Bu günlerde genlede yerel seçimler üzerine yazıyorum. 2004 yılında ‘Bizim Karadeniz gazetesindeki bir kjöşe yazımı siz değerl okurlarımla paylaşmak istiyorum. Ne değişti düşünmek ve yorumlamak size kalsın...
...................................................................
“Yerel seçimler yaklaşırken Belediye başkan adaylarının kendilerine yeni bir profil oluşturmaları geleceğe bakmaları gerekmektedir.
Bunu neden mİ söylüyorum!
Benim kendi ilçem olan Durağan yıllardır ileriyi göremenin içeride farklı, dışarıda farklı bir bakış açısının oluşması yüzünden kendi kabuğunu kıramamış, Sinop’un 2. büyük ilçesi olmasına rağmen sosyal alanda gelişememiş, kısır döngülerle ufuksuzluğun boyutlarını gelecek nesillere aktarmış, devamlı küçülen, esnafıyla genciyle umutsuz bir kent haline dönüşmüştür. Bunun sebeblerini benim gibi herkes bilmesine rağmen yarınını görememenin bu işi iktidar ve güç meselesi haline getirenlerin söz sahibi olmasını istemesinden kaynaklandığını bilerek okey demelerinden geçiyor. Hz Mevlana-nın bir sözü vardır “ ne insanlar gördüm üzerinde elbise yok içinde insan var. Ne insanlar gördüm üzerinde elbise var içinde adam yok” sözü günümüz siyasetine uyarlandığında “ ne başkanlar gördük partisi iktidar değil icraatı var, ne başkanlar gördük iktidarı var icraatı yok” denilebilir. Ne demek istediğime gelince; bu iş iktidar işi değil, bu iş para pul meselesi değil, bu iş bir sevda işi gönül işi ileriyi görme ve hayata geçirme işidir. Evet sevgili okurlar, yeni bir seçime doğru gidiyoruz. Başarıyı yakalamak insanların neye yatırım yapacağına bağlıdır. Geçmişte ve bugün iktidarı paylaşanlar bu ülkenin geleceğini oluşturan insanlara yani genç nesile hiçmi hiç söz hakkı vermemişlerdir vermeyide düşünmüyorlar. Çünkü; onlar bu işi herkesten iyi biliyorlar. Bunu kısa bir örnekle açmak istiyorum; şöyle düşünün 24 yaşında işsiz bir gencin evinin önüne belediye asfalt döküyor kaldırım yapıyor. Bu asfalt dökme ve kaldırım evin büyüğü olan 45-50 yaşındaki insan için belediye başkanı ne kadar çok çalışıyor düşüncesini doğururken genç için hiç bir anlam ifade etmiyor. Çünkü o okumuş kültür düzeyi yükselmiş artık kaldırım ve kanalizasyon işlerinin belediyenin doğal görevi olduğunu biliyor. O artık kendisi ve geleceği için bir yatırım yapılıp yapılmadığına bakıyor. Ona artık sosyal tesisler, iş ve aş vermeye yönelik gelecek vâad eden projeler lazım. O bunun farkında olarak yapılan kaldırımı önemsemiyor bile... Ya büyükler onlar için yıllarca görmedikleri köyden şehire dönüşen ilçelerinde kaldırım çok şey ifade ederken göçün sebebini sorgulamıyor. Aile huzurunun neden kaçtığını anlamıyor, çocuğunun kahvede harcamış olduğu paranın hesabını yaparak “oğlum ne işin var kahvede gecenin bu saatine kadar ne yapıyorsun sokaklarda” diyerek kavganın başlangıcını yaparken kendini hiç mi hiç sorgulamıyor. Dün oy verdiği insanlar oğlu için ne yatırım yapmış veya ne yapmayı düşünüyor, gelecek için projeleri nedir? değerlendirmeden sadece günü kurtarmak için verilen oyların bedelini hem kendisi hem ülkemizin geleceği olan çocuklarıyla kavgalı ve huzursuz bir aile ortamında sorunlar büyüyüp gidiyor.
