DURAĞAN’IN MİSAFİRPERVERLİĞİNE VE SİYASET ANLAYIŞINA YAKIŞMADI!

Durağan tarihi geçmişi ve kültürel birikimi ile Sinop’un bir zamanlar en büyük 2. ilçesi idi. Siyasi hatalar ile insanlarımızda başlayan vurdumduymazlık, nemelazımcılık ilçeden tamamen umudun kesilmiş olması belli bir kesimin kendi rahatlığı için doğruya doğru demekten uzak kalması, sorgulama yeteneğinin kaybolması, insanların geçim uğruna, ekmek uğruna yalan siyasete kurban edilmesi, sivil toplum örgütlerinin yok sayılması ilçeyi yıldan yıla bitirmiş göçü hızlandırmıştır…
İlçede siyasetçilerin istemediği tek şey; konuşan sivil toplum örgütlerinin oluşmaması, onların birlikte güç olduklarını hatırlatacak çalışmalara geçit verilmemesi hususunda yaptığı çalışmalardır..
Yıllarca komşu il ve ilçelerde sivil toplum örgütleri meslek odaları hak arama noktasında ciddi bir ivme kazanırken Durağan ilçesinin büyüklüğüne karşılık etkin ve etkili bir sivil toplum örgütü ortaya çıkartılmamış olması bunun en büyük kanıtıdır.
Dünyanın her noktasında kooperatifçilik ve sivil toplum örgütleri toplumun önünde ona yön veren toplumsal hizmetlerin gelişmesine, bireysel hak arama yerine toplumsal hak arama mücadelesine katkı sunan mekanizmalardır.
Ülkemizde AB uyum sürecinde birçok il ve ilçede gerek kooperatifler kanalı ile gerekse toplum yararına hizmet sunan dernekler vasıtası ile üretilen oluşturulan projelere AB’den milyonlarca Euro destek alınmış, yörelerine katkılar sunmuş, işsizine istihdam sağlanmıştır.
Durağan da ise bu durum daha çok bireysel ve kamusal alanda kalmış halen de birçok okul tarafından sürdürülmeye çalışılmaktadır.
Bunu niye anlatıyorum…
Gerek siyaset yaptığım dönemde gerekse gazetecilik manasında yaptığım her çalışmada sivil toplum örgütlerine büyük önem vermişimdir. Onların tarafsızlık içerisinde yapmış oldukları her türlü çalışmaya destek olmuş zaman zamanda yol göstermiş yapılması gerekenler hususunda gerek bilgi, gerekse yazışma noktasında desteklerim olmuştur.
Açılan her dernek, her kooperatif ilçemiz ekonomisine katkı sunduğu kadar toplumsal birlikteliğin ve mücadelenin de en önemli merkezleri noktasındadır. Ve bu derneklerin temsil ettikleri sadece kendi mensupları olan üyeler değil o yörenin, o köyün, o ilçenin hatta o ilin tamamıdır. Çünkü varlığının sebebi olan ve kendisine dernek statüsü kazandıran yapı amaçları doğrultusunda tüm vatandaşlara eşit mesafede olan kar amacı gütmeyen kuruluşlardır..
Özellikle de başına bir ilçenin ya da köyün ve belli bir mesleği ekleyerek dernekçilik yaptığınızda hakkını vermekte yöneten seçilmiş kişilere düşer..
Köşemde sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına ve önemine de çok zaman vurgu yaptım.

