“DEPREMDE ZATEN YOKSULLAR ÖLÜR, ZENGİNLER ÖLMEZ”

Ülke olarak İzmir’de meydana gelene 6.6.’lık depremle sarsıldık!.. Ama değişmeyen gerçeğimiz olan depreme karşı da klasik söylemlerimiz her deprem sonrası yeniden medyanın siyasilerin ve biz gazetecilerin gündemine geldi…. ‘ Depreme hazırlıklı mıyız!’ Ya da; Deprem bilimciler televizyonlara çıkarak yeni tahminler öne sürerken depremi önceden tahmin eden bilim adamları da ‘neden oldu? Nasıl oldu? Fay hatları nereleri etkiledi?” sorularına cevaplar verdi, cevap bulmaya çalıştılar.. Klavye delikanlıları denilen azınlık bir grupta; bilimsel bir aletle bilimdışı hareketlerde bulunarak insan olmadıklarını, evrim geçirerek hayvanlaştıklarını kamuoyuna bir kez daha açıklama gereği duydular!... İzmir’deki yaşamı sosyal hayatı depremle ilişkilendiren hak ettiklerini vurgulayacak kadar aşağılaşan bu gruba; güvenlik güçleri gerekli cevabı vererek evlerinden almak sureti ile yargının önüne çıkarttılar, gerekli cezaya çarptırıldılar…. Din evrenseldir. Hiçbir din insanların ıstırabına, acısına, Allah’tan gelen felakete gülmez.. İbretlik hikâyeler olabilir; dünde olmuştur yarında olacaktır. Ama toplumsal felaketleri, doğa felaketleri dinle bağlantı kurmak akıl dışıdır akıl tutulmasıdır izah edilebilir bir yanı yoktur. Meksika’da Japonya’da 7.7 şiddeti ile sallanırken can kaybı yaşanmaması binaların yıkılmaması onların bizden daha fazla Müslüman olduğunu kabullenmek gibi bir şeydir… Bu gün binasını depreme dayanıklı hale getiren, güçlendiren bilimsel çalışılmalara değer veren toplumlar deprem gibi doğal felaketlerde, yanardağın lav püskürtmesinde, çığ da, sel, de yaşanan gel ??" git olaylarında bizim kadar can kaybı yaşamıyorsa bu ülke insanının oturup bir kez daha düşünmesinde fayda vardır… Sorun yaşadığımız coğrafya da ya da son din yüce dinimiz İslam’da değil onun adına çaldığımız kumda, çimento da ve bizi yönetenlerin vergilerle yüksek bedellerle mecbur bıraktığı barınma ihtiyacımızdan çalma ve de yüksek kar elde etmek adına kalitesiz malzemede kullanımından kaynaklandığı gerçeğidir. Bu gün bir köyde ev yapmaya kalksanız alacağınız kaliteli malzeme bedeli kadar ödeyeceğiniz denetim ve proje parası sonrasında ise değiştirmek zorunda kalacağınız kendinize uygun yapı tasarımı ile depreme davetiye çıkartan uygulamalar... Yapı denetimin yüksek maliyet getirmesi proje aşamasında, vatandaşa binen külfet aslında yaparken bozduğumuz birilerine gelir kapısı oluşturduğumuz düzen depremi denetlerken kaybettiğimiz candır! Çünkü bu düzen kaçak yapıya, güvensiz yapıya aralanan kapıdır. Biz olmadan önce olmaması için çaba sarf etmezsek, gelmeden önce gelmemesi için önlem almazsak, ekonomik ve de denetimsel mekanizmaları hayata geçirmezsek her deprem sonrası konuşacak, bu durum sevdiklerimizin de kaybı ile sonuçlanacaktır. Devlet denetlerken barınma, giyinme, sağlık ve eğitim açısında insanımızın hayatını kolaylaştırmak, ona ulaşmasını kolay kılmak zorundadır. Bu gün dünyanın gelişmekte olan ya da gelişmiş ülkeleri özellikle ticari merkezler dışında kırsal alanda çok katlı binalara müsaade etmezken ülkemizde her noktaya çok katlı binaların dikilmesi maalesef deprem bölgeleri için tehlikenin başlangıç noktasıdır. Her yer ticaret alanına dönmüş, rant merkezi olmuş!!! Köy, kent kırsal ayırımı kalmamış ruhsatı alan, denetimi yapan, parayı bulan 5 kat 10 kat binayı dikmiştir. Son dönemlerde ülkemizde özellikle inşaat sektörü toplumu daire alma noktasında apartmanlara doldururken, devlet desteği toplu felakete giden yolun anahtarı olmaktadır. Özellikle İstanbul’da beklenen büyük deprem konuşulur, konuşulur ama gelip vurduğunda yandaki binadan, sokaktaki kaldırımdan ihmalden veya müteahhit hatasından yıkıldığında yine enkazdan mucize beklemeye, sevdiklerimizi toprak altına vermeye başladığımızda hatırlarız sorumluları.... Denetledik olmadı, kolon kesildi, kentsel dönüşümü tamamlanamadı demeye başlandığında deprem bölgesi dışında kalanlar acıları film izler gibi izlemeye devam eder… Deprem doğanın gerçeği yaratanın dünyaya verdiği nizamın adresi.. Bilirsen, doğru değerlendirirsen felaketten kurtulmak senin elinde .. Kaderin; yaptığın bina, çizdiğin proje ve çalmadığın demir ile çimento da gizli.. Çalmamak, çaldırmamak içinse maliyetleri düşürmek vatandaşa bürokrasiyi azaltmak kolay ulaşılır hale getirmekten geçiyor. Deprembilimci Prof. Dr. Övünç Ahmet Ercan’ın dediği gibi; “Depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. Hiçbir ünlünün, hiçbir zengin bir kişinin enkaz altından çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız” Maalesef deprem gerçek fakat COVİD gibi değil.. Deprem zengin fakir ayırt ediyor.. Bütçesi sağlam olan Gökdelen dikiyor fakir 2 göz oda için elindeki kısıtlı imkanlarla ev yapıp geçim derdine düşüyor…. [caption id="attachment_8541" align="aligncenter" width="198"] MUSTAFA EKER[/caption]

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.