Benim ilçemde kahve sayısı oldukça fazladır. Nedeni; bugüne kadar hiç kimsenin bu gençliğin hali ne olacak? diye sormamasının sonucudur. Gençlik bugün gelecekten umutsuz, siyasetin kısır döngüsünde benim partim senin partin kavgasını vermektedir. Yıllarca siyasi iktidar koltuğunu işgal edenler yine bugün sahnede. Kendi imkan ve bütçeleriyle Durağan’a hizmet etme şansı olanlar bile bugün Durağan’ı kurtarmak adına siyaset sahnesindeki yerlerini almaya başladılar. Durağan’da bu gün sanayi olarak 3 baca ya tüter ya tütmez. Bunlardan biri şeker fabrikası, diğeri cam mozaik ve un fabrikasıdır. Pirinç fabrikaları devamlı istihdam sağlayan tesisler olmadıkları için onları yazamıyorum. Durağan yine bir kısır döngünün içine girmiş o yıkılsında nasıl olursa olsun mantığının pençelerine teslim edilmiştir. Getirmek istediğiniz insanlar Durağan’a Durağanlıya ne vaadediyor? hesaplayan hiç kimse yok gibi görünüyor! Bir çok aday gibi sadece iktidar partisinden aday olmak uğruna aday adayları ortaya çıkarak adayız diyorlar. En büyük güvenceleri kendileri değil iktidarın gücü gibi görünüyor. İşte burada durulması gerekir. Durağan çok iktidarlar gördü. Bu iktidarlar Durağan’a ne verdi? Yoksa verdiler de verdiklerini biz mi görmüyoruz! Durağan gençliği halı sahada maç yapmak için Boyabat’a gidiyor, kazandırılmış hiç mi hiçbir sosyal tesisi yok! İlçenin bütçe olarak nesi var ki demeyin. Size bir ilçeden bahsedeceğim. Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesine gittim. Bu ilçe Kastamonu’nun en son ilçelerinden ve çok uzakta, bizim Dikmen ilçesi gibi bir yer. Nüfusu 2000 olan bu ilçede halı saha, alabalık tesisleri, çift tribünlü yeşile boyanmış çimli futbol sahası, yeşil alanlar, çay bahçeleri ve en önemlisi 2000 nüfuslu bu ilçenin 1500 kişilik araba parklı düğün salonunu görünce ilçeme vah çektim! Belediyenin ise kendine ait bir binası bile yok buna rağmen belediye gençlerinin gidebileceği sosyal tesisler oluşturuyor, bunlar iktidarın değil başarılı ve geleceği gören bir başkanın eseri olarak karşımda duruyordu. Kastamonu bir zamanlar Türkiye’nin en fazla göç veren ili iken bu gün en fazla göçü geri alan ili konumuna gelmiştir. Bu İlin neden göç vermediğini ben çok iyi tahlil ettim ve inceledim. Süleyman Yücel’in başkanlığıyla başlayan bu yükseliş trendi bugünde Turhan Topçuoğlu ile devam etmektedir. Bu başarılı başkanların göstermiş olduğu performans iyi tahlil edilerek ilimiz ve ilçemizin göçünü durdurmaya yönelik projeler geliştirilmelidir. Bu başarılar iktidarla veya para gücü ile olacak iş değildir.
Seçmenler olarak bir günün hesabı 5 yılınızı karartmasın. Adaylarınızı seçerken çocuklarınızın sizin çektiklerinizi çeksin istemiyorsanız siyası ikballerden ve yönlendirmelerden uzak durunuz””
Diyeli 19 yıl geçti... Değişen sadece kapanan evler giden gençler göçen köyler.. Ama nasihat edenler bu ilçenin üzeri,nden elini çekmeden zenginleşene beyler bitmedi... Hal sahalarımız oldu.. Ama osrun değişmedi esnafın derdi, vatandaşın çilesi bitmedi.. Sinop’un 2. Büyük ilçesinden geriye sonj sıralara yerleşmiş aretık kendi ile yarışan bir ilçe kalmış...