Geçtiğimiz hafta Durağan muhtarlar derneğinin yapmış olduğu ve sosyal medyada yayılan tepki çeken olaya bir ilçeyi ve o ilçede görev yapan tüm muhtarlarımızı zan altında bırakmıştır. Aslında zan altında kalan sadece muhtarlar değildir.
O ilçenin kaymakamı, siyasetçisi iktidarı dernekleri ve vatandaşları da bu zanna mahkum edilmiştir. Dışardan bakıldığında böyle bir kumpasın iktidar tarafından ya da temsilcileri tarafından baskı ile yapıldığı iddiası kulaktan kulağa yayılırken iktidarın ve temsilcilerinin sessizliği de bu olayı doğrular niteliktedir!!!??? Umarım ve dilerim ki; bu işin arkasından onlar çıkmaz…
Peki ne oldu?
CHP Sinop milletvekili Barış Karadeniz’in sivil toplum örgütlerini ziyaret kapsamında geldiği Durağan’da zaten sayılı olan sivil toplum örgütleri kapsamında Esnaf Odası, Kefalet kredi kooperatifi, Ziraat Odası ve Muhtarlar Derneği’nden randevu alındı. Muhtarlar Derneği’ başkanının randevu vermesi ve muhtarlara mesaj çekileceği belirtilerek sayın vekilin derneği ziyaret edeceğinin duyurulacağı belirtildi. Ama randevu verilen günde randevu saatine kadar ne dernek başkanı Tahsin Keleş’e ne de çalışan Personele ulaşılabildi. Randevuya dakikalar kala personele evinde ulaşılarak durum soruldu kendisine konu ile ilgili bilgisi olup olmadığını açılıp açılmayacağının sorduk. Kendisine aç denilmesi halinde açacağını ama bilgi vermediklerini belirterek konudan haberdar olmadığını söyledi. Kısacası o gün Telefonlar kapatılmış, sanki bir tuzak bir kumpas hazırlanmış, gizli bir el bu gün dernek açılmamasını, vekili kimse karşılamamasını kapının ağzında bırakılmasını istemişti. Ama istedikleri gibi olmadı!!!!
Lakin tuzak kurdularsa da, kurulduysa da asıl tuzak ilçenin ismine ve temsil ettikleri kitlelere yapılmıştır. En büyük saygısızlık ise Durağan ismine yapılmıştır.
Siyaset; insanlara ve seçilmişlere bel altı vurma yeri değildir. Ben bel altı bu güne kadar kimseye vurmadım. Ama geçmişten beni bilenler bilir. Bu tür oyunlarda siyaset olduğunu şimdilik düşünmüyorum. Ama şayet olur ise inanın işte o zaman başlayan mücadele de biz kimin kimle? Nerede? ne yaptığını öğrenmesini de biliriz yazmasını da gerektiğinde soru sormasını da……

Ama bunun arkasında siyaset yoksa ben beklerdim ki; bir tenkit bir eleştiri bir özür gelsin.. Ama görülen o ki; AKP’li siyasetçiler hala ayrıştırmanın, hala ötekileştirmenin peşindeler… Bize de sadece bu ilçe adına buna destek verenlere, prim verenlere yazıklar olsun demek düşüyor…
Böyle bir terbiyesizlikte kime yapılırsa yapılsın tasvip görmez, görmemeli... Gereken cevap tüm siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri tarafından verilmelidir. Çünkü demokrasi zor iştir!
Geceleri Belediyenin hazırlattığı yardım paketlerini belediyede görevli olanların değil AKP görevlilerinin, AKP kadın kolları başkanının yani siyaset eli ile dağıtarak yapanlar elbette bunu anlayamazlar!!!???…
O nedenle gelin aklınızı başınıza alın seçilmişlere vurulan demokrasi dışı, nezaket ve terbiye dışı bu olay bir ilçeye mal olurken seçilmiş yönetenlerin ve siyasetçilerin tepkisiz kalması da doğrulamak anlamına gelir.
Bu gün CHP’ye yapılan yarın sizin temsilcilerinize parti büyüklerinize de yapılabilir. Önemli olan bu zihniyetin tüm sivil toplum örgütlerinden temizlenmesi bir ilçenin, bir yörenin bir yanlış yüzünden töhmet altında kalmamasıdır.
16 Temmuz 2016 daki, FETÖ darbesinde olduğu gibi seçilmiş kim olursa olsun yapılacak saygısızlık aslında seçenlere yapılmış bir nezaketsizlik olduğunu öğrendiğimizde biz demokrasiyi kavramaya başlamışız demektir. İktidar gelir gider.. Millet seçer, millet son verir ama nezaket kendinden bir şey kaybettirmez.. Zerafet ve saygı her zaman kazanmıştır ve kazanmaya devam edecektir.

MUSTAFA EKER