ÇİVİ GELECEKTE KİMLERDE İZ BIRAKACAK!

2014 seçimleri sonrasında iktidara gelenler verdikleri sözleri tutabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyorlar.. Çünkü seçimler yaklaşıyor, vakit oldukça dar… Belki süresi dolmadan bir seçim her an kapıyı çalabilir.. Lakin seçim süresince verilen sözler halen bekliyor! Bir çok proje bürokrasi de bir çoğu da git gellerle halen çözüme kavuşmuş değil… Söz çok, icraat sınırlı… Bunu neden anlatıyorum! Sinop’ta geçtiğimiz günlerde yeni bir imar planı yapımı ve revizesi değişikliği gündeme geldi. Geldi ama bir geldi pir geldi! Tartışmalar sivil toplum örgütlerinin görüşleri şehir planlamacılarının tepkileri belediyenin savunmaları derken vatandaşta konuya bir şekilde vakıf olması duyarlı olması sağlanmıştı. Durağan da ise 2014 seçimlerinden hemen sonra başlayan çalışmalar 2015 yılının başlarında kamuoyuna duyurulan Durağan imar revize planı ve ek imar planı sessiz sedassız biçimde işleme konulmuş, kamuoyu bunu tartışamadan, ne getiriyor, ne götürüyor bilmeden ihale edilmişti. Bu günlerde ise konuyu bilen bir şekilde yolu belediyeye düşen müteahhitler, vatandaşlar bana gelerek revize midir ,imar mıdır bir şey var ruhsatlarda sorun yaşıyoruz, bekliyoruz serzenişleri duyulmaya başladı. Sorunlar ötelenmeye imardaki değişiklikler beklenmeye başlanmış!!! Hatırı sayılırlar yoldan, kaldırımdam alırken, kmisi de 3-5 metre ‘çek babam çek’ dusturu ile çektikçe çekmiş… Bir kaçı kod uygulamasına bir kaçı kat yüksekliğine bir kaçı da değişen arsa da çap değişikliğine uğradıklarını iddia ederek feryadı figan basıyor! Bende iken yapılamayan bina onda iken yüksel babam yüksel diyor! Dubleks ayrı kat ruhsatı alıyor, yandaki komşu bu işe şaşıp kalıyor! Kimi binalar iş yeri ruhsatı alırken yapı kullanma isteniyor, kimine de muhtar versin yeter denilerek evrak üzerine evrak düzenleniyor... Beyler; adalet mülkün temelidir! Mülkün temeline zarar gelirse içinde sizde, bizde kalırız.. Makamlar gelip geçicidir! Hele mühürler yani seçimle gelenler, kurumlardaki memurlar kadar da kalıcı değildir! İşte bu nedenle kendinize layık gördüklerinizi vatandaşa da layık görmek onun hizmetini de görmek zorundasınız.. Özellikle bu gün son aşamaya gelen imar revize ve ek imar planında şimdiden belediyeye verilen dilekçe sayısı göstermektedir ki, bir şeyler yanlış gidiyor! Yarın askıya çıktığında karşılaşılacak itirazlar, mahkemeye verilen dilekçeler ilçenin gidişatını derinden etkileyecek yeni gelişmelere sebep olabilir. İlçenin ufkunu açtım derken tamamen kilitlenmesini, bir kördüğüme dönüşmesine, dönüşü olmayan bir yola girilmesine sebep olabilir. Çünkü mahkeme kararları bağlayıcıdır. Bu gün olmasa da yarın hesap sorulur! Mahkemeden verilecek bir durdurma kararı sonrası imar planları tekrardan aylar sürecek bir çalışmaya yani gecikmeye sebebiyet verebilir. Tek başına iktidar gücü ile hareket edenler bunu düşünerek değil yarınları düşünerek kararlar vermek zorundadır.. İşte böylesine önemli bir konu olan yani imar konusunda, şehir planlamasında hiç bir tartışma yaşanmadan sivil toplum örgütlerinin, muhtarların ve de mahalle halklarının görüşleri alınmadan başlayan bu süreç sancılı bir dönemece girmektedir. Bu süreç başlamadan önce daha akılcı bir yöntemle tartışılmış, hem fikir olunmuş, katılımcı bir anlayışla imar revize ve ek imar planı gündeme getirilmiş olsaydı daha sağlıklı, sağlıklı olduğu kadarda katılımcı bir demokrasinin örnekleri sergilenebilirdi. Ama ben yaptım oldu mantığı maalesef günümüzün hastalığıdır. Sonuçları ise gelecek nesilleri etkileyen ve sürekli kendini kabul ettirme hastalığı ile nükseden her gelenin keyfe keder uygulamaları ile şekillenen koltuk kavgasıdır…. Vatandaşın mağdur olması durumunda ya da birilerine sağlanan kat yükseltmeler, yoldan çekmelerdeki adaletsizlik, atık arsalarda yaşanan değişken fiyat uygulamaları farklı soruların sorulmasına yol açacaktır. Farkındasınız ya da değilsiniz ama biliniz ki toplum çok şey konuşuyor çok şey anlatıyor, zannetmeyin ki; bilinmiyor, görülmüyor, duyulmuyor… Bu gün kahvelerde meydanlarda azınlıkta olsa dün oy verip bu gün eleştirenler olması dikkat çekicidir. Bundan 2 sonuç çıkabilir; 1- İsteklerini yerine getirmediğnizden 2- şahsi davranarak aynı olaylara farklı pencerelerden bakılıyor olması bu insanların konuşmasına vesile olmuş olabilir. Amma sonuç ne olursa olsun değişmez gerçek; insanın bilmediğine yükleme yapması, bildikleri karşısında sessiz kalmasıdır. Toplum şimdilik imar revize ve ek imar planını bilmiyor. O nedenle toplumla artık paylaşın ya da söylenenlere toplumun inanması için bir yol gösterin.. Dün halı sahaya alınamayan ruhsat ve imar’da tarım müdürlüğü bu gün 25 metrelik çekime nasıl razı olmuştur? Yarın mahkemeler bunu durdurduğunda sürecin uzamasından kim sorumlu olacaktır? Karayazı da yolun altından ve üstünde 25 metrelik alana verilecek imar izni sonrası durum diğer arsa sahipleri için nasıl bir gelişmeye sahne olacak? Bu insanlar tarlalarına nasıl gidecek ya da orda nasıl bir görüntü ortaya çıkacak? Bu hengame de artık bir açıklama ve değerlendirme zorunlu görülmektedir. Çıkın deyin ki; ya hepsi içerisinde ya da şu sebeplerle yolun altından ve üstünden 25 metre mesafeye kadar imar izni vardır. Ya da imar izni yoktur… Aksi takdirde bu insanlar yarın yol ve arsa diyerek birbirine girdiğinde bunun tek sorumlusu sizce kim olacaktır? O nedenle ilçe artık kavgaların başladığı değil bitirildiği, insanın gittiği değil, geldiği, sözün konuşulduğu değil icraatın görüldüğü, parası olanın hüküm sürdüğü değil, garibanın ev sahibi olduğu, kamu kurumlarının devletle değil milletle barışık olduğu, siyasetin devlete egemen olduğu değil, millete tercüman olduğu, şahısların değil sivil toplumun muhatap olduğu, seçilenin ben yaptımcı değil uzlaşmacı olduğu, seçilipte oturanların biz seçtirdik değil, biz halkın temsilciyiz dediği bir Durağan oluşmalıdır. Yoksa yolun altı da bir üstü de bir! Çivi çakacaksan derinlğin 25 metre olması değil sorun çivinin gelecekte kimlerde iz bırakacağıdır! Saygılarımla…