DEMOKRASİ Mİ, HUKUK MU?

DEMOKRASİ Mİ, HUKUK MU?

Terör örgütü ile bağlantıları nedeniyle üç büyük ilin Büyükşehir Belediye Başkanları görevden alınarak yerlerine il valileri “Kayyum” olarak atandı. Bu durumu demokratik teamüllere uygun bulanda oldu, bulmayanda…
Yapılan uygulamayı uygun bulanlarda bulmayanlarda kendi memnuniyeti ya da memnuniyetsizliği açısından durum değerlendirmesi yaptığı açıktır. Yani kimse hukuk ve demokrasi açısından durum değerlendirmesinde bulunmuyor. Eminim ki kimse Anayasa’nın ilgili maddesini bile bilmeden görüşünü açıklıyor.
Son yıllarda iyice belirginleşen kutuplaşma burada da karşımıza çıkıyor. Sonuç; hangi taraftaysanız “ötekilerin” yaptığı yanlış…
Herkesin bildiği son günlerin en önemli konusu, güneyimizde Suriye topraklarında oluşturulması istenen güvenli bölge konusu. Türkiye de ABD de güvenli bölgenin oluşturulması konusunda hemfikir. Uzlaşılamayan konu ise bölgenin genişliği ne kadar olacak. Uzlaşılamamasının nedeniyse güvenli bölgenin genişliğinin Türkiye’yi yakından etkilemesi. Çünkü belirlenecek genişlik yada sınır, ya Türkiye’yi güvenli hale getirecek yada stratejik ortağımız(!) ABD’nin desteğinde ki PYD/PKK unsurlarını.
Garip olan durum ise toprağı üzerinde hesaplar yapılan Suriye yönetimi ve halkının bu konu da sessiz kalması. Onların devlet ve vatan sevgisi zaten herkes tarafından malum. Bu yüzden çokta garipsenecek bir durum değil aslında...
Biz kendi tarafımızdan bakalım olaylara...
Yukarı da bahsettiğim Belediye başkanlarının görevden alınmaları konusu hukuka uygun ama demokrasiye ters bir durum olarak karşımıza çıktığı açıktır. Çünkü sandıkta halk tarafından yetki verilmiş kişilerin görevden el çektirilmeleri demokratik sayılmayabilir. Ancak halk da sandıkta yetki verdiği hiç kimseye suç işleme hakkı da vermez.
Vermez vermesine ama; aldıkları yetki ile suç işleyenler her zaman olmuştur bu ülke de...
Çoğunluktan yetki aldı ise işi pişkinliğe vurup hukuku hiçe sayanlarda, yetkiliden destek alıp her türlü haksızlığı yapanları da, azınlıkta kaldı ise işi azgınlığa vurup hak hukuk tanımayanlarıda her dönemde görmekteyiz.
Bu iki grup içinde sanırım en belirleyici unsur kamu düzeni. Çünkü bir yere kadar demokrasi gereği devlette millette sabrını zorlayabilirken iş kamu düzenini bozma noktasına gelince demokrasi ile hukuk karşı karşıya gelebiliyor. Gelmelidir de...
Yazımı iki farklı konu üzerinden kalme aldığımı düşünenler için birleştiriyorum...
Bir devlet düşünün sınırları ötesinde kendi güvenliğini sağlamak için topu, tüfeği, tankı ve askeri ile mücadele edip topraklarını korumaya çalışırken, masa başında belirlenecek güvenli bölge için her türlü girişimleri öyle ya da böyle sürdürmeye çalışırken, sınırları içinde kendi sağladığı imkanlar ile kendi altını oymaya çalışanlara müsaade eder mi?
Elbette etmeyecektir, hiçbir devlette etmez zaten...
İşte bu yüzden terör örgütüne açık açık destek veren, teröristlerin cenazesine bizzat katılmaktan çekinmeyen, örgütten aldıkları talimatlar ile hareket ettiklerini her örgütsel aylam alanlarında gösterenlerin de devletin kurumunda seçilmiş(!) bile olsalar yetki kullanma hakları olamaz.
Bu nedenle demokrasi ve hukukun karşı karşıya kalmış gibi göründüğü bu tür operasyonlar da demokrasiden yana değil hukuktan yana olmak lazım. Neden mi? Çünkü, devlet olmazsa, hukuk olmazsa demokrasi zaten olmaz...