Yüzükle geldi. “Yüzükten başka servetim olursa haram yemişimdir” demişti ta kendisi yıllar önce. Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde Sinop’ta partisinin kongresinde, “Asgari ücret biz geldiğimizde ne kadardı, şimdi ne kadar” şeklinde ifadeler kullanırken, asgari ücret zammını beğenmeyenlere, “Elinize yüzünüze dursun” şeklinde hakaretler ediyordu. Gelmiş, geçmiş tüm hükümetlerin parti liderlerinden, koalisyon liderleri de dahil olmak üzere, asgari ücret için halkına hakaret eden başka bir lider ne duyduk, ne de gördük. Bu sözleri alkışlayan bir kitleye de tarihte hiç rastlamadık. Çünkü, halka böyle hitap eden, azarlayan ifadeler de yoktu, bu sözleri alkışlayan bir kitle de yoktu.
Mesela; bu Sinop’a gelişinde biri çıkıpta, “2002’de nohut ne kadardı şimdi ne kadar?” diye soramadı.
“2002’de dolar ne kadardı şimdi ne kadar?” diye soramadı. 2002’de benzin ne kadardı şimdi ne kadar? diye soramadı. “2002’de ekmek ne kadardı şimdi ne kadar?” diye soramadı. Delik hep büyüdü, halkın borcu hep arttı. İç ve dış borç iki kat arttı.
Mesela, kişi başına düşen milli gelirden kimse söz etmedi. “2002’de bankalara borç ne kadardı şimdi ne kadar” diye soramadı. “2002’de hasta sayısı ne kadardı şimdi ne kadar?” diye soramadı. “2002’de suç oranı, suçlu oranı ne kadardı şimdi ne kadar?” diye soramadı. “2002’de tüketim vergisi zamları ne kadardı şimdi ne kadar diye soramadı?” “2002’de kiralar ne kadardı şimdi ne kadar?” diye soramadı. “Simit, poğaça ne kadardı şimdi ne kadar?” diye soramadı. “Domates, biber, peynir, zeytin vesaire ne kadardı şimdi ne kadar?” diye soramadı. İlin, ilçelerin veya köylerin nüfusunu, göç oranını soran oldu mu? Ya da Cumhurbaşkanlığı veya külliyesinin, Başbakanlık veya kişisel harcamalarını soran oldu mu? “2002’de maaşları ne kadardı şimdi ne kadardı?” diye soran oldu mu? Soramaz. Neden soramaz? Çünkü, o yürek yemez! Kendi aralarında bile soramazlar! Sorsa ya biri! görelim..
Eleştirisinden ötürü, hemen “hain” damgası yer.
Sinop’taki kongre mitinginde alkışlanan sözleri duydukça demek ki, Sinop’ta işsizlik yok dedim kendi, kendime. Kahve köşeleri boş herkes işinde demek ki. Turizm, tarım çok iyi, her şey yolunda demek ki. İşkur vasıtasıyla torpille bir yerlere girdiği iddia edilenler de alkış tutanlar arasındaydı. Hiç şaşırmadım!
Tüm bunların da berisinde bir aylık maaşımı ülkeyi yönetenlere vereyim bakalım bir ay geçinebilecekler mi? İstanbul’da en basit bahçe katı kiralık daireler şuan 900 - 1.000 TL arasında. Gerisini siz düşünün. Faturalar, yiyecek, giyecek, ödemeler gibi ihtiyaçları hiç saymıyorum bile. Hele de evli, çoluk, çocuk sahibi olanlar ne yapacak? Körü, körüne bu alkış neden? Ne içirdiler böyle anlamakta güçlük çekiyoruz. Erbakan ve Ecevit zamanında dahi, 12 ülkeye nohut satan Türkiye, ABD’den nohut satın alıyor. Ecevit zamanında Rusya’ya ve Japonya’ya et satan Türkiye, şuanda Sırplardan et alıyor. Almanya’ya zeytin satan Türkiye, Tunus’tan zeytin yağı alıyor. Bulgarlara Sinop’un, Çorum’un, Kastamonu’nun buğday, pirinç ve sarımsağını satan Türkiye, Bulgaristan’dan saman, Çin’den pirinç ve sarımsak alıyor. Geçmişi kötüleyip duruyorsunuz da, peki sizin geçmişten farkınız ne? diye sorası geliyor insanın. Halka faizli araba, ev verirken ülkenin fişi çekilmiyor mu? İsrail’den alınan ödülün karşılığı kemiği sıyırılmış, 2023’te ise çıplak bırakılmış ve bölünmüş bir Türkiye bırakmak mıdır tek hedef ya da amaç?
Türkiye’nin en mutlu şehri Sinop diyorlar. Buna katılmıyorum. Türkiye’nin en yetim bırakılmış şehri Sinop dersek daha yerinde olacaktır.
Hem ağlıyor, hem alkışlıyoruz..
Bizim çamurlu köy yollarımız var hamdolsun!
Yiye, yiye bitmek bitmeyen!...
06.01.2018 18:32:12
SİNOPLULAR HEM AĞLAR, HEM ALKIŞLAR!