BAHÇELİ DEVLET!

BAHÇELİ DEVLET! Ülkede, yandaşlarına göre yönetim anlayışının, karşıtlarına göre ise rejimin değişmesine neden olacak olan yeni anayasa TBMM’de AKP ve MHP vekillerinin oylarıyla referandum yeter sayısı ile kabul edildi. Şimdi sıra tahminen Nisan ayında yapılacak refendum ile halkın kararında. İnşallah sonuç halkın kendisi ve devletimiz açısından hayırlı olacaktır. Başkanlık sistemini getiren yeni anayasa konusu önce iktidar partisinin gündemindeydi. Ancak 15 Temmuz’da yaşanan hain kalkışma sonrası iktidar partisinin rafa kaldırdığı dosya bir muhalefet partisi tarafından tozlanmadan raftan geri indirildi ve siyasetin gündemine oturtuldu. İlginç olan yapılan son seçimlerde ve verilen beyanatlarda başkanlık sistemine karşı olduğunu savunan MHP genel başkanının bu gündemi oluşturmasıydı. Keza gerek seçim mitinglerinde gerekse TBMM grup toplantılarında yaptığı konuşmalarda ve gerekse zaman zaman medyaya verdiği beyanatlarda MHP genel başkanı Sayın Bahçeli parlamenter sistemden yana olduğunu başkanlık sisteminin ülkeyi bölünmeye götüreceğini ve bu isteğin Sayın Cumhurbaşkanı’nın şahsi heves ve isteği olduğunu ısrarla vurguluyordu. 15 Temmuz sonrası sayın Bahçeli kendi tabanını bile karşısına alarak böyle bir isteğe destek verir açıklamalar yapması sonucu zaten başkanlık sistemini isteyen AKP hemen fırsatı değerlendirerek yeni anayasa taslağını görüşmeye açıverdi. MHP genel başkanı bu desteğin nedenini fiili durumu hukuki hale getirmek olarak açıklamaya çalıştı. Yani sayın Bahçeli’ye göre AKP genel başkanı olarak Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına geçen sayın R. Tayyip Erdoğan hukuka uygun hareket etmiyordu. Diğer bir deyişle Cumhurbaşkanını anayasaya uygun hareket etmesini istemek yada beklemek yerine anayasayı sayın Cumhurbaşkanı’na uygun hale getirmek gerekliydi. Yapılacak düzenleme ile hukuki zeminden kayan yönetim anlayışı anayasal bir zemine oturacaktı. Ancak MHP içinden ve tabanından böyle düşünmeyenlerde vardı. Onlar içinde sayın Bahçeli partinin başına geldiğinden beri uyguladığı yöntemi uygulayarak ya istifa ya da ihraç yoluyla kendisi gibi düşünmeyenleri partiden uzaklaştırmayı uygun buldu. Partisinin büyük bir kayıp yaşadığı Kasım seçimlerinden bu yana koltuğunu korumak adına binlerce partilisinin ihraç edilmesine ve onlarca parti teşkilatının tasfiye edilmesine karar vererek uygulamaya koydu. Asıl süreç ise bundan sonra işleyecek. AKP’nin işi kolay çıkıp meydanlarda seçmeninden destek isteyecek. CHP meydanlarda seçmenine hayır çağrısı yapacak. Ancak seçmenini küstürmüş olan MHP’nin meydanlarda ne söyleyeceği herkes tarafından merakla beklenmekte. Bir başka merak konusu ise referandum için MHP’nin mitingi kimlerle düzenleyeceğidir. Çünkü MHP seçmenini oluşturan ülkücüler daha şimdiden sosyal medyada hayır kampanyasını başlattılar bile. Ülkücü camia bu durumda MHP’nin meydanlara ülkücüleri toplayamayacağına göre artık mitinglerini AKP’lilere yapar söylentisi ile çalkalanmaya başladı bile. Eskiden beri siyasi arenada bir arka bahçe deyimi süregelmiştir. Her iktidar belli kesimi yada grubu kendi arka bahçesi gibi görüp lanse etmekten çekinmemiştir. Bu referandum sürecinde de görünen o ki AKP kendine bahçeli bir devlet inşa edecektir...