Haberler Haber Girişi : 23 Mart 2017 12:42

ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?

ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
Bundan tam yüz yıl önce Çanakkale’de şanlı ecdadımız büyük bir destan yazdılar. Bu kutsal toprakları canı pahasına koruyarak ve düşmana geçit vermeyerek tüm dünyaya ÇANAKKALE’nin GEÇİLMEZ olduğu dersini verdiler. Müslüman Türkün iman gücünü, vatan sevgisini, bağımsızlık aşkını, mücadele azmini, şehit olma şevkini bir kez daha tüm azametiyle dünyaya gösterdiler. Dedelerimiz tüm yoksulluklara ve imkansızlıklara rağmen vatanı için, imanı için, şerefi için, namusu için bu eşi benzeri görülmemiş mücadeleyi vermiş ve adeta sırtlan sürüsü gibi saldıran “tek dişi kalmış” yedi düveli denizin serin sularına gömmüştü. Evet, Çanakkale bir destandır, Çanakkale başka bir yerde eşine ve benzerine rastlanmayacak bir kahramanlık örneğidir. Çanakkale ecdadın kanlarını sulayarak bize miras bıraktığı en büyük ibret vesilesidir. Yüziki sonra bugün yeni yetişen nesillere Çanakkale ruhunu yeterince anlatabiliyor ve aktarabiliyor muyuz acaba? Zannetmem. Çocuğa Çanakkale ruhu öncelikle ailede verilir. Sevgi ile güven ile merhamet ile muhabbet ile… Sonra okul girer devreye. İlim ile irfan ile örnek olarak, çalışkan olarak anlatılır Çanakkale ruhu… Son yıllarda Çanakkale’ye dair dizi ve filmler yapılmaya başlandı ama yetmez. Çanakkale’yi her yıl yedi milyon insan geziyor. Nitelik ve nicelik bakımından bu tür çalışmaların artması gerekir. Kuru kuru yapılan anma programları yerine çocuk ve gençlerin yüreğine dokunan, beyninde izler bırakacak proje ve programlar icra edilmeli. En azından her yıl Anzakların yaptığı kadar sahici, onların yaptığı kadar ete kemiğe bürünen haliyle. Çocuk ve gençlere mutlaka Çanakkale’yi anlatmamız lazım. Hatta anlatmak yetmez göstermemiz lazım. Orada verilen mücadelenin azizliğini ve karşılaşılan güçlükleri her fırsatta dimağlarına işlememiz şart. Gençler dostunu düşmanını iyi bilmeli ki geleceğe emin adımlarla yürüyebilsin. Diğer taraftan yüzyıl önce yedi düvel Çanakkale’yi geçemedi. Ama bugün o şanlı ecdadın torunları arasında yaşanan ahlaki yozlaşma, tüketim çılgınlığı, teknoloji bağımlılığı, depresyon çokluğu gibi gençliğin karşı karşıya kaldığı muhtelif problemler bize “acaba Çanakkale geçildi mi?” sorusunu akla getiriyor ister istemez. Japonya kendi çocuklarının şuurunu artırmak için, önce hızlı trenlere bindiriyor daha sonra atom bombasının atıldığı Hiroşima’yı gezdiriyorlar. Ve çocuklara diyorlar ki; “Binmiş olduğunuz hızlı trenlerden daha hızlısını yapamazsanız, bu atılan bomba gibi bir bomba daha ülkemize atılır.” Koca Seyit’in torunları, Kınalı Hasan’ın yadigarları ecdadına yaraşır halde yetişmeyi ve yetiştirilmeyi hak ediyor. Bugün Koca Seyit kabrinden kalkıp gelse de gençliğin bu pespaye halini görse cevap verebilecek var mı içimizde?