evrensel basın ilkelerine uygun şekilde yerine getirirken her an tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Ancak iktidar şunu bilmeli ki, bizleri sindiremeyecekler.

Bu meydanda bulunan herkes, halkımız, yol arkadaşlarımız, iktidarın sindirme ve baskılama politikalarına boyun eğmeyecek! Hepimiz ülkemiz ve çocuklarımız için endişe duyuyoruz, ancak cesur olmak demek, korktuğumuz anlarda dahi doğru bildiğimizi savunmaktır. Biz yılmayacağız, mücadelemiz sürecek!

Bu ülkenin tarihinde baskılar hep oldu ama sonunda kazanan halk oldu. Yine halk kazanacak! Bugün gazeteciliğin suç olmadığını söylemek zorunda kalıyoruz. Bugün burada toplananlar, sadece kendileri için değil, haksızlığa uğrayan herkes için buradalar. Kanunsuz emirleri uygulayanlar şunu bilmelidir ki, bir gün bu baskı onların da kapısını çalacaktır.

Alman papaz Martin Niemöller’in meşhur sözünü hatırlayalım: 'Önce Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım çünkü ben Yahudi değildim. Sonra komünistler için geldiler, sesimi çıkarmadım çünkü komünist değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, sesimi çıkarmadım çünkü sendikacı değildim. Sonunda benim için geldiklerinde ses çıkaracak kimse kalmamıştı.' İşte bizler, ses çıkaracak insanların çoğalması için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Karşımızda organize bir kötülük var! Ancak bizler, örgütlenerek, bir araya gelerek, büyüyerek bu kötülüğü yeneceğiz. İktidar sadece insanlara değil, doğaya, sokak hayvanlarına, kadınlara, gazetecilere de düşmandır. Ancak unutmayın, kazanan biz olacağız. Kazanan iyilik olacak, kazanan aydınlık olacak! Bu meydanlarda her gün, gerekirse hukuksuzluğa karşı duracağız. Çünkü burada cesur insanlar var! Bu ülkede milyonlarca cesur insan var ve bizler artarak, çoğalarak mücadele edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!"

Bu açıklamanın ardından katılımcılar bir süre daha meydanda kalarak basın özgürlüğü ve demokrasi adına dayanışma mesajları verdi. 
 


01.02.2025 00:32:48