DURAĞAN'DAN TÜRKİYE'YE UZANDI!

    Uzun uzadıya yazmayacağım...
    Ama bir kaç kelam etmeden de durmayacağım..
    Bundan tam 16 ay önce bu gazeteni manşetinde köşesinde yazdığım bir konu bu gün tüm ülkenin ana gündem maddesi üstelik te yüzyılın vurgunu olarak geçiyor..
     Peki bu nasıl oldu?
    Siyasiler destek olurken kaymakamı, bürokratı, savcısı, il başkanı belediye başkanı  kefil olup milleti bu düzene gönderirken hiç düşünmediler mi?
  Yasaların arkasında dolanıp devletin tanımadığı hakkı varmış gibi davranmasına yol açanlar göz yumanlarda bu mekanizmada suç ortağıdır.
    O günlerde üstüne basa basa yazdım bunun adı ‘NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK’
     Peki ne oldu?
    Adını vermesem de üstüne alınanlar oldu..
     Mahkemede soluk alıp bize 50 bin TL. lik tazminat davası açtı. Ama bir ayrıntıyı atlayarak ceza davası değil tazminat açtı ki, olaylar ve araç satışları fazla incelenmesin, irdelenmesin diye...
Ucuz araç alacağız diyerek kuyruğa girenler oldu.. 

    Üstelik yaş tahtaya basmaz bunlar sinekten yağ çıkartır dediğimiz cinsten Durağan’ın en zengin gösterişli arabasının peşinde olan isimler.... 
    Onların arabaları teslim edildi...
     Sosyal medyada siyasi itibarı yüksek olan isimleri yönetim kurulu üyelerinin  resimleri idi onlar..
     Vatandaş ‘ya baksana bunlar alırken bizim neyimiz eksik Bunlar yasal olmasa paralarının gideceğini bilse alırlar mı?’ diyerek ucuz  zannedilen aracın peşine düştüler..Şimdi  araçların ruhsatını alanlar açısından aradaki farkı da devlet isterse oldukça pahalıya gelmiş olacak. 
     Üstelik o dönemlerde ülkede bayiilerde araç bulmak o kadar zordu ki gazetemizde ona başlık atmıştık ‘BAYİİLERDE YOK, DURAĞAN DA ALMAYAN YOK!’ 
    Bir zamanlar bir yazı kaleme almıştım. Tekstil Anadolu’da   devletin parasının çarçur edildiği şirketten şirkete devirler yolu ile hibe ve kredilerin kullanıldığı  siyasileri istihdam diyerek yarı ortak destek çıktığı mekanizmalardır. 
    Çalışan işçilerin maaşları kmi zaman tam ödenmez, alınan ücretlere başkaları ortakmış gibi davranılır.. Müfettişler gelirken işçiler izne çıkartılır.  Tekstil kazanmaz ama destekçileri kazandırmak için ellerinden gelen gayret ve çabayı gösterir.  Asıl olan umutla hırsla kendi yağında kavrulan işçinin hakkını vermek için debelenen kredi bulabilmek için çalmadık kapı bırakmayan ama siyaseten dayısı olmayan isimler ise eski model arabalarla gezerken 1-2 yıl içerisinde köşeyi dönen  porschelere binen tekstilcilerle karşılaşırsın.
    Sorsan 100 işçi ile Türkiye ihracat rekoru kırıyor zannedersin..
     Ama asıl olan sürekli destek ve kredi kullanan bunları da gayrimenkul araba ve lüks yaşama ayıran isimler olduğunu çok zaman sonra öğrenirsin...
     Gelelim bizim hikayeye..
     O dönem vatandaşı üstümüze  saldılar. Yatırım istemiyor. Durağan’ın büyümesini istemiyor.. Oysa istediğimiz şeffaf olunması vatandaşın mağdur olmaması bu sistemin yürüme şansının olmadığı, evraklar üzerinde oynayarak, yasaları delerek hakkı olmayan bir sistem üzerinden vatandaşın mağdur edeceğini belirtiyorduk. 
    Peki Şimdi ne oluyor? 
    Duyuyorum ki; firma gidecekmiş(!?) onlarla uğraşılıyormuş izlenimi ile Durağan’ı terk etmeye hazırlanıyormuş...
    Bahane hazır oysa değirmende su bitti, kaynak kurudu aynı yöntemlerle yeni neticeler alınamıyor. Umarım ve dilerim ki; böyle bir bahanenin arkasına sığınarak bu kadar işçiyi mağdur etmezler..  
    Yoksa insan sorar; kaç şirket değişti? Kaç şirket hibe ve destek kullandı? Kaç işçinin maaşını, sigortasını İŞKUR ödedi? Gelin biz sormayalım siz en azından istihdam üzerinden insanımızın hayalleri ile oynamayın... 
    Bakın belediyemiz Durağan’ın tek kamu alanı olarak kalan fakirin kınasını, nişanını yaptığı belediyenin altındaki salonu da size  kimsenin bilmediği bir tarihte vermiş katkı sunmuş güle güle kullanın. Amma millet soruyor bilin isterim... 
    Arsa istersiniz yol kenarı olsun,  yer istersiniz havalı olsun. Kardeşim fabrika açtıktan sonra yolu da olduktan sonra ha 5 metre geride olmuş ha on metre ileri de ne fark eder? Ama amaç başka hedef başka olunca yol kenarı olması gelecekte yatırımlarınız için değerli olacaksa Durağan için bir kayba dönüşüyor bilin istedim... 
     Bütün bunlar olurken bu tekstil fabrikalarının sahibi kim? Neden isimler sürekli değişiyor ya da toplum değiştiğini sanıyor bu konuda da bir açıklama şart olmuştur... 
    Sözlerime KONFUÇYÜS’ün bir sözü ile son veriyorum; ZENGİNLİK VE ÜNVAN İNSANLARIN ELDE ETMEK İSTEDİĞİ ARZULARDIR; ANCAK BUNLAR DOĞRU YOLLARDAN ELDE EDİLMEMİŞSE BUNLARA SAHİP OLAMAZLAR.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.