DURAĞAN DURACAK MI?

Bu gün sizlere acı ama son hızla yaklaştığımız bir gerçeği anlatmak istiyorum. Durağan ilçesi son dönemlerde hayal üzerine kurulu ilçeyi kurtaracak bir takım atılımları büyük ölçüde kabullenmiş, bitişi durduracak, göçü önleyecek hizmetler gibi her kesime sunulmaya, pompalanmaya başlanmıştır. Halbu ki, bu gün Durağan’da yapılan ya da yapılmak istenen bir çok yatırım hizmet olgusunun temelinde insan vardır. İnsan yoksa hizmet te yoktur. Esnafı ayakta tutan güç insan sirkülasyonu yaşayan dolaşan, harcayan kısacası tüketen birey ya da ailelerdir. Anlatmak istediğimiz olaya gelince yapılan hizmetleri küçümsediğim ya da gerek yoktu! diyenlerden değilim.. Bu hizmetler olmalı, olmalıdır! Ama bunlar çare midir? derseniz bunlar sadece küçük pansumanlardır. Hastalanmış ilçenin yaşayıp yaşamayacağı, her yıl göçüp giden 1000 insana bağlıdır. Bu göçüdurdurabilecekmiyiz? ya da gidenlerin bir fazlasını ekleyebilecek miyiz? Çünkü hiç bir birey bir aile kadar harcama yapmaz yapamaz! Bu ilçede yıllardır esnafı ayakta tutan köy nüfusu her geçen yıl azalmakta ve her giden nüfus bir sonraki yılda yenilerini taşımaktadır. 2014 seçimlerinde 21 bin kusür olan nüfus bu günlerde 17 bin seviyelerine inmiş ise bu da göstermektedir ki yıllık ortalama 1000 kişi bu ilçeden göç etmektedir. O halde bu göçü durduracak ya da alternatif insan sirkülasyonu sağlayacak yapılar nelerdir? Buna kafa yoruluyor mu? Çözüm aranıyor mu? Aranıyor ise de Durağan halkı olarak biz bilmiyoruz ya da çözüm olarak ortaya konan alternatifler gideni karşılar nitelikte değildir. Kısacası açılan meslek yüksek okulu, gençlik merkezi, hastane, halk bankası vb. kuruluşlar sadece insana hizmet eden binalardır. İnsan yoksa nüfus yoksa bir gün geldikleri gibi gideceklerdir!!! Ortalama yıllık 1000 kişinin göç ettiği bir ilçe olan Durağan bu hızla devam etmesi halinde AKP iktidarının öve öve bitiremediği 2023 yılında 12 bin seviyelerine inecek ve buda ilçedeki bir çok kurumun en yakın ve bizden büyük bir ilçeye taşınması anlamına gelecektir. Kısacası açtıklarımız kapattıklarımızın habercisi olmadan çözüm bulunmalı bu yönde kafa yorulmalıdır. Sadece hizmeti kaldırım taşına, binaya, binaya giren memura, altına ya da kuruma alınan arabaya ve de söze bırakanlar aslında bu gidişi kabullenmiş vizyonu olmayan, çaresizliğini geçici uydu şubelere teslim eden, yarını olmayan, yarın gidenlerden, gideceklerden kendini sorumlu tutmayan zihniyetin bizzatihi kendisidir. 5 yıl sonra bu ilçede bir çok sektör kapanabilir. 5 yıl sonra bu ilçede bu gün var olan bir çok kurum, müdürlüklerini kapatıp şefliğe ya da bir başka ilçeye bağlı birimlere dönüşebilir. Gelişen teknoloji ile bir çok hizmet Türk telekomda olduğu gibi parasal konularda kapatmak için başka bir hizmet noktasına, para alacak bir çok sektörde hizmet noktasında sanallaşabilir? Bu ilçede sadece dışarıya mal satan, orman ürünü üreten taşıyan firma ya da şahıslar ticari hayatını sürdürebilir. Bütün bunlar olurken bize ise hizmet diye meslek yüksek okulu, içi boş binalar, gösterişli kaldırımlar, nüfusu 50 bine göre ayarlanmış alt yapısı yüksek(!) bir köyle karşılaşabiliriz. Köy dememdeki gerekçe bizden sonra ilçe olan beldelerin yükselmesi sürerken ekonomik seviyesi yüksek Sinop’un 2. büyük ilçesi, konumundan hızla uzaklaşan 5. sıraya yerleşen mevcut esnafını koruyamayan bir yapının gelecekte adından söz ettirmesi mümkün değildir. Durağan hızla çözüm yollarına odaklanmalı, inşaat bina, kaldırım, boya vs. yerine kendine yeni bir misyonu çizmeli alternatif ekonomik girdileri ilçeye sokmanın esnafı rahatlatmanın çaresine bakmalıdır. Çünkü gidenler, göç edenler esnafın müşterisi olup pastanın dilimini götürmekte üstelik KOSGEB vb. proejelerle de mevcut pasta sürekliş bölünmekte esnaf zor günler yaşamaktadır. Saraydüzü, Dikmen gibi ilçeler de pasta sahibini beklerken bizde tam tersi bir durum söz konusudur. Bizde arsa misali 100 dönüm arsa ekerken 100 dönüm arsaya her yıl yeni ortaklar eklenmekte, üstelik 100 dönem arsaya her yıl %5 ilik bir afet alıp götürmekte yenidende üretime katmakta mümkün görülmemektedir. Artık bina yaptık, araba aldık, alt yapı yaptık sözleri insanımızın geleceğine hizmet değil geleceğinden çalan vizyonsuz projelerdir. Bu yazımdan sonra yine beni eleştirenler olacaktır. Siyaset yaptığımı söyleyenler olacaktır. Bu ilçeye son 10 yılda kazandırılan ekonomik anlamda şoförlerin Durağan’a getirilmesi ve tarihi değeri olan Dutluca camiinin kurtulmasına sebep olan biriyim. Amacım tarihi ile ekonomisi ile bu ilçenin yaşamasıdır. Çünkü bizim gibi esnafların şimdilik gitme şansı yoktur görülmemektedir. Bize iyilik edilecekse örneğin Saraydüzü esnafı Durağan Esnaf ve Sanatkarlar odasına bağlanabilir. Bunun hukuki alt yapısı hazırlanabilir. Bunun için mücadele edilebilir. Kısacası herkes yaşamak için mücadele ederken ilçe adeta komada ve geçici pansumanlarla halk uyutulmakta yönetenlerde, yönlendirenlerde Samsun,Sinop, İstanbul, Çorlu ve bu gibi büyükşehirlerde alternatif yaşam alanları almakta kendine yer hazırlamaktadırlar. İlçe ise onlar için sadece şimdilik hüküm sürdükleri meydan, yönettikleri kasabadır. Unutmayın ki çölde çiçek açar ama suyu serap olarak görür umutla koşarsın.. gelin çöldeki çiçek gibi seraplara gerçeklere bakalım ve geleceğimizi kurtaracak adımlar atalım... saygılarımla...