HAN’LARIMIZIN GÜNÜ KUTLU OLSUN

Malum 8 Mart Dünya Kadınlar günü. Ailemizde bizim için çok büyük anlam ifade eden kadınlar, ne yazık ki toplum nazarında hak ettiği değer bir türlü bulamıyor. Hayatı paylaştığımız kadınlara her türlü şiddeti uygulamaktan ne yazık ki geri duramıyoruz. Bu dünya da hiçbir canlı şiddeti hak etmezken hayatımızın anlamı olan kadına şiddet uygulamak olsa olsa akıl tutulmasıdır. Tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar gününü kutlarken, annemiz, eşimiz, kızımız, kızkardeşimiz olan kadınların şiddetle değil sevgi ve saygıyla toplum nazarında yer edinmelerini temenni ediyorum. Bu vesile ile kadının hayatın içinde ne kadar yer aldığına dair bir kaç paylaşımda bulunmak istiyorum. Ünlü şair Nazım Hikmet bakın nasıl tarif ediyor kadını: “Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. O benim kollarım, bacaklarım, başımdır. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, Hayat arkadaşımdır.” Nazım’ın herşeyim diye tarif ettiği kadını bakın Cengiz Han nasıl onore etmiş. Bu ifade günümüze dek kullanılagelmesine rağmen ne yazık ki sadece eşi ifade eden bir kelime olarak kalmış, gerçek anlamından uzaklaşmıştır. “Rivayet edilir ki; bir gün Cengiz Han, tüm hanları toplamış, sağ yanına da eşini oturtmuş; Cengiz Han, hanlarına: “Ben Hanlar Han’ı Cengiz Han, hepinizin Han’ıyım” sonra eşini göstererek; “Bu da benim Han’ım!” demiş. Han’larımızın günü vesilesiyle kaleme almaya çalıştığım yazımı, onların yüreklerinde ki engin hoşgörü ve sevgiye sığınarak fıkra gibi iki tespitle bağlamak istiyorum. “Köylü kadın kocasına yemek olarak bir parça samanı önüne koyuvermiş. Adam bağırarak: “Bu ne böyle, saman mı yiyeceğiz, delirdin mi sen?” deyince kadıncağız cevaplamış. “Ne bileyim? 20 senedir sana yemek yaparım, saman yemediğini gösteren tek bir kelime etmedin!” Bu durumu kendiniz için bir değerlendirin lütfen. Hangimiz saman yemediğimizin farkında acaba? Çok mu zor sevgi dolu, teşekkür niyetine birkaç kelam etmek... Son olarak bir Erzurum fıkrası. “İstanbul’a giden Erzurumlu dönüşte karısına İstanbul hanımlarının akşam eve dönen kocalarını kapıda karşıladıklarını “Hoş geldin kocacığım! Üşümüşsün, yorulmuşsun.” gibi nazik laflar ettiklerini anlatmış. Belli ki o da karısının kendisini öyle karşılamasını istiyormuş. Her neyse adamcağız akşam eve gelmiş; kar, tipi, soğuk… Karısı kapıyı açmış:“Uyyy kocacığım it gibi titriysen…” demiş. İşte nezaket, işte hoşgörü... Her insanda olduğu gibi kadınların da anlayacağı ve mutlu ederken mutlu olacağı bir sevgi dili mutlaka vardır. Kadınlarımıza karşı şiddeti değil sevgiyi ve saygıyı etkili hale getirirsek bundan en çok fayda görecek yine erkekler olacağı muhakkaktır.
03.04.2018 14:45:24