İnsanların unutamadığı anlar vardır...
Doğumu, ölümü, evliliği kişiden kişiye değişen ama değişmeyen gerçek hatıralar...
Acılar yaşar, onların bir kısmı da unutulmaz izler bırakır...
Hatırlamak istemez ama hatırlamak zorundadır.. O hatıralardır onu yaşama tutunduran ve bir daha yaşamamak için çocuklarına, sevdiklerine o acıları yaşatmamak için mücadele eder.
Devletlerin geçmişi de yaşamı da aynı insanoğlu gibidir.
Unutulmaz izler acılar vardır..
O izler, o acılar çekilmiştir ve gelecek nesillerin yaşamaması için nesilden nesile aktarılır..
Sevinçleri vardır!
O sevinçler bayram havasındadır..
İçinde özgürlük vardır, kurulan devlet vardır hayat vardır insan vardır..
Yüzyılı deviren Türkiye Cumhuriyeti devleti bu acıların üzerine kurulmuş mutluluktur. Ama o mutluluğun yüzyılı sönük geçiyor, halk kendisi sahip çıkıyor!..
Her şeyi bayram eden, tatil edenler 29 Ekim’i sanki 1 güne sıkıştırmaya yaşanmasını coşkusunu sönük bırakmaya ant içmiş gibi..
Oysa 15 Temmuz’u neredeyse kurtuluş ilan edenler tatil edenler devletin kuruluşunu, kendisini iktidarlara taşıyan sistemi inşaa eden yapıyı başka bahanelerle başka olaylarla kıyaslama yapmaya kalkışması etkinliklerin kısmende olsa iptal edilmesi bu devleti kuranlara yapılan en büyük saygısızlık olur.
Bu ülkenin vatandaşları bugün bir asrı deviren tüm orta doğu ülkelerinin üstünden bir refah seviyesine sahip olmanın dağdaki çobanın cumhurbaşkanlığına giden yolunu açan, kuldan bireye insana çeviren sosyal devlet olgusunu inşaa eden milletini sil baştan yenileyen Cumhuriyet 100. Yılında daha büyük gösterileri ve daha büyük organizasyonları bayramları hak ediyordu.
Ama kim ne yaparsa yapsın, görülüyor ki; maya tutmuş..
İsteselerde, istemeselerde sevselerde sevmeselerde Atatürk ve Cumhuriyet bu milletin vazgeçilmezi olmuş..
Yaklaşık 1 aydır bu ülkenin lokomotifi olan bireye değer veren en büyük firmaları Atatürk ve cumhuriyet temalı reklam filmleri ile adeta Cumhuriyeti yeniden inşaa ediyor..
Bu reklam filmlerinde en çok etkilendiğim bir sahne var ki belki de her şeyi tek cümle anlatmışlar..
Reklam filmlerinin hepsi birbirinden özel birbirinden güzel ama hangisi derseniz İŞ bankasının hazırladığı 2 dakikalık reklam filminin 1.28. Saniyesinde başlayan sahne beni oldukça etkiledi. O sahnede geçen cümleler cumhuriyeti kuranların ana hedefiydi ve o hedef adım adım gitse de amacına koşuyor artık. Gençler uyanıyor! Gençlik her zamankinden daha fazla cumhuriyete ve atasına sahip çıkıyor..
Bir küçük çocuğun atasını dinlemek için direğe tırmanmaya çalıtığı ulaşamadığı direğin arkasına çömelip ağlamaya başladığı esnada Milli mücadele giyilen kıyafeti ile durumu fark eden Mehmetçiğin duygu yüklü sesi ile çocuğa eğilerek; “AĞLAMA , ÜZÜLME BİZ BU VATANI AĞLA DİYE DEĞİL ! GÜL DİYE KURDUK” diyerek çocuğu alıp Atatürk’ün Onuncu Yıl nutkundaki konuşmasını vererek; çocuğun heyecanla “100. Yılını doldurduk’ diyen coşkusudur bizi heyecanladıran... O duygudur, çocuklarımızın özgür bağımsız ve umut dolu bir yarına giden yolda ATASININ izinde devrimlerini anlayarak, yaşayarak Cumhuriyete sıkı sıkı sarılacak olmasıdır.
Bu gün Afganistan’a dönmediysek, İran gibi yaşamıyorsak, kadın hayatın her yerinde varsa 2. Sınıf vatandaş değilse seçme ve seçilme hakkı elindeyse İşte o Cumhuriyettir... Dr. Naim BABÜROĞLU’nun dediği gibi “atatürk’ü, cumhuriyeti ve kadın’ı TÜRKİYE’den çıkarın geride afganisTAN, yemen, Suriye kalır” işte bizi farklı kılan bizi biz eden değer ATATÜRK’Ün cumhuriyeti... YÜZYILIN DAHİSİ BÜYÜK ÖNDERİN BİZE ARMAĞAN ETTİĞİ CUMHURİYETİMİZ 100 YAŞINDA HEPİMİZE KUTLU OLSUN...