NE DEĞİL, NASIL?

Dünya değişiyor… Her şeyin baş döndürücü bir hızla değiştiği dünyada eğitim yerinde sayamaz. Ders yoğunluklarının ve içeriklerinin de aynı kalması elbette beklenemez. Bu nedenle özünde dinamik bir süreç olan eğitim- öğretim faaliyetlerinde yerinde saymakla etkili bir sonuç alınamayacağı aşikardır. İnternetin, bilgisayarın, tabletin ve akıllı telefonun adeta içine doğan bir nesile “modası geçmiş” içerik ve yöntemlerle bilgi ve donanım kazandırmak en basit tabiriyle dünyayı tanımamak ve anlamamaktır. O nedenle eğitim içerik ve yöntemlerinde değişim yapmak elzemdir. Ama nasıl? Belli ki Milli Eğitim Bakanlığı bu hakikatleri görerek ilköğretim ve lise müfredatında bazı sadeleştirme ve yenilikler yaptı. Konu, her zamanki gibi politik ve ideolojik zeminde tartışmalara malzeme yapıldı. Oysa müfredat değişikliği daha ciddi tartışma ve sorgulamalar yapılması için önemli bir fırsattı. Ama galiba o fırsat kaçtı. Öncelikle şunu ifade edelim. Ders müfredatında yapılan değişiklik ve özellikle de sadeleştirme çabaları ??" yeterli olmamakla birlikte- çok yerinde ve doğru bir karardır. Bana sorarsanız daha da sadeleştirilmesi gerekir. Zira bizim eğitim tartışmalarındaki temel sorunumuz nicelik değil, niteliktir. Ülke olarak ders içerikleri söz konusu olduğunda tüm tartışmaları, “ne” ya da “hangi” sorusu etrafında yapıyoruz. Oysa asıl sorulması gereken, etraflıca düşünülmesi ve cevabı aranması gereken soru “nasıl” sorusudur. Eğitimde nelerin ve hangi konuların müfredatta yer alacağından çok, müfredatta yer alan konuların öğrencilere nasıl aktarılacağı meselesi ana meselemizdir. “Biz müfredatta şöyle şöyle değişiklikler yaptık.” Demek yetmez. İyi güzel de peki, o değişikliklerin ve kazanımların öğrencilere kazandırılması yönünde hangi yöntem ve teknikler uygulanacak? Müfredatta yer alan konular muhatabı olan öğrenciler tarafından nasıl içselleştirilip hayatlarında tatbik edilecek? İşte asıl soru ve sorun burada. Müfredatta yapılan yenilik ve sadeleştirme gayretlerinin yanı sıra, bu içeriklerin ete kemiğe bürünmesi yönünde de şapkamızı önümüze alıp, beyin fırtınası yapma ve çözümler üretmeye çalışmak yapılan gayretlerden sonuç almayı sağlayacaktır. Aksi halde havanda su dövmüş oluruz. Bilmem anlatabildim mi?
14.09.2017 18:49:24