Öncelikle milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması ile birlikte iktidar kendine siyasetten soyutlanmış boş bir alan açtı. Üstüne FETÖ darbe kalkışması ve OHAL’de eklenince ciddi bir psikolojik baskı kendiliğinden karabasan gibi toplumun her kesiminin üstüne çöktü.
Özellikle kendini muhalif olarak tanımlayan kesimler, öyle de ya da böyle FETÖ ile yolları bir yerde kesişenler…..
Çocukları bir şekilde FETÖ okullarına gitmiş, ya da yurtlarında kalmış aileler!
Görev yaptıkları dönemde sendikasına üye olmuş, bankasına para yatırmış,
Hepsinde tedirgin bir bekleyiş ve korkunun hakim olduğu gözleniyor..
Özellikle bürokrasi kesiminde adım FETÖ ile anılır korkusunun hakim olduğu yüzlerce yönetici..
Zaman zamanda halkın sana bir FETÖCÜ derim suçlaması ile karşı karşıya kalan sindirilmiş 657!!…
Peki neden?
Devletin suçunu vatandaşı yükleyen bu yapı da maalesef kitleler korkmuş durumda..
Bir zamanlar bu hükümetin alttan alta desteklediği hatta yurtdışı bağlantılarını yani okullarını kullanarak Türkiye’ye katma değer ürettiğini belirten siyasi atmosfer adına; para bastırmalar, övgüler düzmeler, okullarını açmalar, ziyaret etmeler olimpiyatları gövde gösterisine dönüştürüp halkın sempatisini kazandıranlar şimdi cadı avındalar!
Özellikle iktidarını korumak, siyasetini, kendi geleceği üzerine oturtan ve bunu yaparken de balonla şişirilmiş ekonomik tabloda, zengin müreffeh kitleler algısı ile toplumu kontrol eden güç artık kendini de zehirlemeye başlamıştır!
Bu güne kadar FETÖ belasına dikkat çeken gazetecileri toplayan Türkiye’nin en çok satan gazetesi SÖZCÜ’ye yapıştırılmak istenen FETÖ suçlaması gazetenin bu güne kadar bu yapıya yönelttiği tüm manşetleri görmezden gelme becerisini de bu iktidara nasip etmiştir. Çünkü; FETÖ olayında bu ülkede en ciddi manada muhalefet eden bilinmedik olayları belgeleyen, kamuoyuna sunan gazete SÖZCÜ’dür.
Şu anda muhalif kanadın sesi olan SÖZCÜ ye yapılan operasyon aslında muhalefeti tetiklemek, sokağa indirmek isteyen güçlerin işine yarar bir karardır!
SÖZCÜ’de bunu başaramayanlar, CHP’nin gazeteci kökenli milletvekili Enes Berberoğlu’nun tutuklanması ile adeta el ovuşturmaya başlamıştır. Bu hukuk garabetine dönüşen ve bir milletvekilini tutuklama sürecine götüren olaylar zinciri MİT tırlarının durdurulması olayıdır. Bu ülkede milletvekilleri konuşmayacak, belge sunmayacak, gazeteci haber yapmayacaksa sorarım size demokrasi dediğiniz şey sadece sizin düdüğünüzü öttürmek, halka da bol yalanlı, şişirilmiş, hormonlu asparagas haberler mi sunmaktır!?
Bu ülkede 16 Temmuz sonrası ana muhalefet partisinin bir milletvekili tutuklanıyorsa
Sahi, dünya da bunu yapan bir kaç lider var- var dı; Kim YONG, Saddam, Kaddafi ve İran’ın molla rejimi…!
Biz sınıf atlarken küme düşen takım gibiyiz!
Doğrudur!? Ekonomimiz zirve yaptı(!?)…
Doğrudur!? Türkiye borçsuz bir ülkedir(!?) amma velakin özel borçlanmalarına devlet garantisi sunması nedeni ile borçlu ülkeler listesindedir.
Doğrudur! Yatırımlar peş peşe gelmekte, iller ilçeler birbirine bağlanmakta bu nedenle sağlık’ta acilde sıra yokluğu nedeni ile km.lerce uzaklara acile gideriz! Neden yol yaptık! Hastane yaptık! Hastane de doktor yok! O nedenle binası var sevk etmeye doktor lazım! Nereye bulabilirse en yakın yoğun bakım ünitesine. Yoksa yol yaptık gitsin diye değil mi? O nedenle yolda kalpten giden ve erken doğum yapan ülke sıralamasında sizce kaçıncı sıradayız!!?
Biz toplum olarak savaşa bile mehterle gider mehterle döneriz! Neden bilir misiniz?
Çünkü yenilsekte yenilmemizi açıklayan bir hatibimiz vardır bizim!
Biz tarihte 16 devlet kurmuş bir milletin evlatlarıyız! Velakin bununla övünürken neden yıktığımız niye yıkıldığımız anlatılmaz! Yık kur, evkur- siyasette İŞKUR(!) bu gün yıkmak üzere binalar inşaa eden biz,sonuna kur eklmekele kurulmadığını idrak etmemiş bir toplum olmanın bedelini geçmişte ödedik bu günde ödemeye devam ediyoruz! Zihinler fikir kurmadıkça, akıl olayları sorgulamadıkça, gelecek İŞ(KUR) la şekillendikçe sadece kurulan toplum olur esnaf olur, gülense sermaye grupları olur.
Çünkü kurmakla geçene ömürde batıya sermaye doğuya oyuncak, Ortadoğuya malzeme edilir dururuz!
Şimdi de bir nesil yetiştirdik ki; gavur bulur, bizimkiler ayet arar neresinde yazıyor diye. Buldukların da da hemen açıklarlar, şu ayette yazıyor, Ne büyüksün Allah’ım! Allah’ın büyüklüğüne kimsenin edecek sözü söyleyecek lafı yoktur!
Söz şunadır; sen niye bulmadın!? Cevap yok! Ya da Müslüman ülkeler neden böyle karışık bilen yok!
İşte orada hatipler devreye girer ve seni ikna eder. Sonuç mu; sebep ya Yahudidir ya ABD olmadı AB!!!(?)…
Be kardeşim senin hiç mi, günahın yok! Demokrasi sadece senin içinse al tepe tepe kullan.. Çünkü bir gün senin de kapını çaldıklarında, demokrasi ve hukuk diye bağıracaksın amma duyan kim olacak! Demokrasi ve hukuk her dönem herkes için geçerli olmalıdır! Kişiye, makama, atayana ve de siyasete kul olduğunda sen de kapıya kul olmuş , iktidara avukat kendine ve geleceğine de Azrail olduğunu unutmuş olacaksın! Yeryüzü var oldukça hakim olan Allah’ın adaleti ile övünen sen, akıl kılavuzunda insanı yaratan Allah’a muhalif olduğun gerçek; mazluma sahip çıkmaman, zulme dur dememen de senin sıfatını sorgulatan bir aklın ürünü olduğunu çoktan unutmuş , kula kulluk için sığındığın tek liman menfaatin olacaktır!
Ve bir düşünür, filozof bilim adamı Albert Einstein diyor ki; “Eğer bir hayat, tümüyle kişisel arzuları tatmine yönelmişse er ya da geç, acı bir düş kırıklığına yol açar”
Umarım o düş kırıklığına uğradığınız da size uzanacak bir dal bir el bulursunuz!