KOCA BİR YALANA AŞIK BİR MİLLET!

“Eskiden hastanelerde kuyruklar vardı şimdi o kuyruklar kalktı” sloganı koca bir YALAN! Asıl kuyruk son 16 yılda 3-5 kat artarak kuyrukta patlama yaptı. Hastanelere gidip görmüyor musunuz? Sizi hastanelere bağımlı hale getirmediler mi? İlaca bağımlı hale gelmediniz mi? Herkes her gün hastane odalarından fotoğraf atmıyor mu? Değişik özel hastane zincirlemesine bakın. Hepsi birer ticarethane. Devletin sistemini bilinçli olarak işlevsiz hale getirip sağlığı paraya çevirdiler. Önce sizi sağlıksız gıdalarla, GDO’lu ithal ürünlerle ve katledilmiş ormanlarla buna bağlı olarak koşulsuz hava şartlarıyla, beton yığınlarına hapsederek hasta ettiler. Hastalık çeşidiniz çoğaldı. Hasta sayınız arttı, bu koşullar ölüm artışına vesile oldu. Çünkü, hastane işine girdiler. Bu işten ciddi para kazanıyorlar. Hastaya hasta gözüyle değil, ticari kazanç adına müşteri olarak görüyorlar. O kuyruklar şimdi fazlasıyla. Eskiden numaratör sistemi yoktu, insanlar tedavisini sırasıyla yaptırıyordu. Bu kadar hasta da yoktu. Hastalık çeşitliliği de yoktu. Bilinen hastalıkların dışında çeşitli isimler türedi. Şimdi sıra ve randevu sistemiyle çalışıldığı için kuyruk yokmuş! gibi lanse ediliyor. Numaratör ve randevu sistemine rağmen hastaneler tıklım, tıklım. Kuyruklar kat be kat artmış vaziyette. Mesela; “Endoskopik” rahatsızlığı olan birine hastaneler 3-4-5-6 ay sonrasına gün veriyor. Sebebi ise, yoğunluk. Sıranın çok olması, kuyruğun çok olması. Bu durumu hastanelere giden rahatlıkla görüyor ve nasıl soyulduğunu, nasıl günlerce sıra beklediğini görüyor. Vel hasılı, sistemsel ve rakamsal kuyruk koca bir yalanı gizlese de her şey kabak! gibi ortada. İktidar seçim vaatleri veriyor. Ekonomi paketleri açıklanıyor. Madem bu kadar kötüyüz 16 yıldır kim yönetiyor? Bu hale getiren siz değil misiniz? Vaatleri açıklarken aslında,” her şeyi biz mahvettik, yeniden yapacağız” aşısı vuruyor ve beceriksiz bir yönetim anlayışı ile idare ettiklerini itiraf ediyorlar. 16 yıldır ülke iyi yönetilmediyse neden sizi seçsinler? Yok ülke iyiyse neden 16 yıldır aynı vaatler veriliyor? Tek başına iktidarda olan bir yönetimin sanki muhalefet partisiymiş! gibi konuşması gerçekten bir akıl tutulması olsa gerek. Asıl felaketi seçim sonrasına bıraktılar. Seçimi başka iktidarın kazanması kan değişimi için iyi olacaktır. Ancak mevcut iktidarın bıraktığı enkazın altından kalkmak kolay olmayacak. Öyle de böyle de ekonomik sıkıntılar geliyor. Seçimi mevcut iktidar kazanırsa daha da kötü bir ekonomik kriz bizleri bekliyor. Çünkü harcama, israf, cep doldurma, devletin parası kendi işlerinde, kendi masraflarında kullanılıyor ve yetmiyor. Ülkeyi çok yordular. Herkesi kredi ve borç batağına sokup vatandaşa, “Bize oy vermeye devam edin yoksa donunuza kadar alırız” korkusu pompalıyorlar. Kendileri iktidardan gitmemek için halkı korkutuyor. “İstikrar sürsün” palavrası yine tavan yapacak. Büyük bir enkazın altında girmek üzereyiz. Bunu bile bile dünyanın en iyi ekonomisi balonu baskın seçim kararıyla “fosss” çıktı. Balon patladı. “TAMAM” deyin işi bitirin, yoksa “biz duymadık, bilmedik” demeye hakkınınız yok. Olmaz, olamaz da. AKP giderse hükümet gider, devlet değil. Devletimiz de, milletimiz de hep ayakta duracak evelAllah.

BÖYLE SEÇİMİ “EBEM” DE KAZANIR!

Cumhurbaşkanı adayları; Meral Akşener, Muharrem İnce, Temel Karamollaoğlu konuşunca tüm büyük, küçük kanalları tek tek açıp bakıyorum. Hiç biri yer vermiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmaya başlayınca büyük, küçük yine tek tek tüm kanalları açıp bakıyorum. Hepsi aynı anda, o an ne programı varsa yarıda kesip Erdoğan’ın konuşmasını canlı veriyor. Üstelik bitene kadar. Öyle üç, beş dakika filan da değil. Böyle bir ortamda seçime gidiyoruz. Devletin tüm kurumları, medya, gazeteler, devletin araç gereçleri, memurlar, imamlar, dağ, taş, duvarlar, yer, gök herkese Erdoğan propagandası yaptırıyorlar. Bu dünya hırsının sonunu iyi görmüyorum. Seçimi bu şartlarla “ebem” de kazanır denilebilir ancak. Buna rağmen alınan oranı ise, başarı! diye seçmenlere kakalanıyor. YSK yardım etmese, tüm medya algı propagandası yapmasa, devletin kasası, parası, arabası, yetkisi kullanılmasa bırakın kazanmayı tabelası bile kalmaz. Ne yazık ki, algılarla saf seçmeni sanki iktidarda CHP ya da başka bir parti yönetimi varmışcasına konuşup empoze ediyorlar. 16 yıldır sürekli vaatler verip, “yapacağız” deyip yapmadıklarını da seçim vaadi olarak veriyorlar. Muhaliflerin hiç bir konuşmasını vermiyorlar. Halk, “Duymasın, bilmesin, görmesin, anlamasın, etkilenmesin, uyusun” diye. Sokaklarda muhalif adayların hiç birinin resmi, afişi, boy boy fotoğrafları yer almıyor. Saray bu seçimi kazansa da bu şartlar altında meşru olamaz. OHAL’de tek kurtuluş tüm muhalif adayların ilk turda birleşmeleridir. Üç adayda bu dönemin en etkili isimleridir. Üçü de, “seç beğen” özelliğine sahip. Zira, AKP seçmenine gerçeği anlatsakta alkışlamaya devam ediyorlar. İkna etmek imkansız. Çünkü evlerinde izledikleri tüm kanallarda Erdoğan olunca onun resminden, konuşmasından çabucak etkileniyorlar. Hatta Allah’tan çok Erdoğan düşünülüyor. Böyle bir durumda; oylar bölünürse ve bu şartlar altında seçimin kazananı yine Erdoğan olur. CHP, İYİ PARTİ, SAADET PARTİSİ, DEMOKRAT PARTİ milletvekilliği “Millet İttifakı”ndaki gibi CB adayında da birleşmeli ki, başarılı olsunlar... Bugün Fetö’cü olmadıklarını inkar edenler, Fetö’cü olmadıklarını ispatlamaya çalışanlar, Fetö’ye güzellemeler yapıp karşı çıkana “dinsiz” imasında bulunanlar, şimdilerde kendilerini eleştiren, oy vermeyip muhalif olan herkesi Fetö pisliğine yapıştırmaya çalışıyorlar. Allah sonumuzu hayreylesin..
10.05.2018 22:48:57