Yazı yazmak zor iş! Geçtiğimiz hafta 29 Ekim Cumhuriyet bayramı idi… Coşku olmalı idi.. Yürekler toplu atmalı, cumhuriyet coşkusu iliklere kadar hissedilmeli idi… Bizlerde bayram yerinde saf tuttuk… Önde görünmek ilgi görmek için değil gençlerin cumhuriyet sevdasına ortak olmak gür sesle söylenen şiirlere, cumhuriyet tutkusuna verilen mesajlara kulak kabartmak eşlik etmekti amaç.. Güzel konuşmalar oldu.. Özgürlüklerden dem vuruldu, cumhuriyetin getirdiği devrimlerden ilkelerden bahsedildi. Ama bir şey hoş olmadı! Şiir, resim ve de kompozisyon yarışmalarına katılan öğrencilerimizin ismi anons edilirken not almadık! Neden mi? Bizler yıllardır ; bu öğrencilerimizin isimlerini büyük bir heyecanla yayınlıyor onları onure ediyorduk. Milli eğitimde bu isimleri vermekte beis görmüyordu; bu seneye kadar!!!???.. Bu sene başarılı öğrencilerimizin kaymakam, garnizon komutanı belediye başkanı hediyelerini verirken isimleri ile onure etmek için isimlerini istedik… Amma cumhuriyet yanlış anlaşılmış yasaklar ülkesi olmuş onu bilemedik, ‘veremeyiz efendi’… denildiğini duyunca şok oldum.. Onlar cumhuriyeti kendi idareleri sanıyor biz ise halkın kendi idaresi… Ne diyelim hayra yor ki şer hayır olsun, cumhuriyet anlamını bilenlere kutlu olsun…. ………………………………………………………………………………………… ……kadın ve kızlar, yabancılar da dahil, siyah giyinmek zorundadırlar. Giysileri ya çarşaf ya da abaye olacak, başları kapalı olup ayakları görünmemelidir. …… Bir kadının yanında kendisine eşlik eden erkek bir akrabası olmadan taksiye binmesi ahlaksızlık…. …. Kadın ve kızların aile kısmı olmayan kafe ve lokantalarda oturmasına izin verilmemektedir. Hatta oturmak şöyle dursun kadın kasası ayrı olmayan fast foodçulardan paket siparişi bile yapamamaktadırlar. …… Açık lokantalarda yemek yemesi işkencedir. Peçe altından yemek ve içmek zorundadırlar. ……….. Kadınların araba kullanması yasakken eylemlerden sonra kısıtlı olarak kullanmaları serbest olmuştur. vb. Bunlar 29 Ekim Cumhuriyet bayramı(!!!???) ile birlikte kaldırılmış, batının kokmuş yasaları ile değiştirilmiş, çağdaş(!?) yasalarımızdı. Bunlar değiştirildi. Bak bu gün Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerde çağdaş yasalar uygulanmakta kadın hak ettiği değeri fazlası ile görmektedir. Kadınlara; 29 Ekimle seçme ve seçilme hakkı verilerek suç işlenmiş, araba kullanması istenerek cinayete sebep olunmuş, medeni insanlar gibi konuşması, tanışması istenerek ahlaksızlık(!) türetilmiş, kadına güven ve toplumun vazgeçilmez öğesi denilerek ticari ahlaksızlıkta reklam malzemesi(!?) yapılmıştır. Öze dönmeliyiz(!?) yukarıda saydığımız kanunlarla; Suudi Arabistan, İran, Afganistan gibi ülkelerde bu kurallar uygulanıyor olması nedeni ile dinimiz İslam büyük bir gelişme kaydetmiş ve medeniyetin sembolü olmuştur(!!!???)… Sana söylenen ve din adına pazarlanan devletlerin gerçeği bu maddelerdir. Size söylenen sözlerde bunlardır…. Ey kadın; cumhuriyetle düştüğün bataklığa(!?) bak; eşitsin, kadınsın, anasın, insansın! Değerlisin araba kullanıyor, ticaret yapıyor, seçme ve seçilme hakkına sahipsin.. Herkes gibi bir oyun var bir şahitliğin yeter! Cumhuriyet sana bunları verdi… Bu gün seni cehalete karanlığa mahkum etmek isteyenler olacaktır. Karanlığa direnmek, aydınlanmak yarınlara koşmak zorundasın… Şimdi bu kudretin bu gücün var… Unutma ki; cumhuriyet ismini taşıyan çok devlet, milli irade diyerek zulmeden çok lider var! Amma senin ve çocuklarının geleceğini düşünen tek devlet ve tek lider Mustafa Kemal ve onun eserleridir. Şimdi dön bir bak ihtirasların mı? Aklın mı? Beceriksizliğin mi? Yoksa geleceğin mi? Çünkü cumhuriyet; kimsesizlerin kimsesi, Mustafa Kemal’in sesi, şehitlerin eseridir. Bu bayram belki bu ülkede sadece kadınların kutladığı erkek egemenliğinin son bulduğu bayramın adı olmalıdır. Çünkü Cumhuriyet kadındır, nazlıdır, ürkütmeye elden kaçırmaya gelmez! Neden yazdım biliyor musunuz? Paylaşımlara bakıyorum, hala karanlığı isteyen, cumhuriyeti suçlayan, Mustafa Kemal’e laf eden o kadar kadın var ki; konuşma özgürlüğünü veren bu lider bunları hak ediyor mu? Kadınlar düşünsün istedim…