Tüm yurtta, KKTC ve dış temsilciliklerimizde bağımsızlık ateşini yakmak üzere Bandırma vapuru ile azgın dalgalara yelken açan, peşinden gelenlere aldırmayan Anadolu’ya çıkan Türk’ün atası Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basışının 105. yıl dönümünü kutluyacağız...
Yarın 19 Mayıs.....
Ama o bizim eskiden alıştığımız günler öncesinden başlayan hazırlıkların olmadığı, coşkunun belirli bölgelerde kaldığı halka tam anlamı ile sirayet etmediği bir 19 Mayıs...
19 Mayıs’ın coşkusu bir başka olmalı Gençlik kendini bulmalı Atasını çizdiği muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacak hamleler yapmalı..
Ama o coşkuyu veremiyoruz...
19 Mayısların eski coşkusu kalmadı..
Her okul kendi bünyesinde bir tören hazırlıyor ya da HGençilk merkezleri bu görevi üstleniyor...
Coşku her yıl yerini monoton bir yapıya bırakıyor...
Gittikçe halktan uzaklaşıyor...
Geçmişteki coşku ‘Bütün ümidim gençliktedir” diyen ulu önderin gençlikten beklentilerini yansıtırdı.
Onun heyecanını vatan sevdası ile pekiştirir, gençlik dinamizmini dalga dalga yurdun dört bucağına yayardı..
Artık Milli bayramlarımızda eski heyecanlar kalmadı...
Bir kaç sivil toplum örgütü, konuya duyarlı belediye başkanlarının dışında 19 Mayıs coşkusuz, renksiz gençlik heyecanı olmadan bir kaç kutlama mesajı, bir kaç pankartla geçiştiriliyor...
Yıllarca bu ülkede 19 Mayıs coşkusunu kıskananlar oldu...
Eleştirenler hatta ağır yazılar yazanlar oldu...
Ama hiç bir güç bu gün geldiğimiz nokta kadar başarılı olamadı.
19 Mayıs dört duvar arasına hapsediliyor...
Resmi törenler, okullarda hazırlanan ve sadece okul öğrencilerinin velilerin haberinin olduğu programlar, bu ülkede kaynaşmanın mili birlik ve beraberliğimizin teminatı olan bayramlarımızı adeta yok ediyor..
Ama bir gerçek var ki; her şey unutulsa da Atatürk ve sevdası her gün yeniden yeniden yeşeriyor. Bu sevda gençliğin çevresinde olup bitenlere dünyanın geldiği noktaya, etrafı kan ve gözyaşı ile yoğrulurken özgür demokrasiyi özümsemiş yapısı ile Türkiye’nin güçlü yapısına temel teşkil eden 19 Mayıs ruhunu daha iyi anlamasından kaynaklanıyor. 19 Mayıs coşkusunu kıskananların istekleri ise bu ülkede hiç bir zaman olmayacaktır..
Bu millet özünden atasından ve onun kendisine olan emanetlerinden hiç bir zaman vazgeçmeyecektir.
Gençlik bu gün işsizlik, haksızlık ve adaletsizlik karşısında umutsuzluğa kapılsa bile Atatürk’ün kendisine emanet ettiği değerlerin farkında olacaktır.
Gençliğe hitabeyi ezberleyen bu nesil ölmedikçe gelecekte aydınlık yarınların Işığını, gençliğin ataya olan bağlılığını hiç bir güç söndüremeyecektir.
Bu coşkuyu kıskananlar aslında; TÜRK’Ü medeni dünyadan uzak bırakmak isteyenlerdir. Kemalizm’i çağ dışı olarak algılayıp medeniyeti küçücük beyinlerinde AB olarak gören ya da Arap seviciliğine uzanan Siyasetini, rotasını buna göre çizenlerdir.
Bu coşku’yu görmeyenler;
Türk kimliğini alt kimliğe indirgeyerek ‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE sözünü yorumlamaktan aciz, entel takılan, mozaik’te kendini arayanlardır!
Bu coşku’yu bilmeyenler;
Yüreğini ve kalemini Ali Kemal’lerle özdeşleştirip, ABD’nin ve AB’nin projeleri karşısında TÜRKİYE’ ye kefen biçmeye kalkanlardır.
Bu coşku; . Tarihi ile banşık, geçmişini unutmayan geleceği! kucaklayan Türk gençliğinin ATASINA verdiği cevaptır, ATAM İZİNDEYİZ!
Bu coşku;
Devlet olmanın, bağımsız olmanın sembolü olan AY-YILDIZ’ı bayrağa sarılan şehidin tükenmeyen meşalesidir.
Bu coşku;
Anadolu coğrafyasında İstiklal Marşı ile yankı bulan ‘BU EZANLAR Kİ ŞEHADETLERİ DİNİN TEMELİ’ cümlesi ile başını secdeye değen MÜSLÜMAN TÜRK halkının duasıdır
Bu coşku; Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya da yüz binleri kucaklayan ‘MISAK-İ MİLLİ sınırlarına ne oldu?” diye soran kefensiz yatan şühedanın seslenişidir! Ve bu coşku. Mustafa Kemal Atatürk’e, onun ilke ve inkılaplarına sahip çıkarak, BİZ BURDAYIZ ve BİZ DURDUKÇA, BU COŞKU BİTMEZ diye gençliğin sesidir