Halkın direkt olarak kendini yönetmesine verilen ad Cumhuriyet.
Bazen düşünürüm. Cumhuriyet bize fazla mı geldi?..
Bugün cumhuriyet devrimlerinin en önemli ayaklarından biri olan dilimiz Türkçe’ye yapılan saldırılar bir ‘padişahlık seviciliği ve hepsinden önemlisi de cumhuriyetin nimetleri ile gelip onun insana verdiği bireye verdiği, kul olmaktan çıkartıp değer verdiği vatandaşımıza söylenen yalanlar zinciri...
Ve bütün bunlar gözlerinin önünde olurken KADER’e sığınıp ekmek peşinde koşanlara fakirlik, ölüm reva görülürken; yandaşını, partilisini zengin edenler haksızlığını hukuksuzluğun üstüne bir de tehdit ve şantajla galip gelme derdine düşenler eş dost hısım akraba ile saltanat kuranlarla akıl ve bilim diyen cumhuriyetin bitmek bilmeyen mücadelesi 99 yıldır devam ediyor...
Neden bu soruyu soruyorum.’.. Çünkü; yönetime ortak olmaya kalkan halk, kendi çıkarlarını milletin ve devletin çıkarlarından üstün tuttuğu için midir?! ülkemde demokrasi aksamaya, yargı siyassallaşmaya, bürokrasi ahbap-çavuş ilişkileri girdabında dönmeye, seçilenin seçtirene kadar insan haklarından, seçildikten sonra “haketmiştir” cümlesini duymaya başlıyoruz. Bu nasıl anlayıştır ki; dünya da birçok devlet bizden sonra geçirdikleri felaketlere savaşlara rağmen bugün dünyanın süper güçleri arasına girmeyi başarmış-, biz ise büyük Önder Mustafa kemal Atatürk’ün bıraktığı ekonomik eserlerden ve bıraktıklarından ileriye gidemedik.. Ya biz demokrasiyi yanlış anladık ya da anlatamadık. Bugün gelinen nokta da ülkemde mozaikten bahsedilerek ülkemin bir parçasına göz konmuş. Ve artık yasalar önünde suç olmaktan çıkan kürtçe isim modası başlatılmıştır. Demokrasimiz gelişiyor iyi ama Cumhuriyetimize neler oluyor? 1923 dünya da yeni bir devletin temeli atılmış. Bu temeli atan büyük önder hedefi göstererek şu sözü söylüyor ‘ muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak” çünkü o biliyor ki; Türk milleti ayak uyduran değil tabiatı gereği kendisine uyulan bir millet özelliğini karakterinde taşır Onun içindir ki Türkler tarih boyu devletsiz kalmamıştır. Ve bu özelliğinden dolayıdır ki ona önder olanları asla ve asla satmamıştır. Kadirşinas Türk milletinin gönlünde gerekli ilgi ve sevgiyi görmüşlerdir. Atatürk bir Türk’tü ve sözleriyle icraatlarıyla bunu hep gösteriyordu. Ulu önder ‘bağımsızlık benim karakterimdir’ , “Ne mutlu Türk’üm diyene” ve gençliğe hitabesinde Türk milletinin geleceği olan gençlere seslenirken başınız sıkıştığında, ülke dara düştüğünde kendinizden ve milletinizden başka çare aramayın! çünkü ‘ muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızda ki asil kanda mevcuttur” diyordu Mustafa Kemal Atatürk.
Ya bugün geldiğimiz nokta!...
Bu millletin haketmediği yaşam biçimi Ona reva görülen yoksulluğu kaldırmak adına, reçeteleri başka ülkeler tarafından yazılan ilaçlar Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak için uğraş vermekten uzak siyasetçilerin güttüğü teslimiyetçi politikalar. Yani kısacası bize bırakılan emanete biz seçtiklerimizle ihanet mi ettik ki Cumhuriyet’in 99. yılında çağdaş dünyanın çok gerisindeyiz.
Yıl 2022 cumhuriyet 99 yaşında, sıfırdan başlayan bir millet varlıkla yokluk arasında gidip geliyor Kurduğu cumhuriyetle esir milletlerin bağımsızlık ateşini ateşleyen, o dar günlerde bile Türk milleti ezilmişlere yol göstericilik yapabiliyordu, bugün ise çevresinde olup bitene bile sesi çıkmayan, sindirilmiş, ekonomik olarak çökertilmiş, hırsızın, hortumcunun, kendisine etnik adı takarak her haltı işleyenlerin, kendine azınlık statüsü verenlerin hatırı sayılırken Türk’e kefen biçilmek isteniyor.
Artık kendine gelme zamanı!
Bu mücadele sana emanet edilen Cumhuriyetin temel aracı olan demokrasi kisvesi adı altında yapılıyor. Her sana yakın gelen senden değil, senin duygularını kullanmayı düstur edinmiş grup ve kişilerden oluşuyor. Bugün artık liderlere değil aklına ve mantığına hükmetmenin zamanı, çağ bilgi ve teknoloji çağı, sonuç; aklını kullanma zamanı.. Seni ezmek isteyenlere,seni ve milletini tarihten silmek isteyenlere en güzel cevap Cumhuriyetine ve tarihine sahip çıkmaktan geçiyor. Bu şanlı tarihin tek mirası Atatürk’ün bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu devlet çok badireler atlattı, 13 milyon nüfusu 84 milyona dayandı.Yıkılmış ,hasta adam denilen Osmanlı devletinden genç ve dinamik bir devlet kendi ayakları üzerinde yeniden doğdu. Bu doğuş çoklarını kahrederken Türkiye Cumhuriyeti Devleti 99 yaşına bastı. Yetişen yeni nesil kendine emanet edilen ve 99 yılını kutladığımız Cumhuriyetin, yılmaz bekçileri olarak “muhtaç oldukları kudretin damarlarında ki asil kanda mevcut olduğunu’ biliyor saygılarımla.....