Dünya değişiyor…
Teknolojik gelişmeler baş döndürüyor…
Teknomedyatik dünya her yanımızı çepeçevre sarmış durumda…
Her şeyin adeta ışık hızı ile değiştiği ve dönüştüğü bir zaman diliminde, eğitim içerik ve metotlarının çok az değişmesi -hatta bazı noktalarda aynı kalması- oldukça düşündürücüdür.
Özellikle internetin icadı ve yaygınlaşması ile birlikte durum bambaşka bir hal aldı. 2000’li yıllardan sonraki genç nesil hayata ve olaylara bambaşka platformlardan bambaşka bakar oldu.
Düşünün bir kere; 2000 yılında dünyaya gelen bir çocuk bugün itibariyle 17 yaşında. Ve bu çocuk ??"inanın- geçmiş on yıllardaki çocuklara nazaran çok farklı. Mesela bu çocuk dijital dünyanın içine doğdu. Bir yanda bilgisayar, internet teknolojisi, diğer yanda akıllı cep telefonu, elinde de tableti ile dünyayı tanımaya ve anlamlandırmaya başladı. Oynadığı oyunlar, edindiği arkadaşlar, yaptığı alışverişler somut dünyadan sıyrılıp soyut dünyada şekil buldu.
Biraz büyüdüğünde ise (sözüm ona) sosyalleştiği ortam sosyal medya denilen ortamlar oldu. Bu nedenle ??"kabul etsek de etmesek de- milenyum çocuk ve gençlerinin konuşmaları, paylaşımları, esprileri öncekilere nazaran oldukça farklı. Hatta kimilerine göre oldukça problemli.
Ayrıca unutmayalım ki, bugünkü nesil, kara tahta yerine akıllı tahtayı; kitap yerine tablet veya akıllı telefonu; ansiklopedi yerine arama motorunu kullanarak büyüyor.
İşte bu yazdıklarımız ve daha fazlası ile her dem teşrik-i mesaide bulunan bu nesle eski moda yöntem ve tekniklerle ders, konu anlatmak ve onlar tarafından anlaşılmasını ve hayatlarına tatbik edilmesini beklemek, tedavülden kalkmış bir para ile alışverişe çıkmak gibidir ki, sonuç; en basit ifadeyle komik olur.
İşte bu noktada eğitim yöneticileri, eğitimci dostlar ve aileler meseleye yeni bir paradigma ile bakmak mecburiyetindedirler. Dünün güneşi ile bugünün çamaşırı kurutulamayacağı gibi, dünün eğitim yöntem ve teknikleriyle de bugünün çocuk ve gençleri geleceğe hazırlanamaz.