Yazının başlığı bakıp ne diyor bu diyeceksiniz?
Ama anlatınca inanıyorum ki sizde hak vereceksiniz…
Şöyle bir düşünün; bu ilçede yaşayan insanların en büyük hayali huzur ve çocukları için iyi bir gelecek!
Huzur kısmen var…,
Çocuklar için gelecekse yok..
İşte o nedenle gelen memur durmuyor, duranda memnun olmuyor..
Öğretmen açığı had safhada…
Sosyal tesis yetersiz kültürel aktiviteler yok…
Dışardan baktığında dini bütün insanlar. Camiiler dolup taşıyor.
E
rfelek müftüsünün bir camii yardımı için Durağan’a gelip vaazda söylediği “sahilin dine bakışını biliyorsunuz!” cümleleri ile özetlediği, yardım istediği muhafazakar, yapısı öne çıkmış bu yönü ile de sürekli kullanılan, maddi gücü olanlarında sosyal alanları yüksek diğer ilçelerde sahil kenarlarına göç ettiği bir ilçe…
1980’lere kadar veya 1980’lerin ortasına kadar hamamı olan sineması bulunan, bilardo salonları olan, kendisini aşmış tiyatrosu ile lise bahçelerinin cıvıl cıvıl sesi ile koca bir ilçe vardı.
Bu ilçede umut vardı, heyecan vardı gelecek vardı. Bu günde o dönemin gençleri halen bu ilçeyi özlüyor bu ilçedeki hatıraları unutamıyor.
Onlar o günlerin başarısı ile gittikleri tuttukları her işte de başarılı olmuş isimler…
Ama bu gün sokakta dolaştığınızda gençlerin arasında sohbet ettiğinizde durum hiçte öyle değil..
Yetişen nesil şimdi sorguluyor, ‘dedem o koca düz ovaları gelişmiş yerleri bırakıp da burayı niye mesken tutmuş?” sorusunu duymayanınız bu sorunun muhatabı olmamış bir aile var mı?
Sanırım çok az sayıda bir aile kalır bu sorunun muhatabı olmayan!
Bu gün yetişen yeni nesilde aynı duygularla büyüyor..
Yıllar önce bu ilçeden gitmiş, gurbette alın terini emekle buluşturup maddi varlığa kavuşmuş insan kitlelerini gördükçe yetişen yeni nesil ‘Sen niye kaldın?’ Niye sende gidip gurbet elde mesken tutmadın?’ sorularını sormaya devam ediyor..
Gençlik boşlukta! Az çok maddi gücü olanlar komşu ilçelere, illere gidiyor, sosyal hayattan nasiplenmeye varlığını göstermeye, biz varız demeye çalışıyor…
Bu ilçede kalanlar ise hayata tutunmak için kendi çabaları ile sosyalleşmeye gayret gösteriyor.
Her birinin umudu iş!
Aldatması, aldatılması gelecek için vaat verilmesi gereken en kolay yolda siyasetçiler, için bu!
Toplumsal projeler yerine bireysel sözler!!..
Sosyal alanlar yerine, esnafı bitiren daha küçülten uygulamalar!
Değişim ve gelişim yerine korku ile yönetilen risk almadan, belirli grupların kontrolünde büyüyen bir Durağan!!!…
Böylesine bir ilçede bizim gençliğimiz, bonzai ile tanıştıysa, bastırılmış duygularının esiri olup yanlış işlere girdiyse sorarım size suç kimin?
Bizim gençliğimiz ve bu ilçede yetişen büyümeye devam eden gelecek nesilleri büyük bir tehlike bekliyor!
Gerek sosyal medya gerekse, televizyon kanalları iletişim ağı ile nefsine yenik düşen, eğitilmemiş bastırılmış duyguları ile evine, sokak arasına, gizli ve tenha yerlere sıkışan bir gençlikten siz ne bekliyorsunuz?
Bu gençlik, aradığı maddiyat ve de parası ile bu ilçeyi yönetenlerin arasında sıkışmış kalmıştır. Her ailenin çocuğunun dilinde büyükşehirlere gitmek sosyal bir alanlara kavuşmak, iletişim kurmak, doğanın ve yaşamın penceresine kendi gözü ile bakmak sevmek sevilmek istiyor. Sanmayın ki suskunluğu tasdiklediğinden.. suskunluğu korkularından, umutsuzluğundan.. Kaygısı aykırı bir söz söylediğinde arkadaş çevresinin kendisinden uzaklaşma korkusu… Şu ilçede tek sosyal aktivite futbol ona da destek yok desek yeridir..
Kulüp başkanının ve de futbolcuların omzuna yüklenmiş koca bir ilçe..
İlçeyi temsil ediyorlar… Ama alt yapı yok, üst yapıda da para yok!!!…
Sadece koca bir yürek var… Onu da anlayacak ilçede yönetici yok! Sahi bu gençlik kederini atmak için kahveye, gezmek için tenhaya çekiliyorsa en azından sevdiklerine şimdilik isyan etmiyorsa sizce eli öpülmeye değmez mi?
Çünkü 5 katlı bir binanın her dairesinde bir işsiz, hepsi birbirinden habersiz kendisine verilmiş sözlerin tutulmasını bekliyor. Şimdilik sözlerle avunan bu gençlik seçimde umutla hırsla savunuyor savunuyor.. Sonuç mu? bir başka seçime bir başka adaya.. Vizyon yok… Hedef yok.. Sosyal proje yok… Kültürel aktivite yok.. Öğretmen yok! Tesis yok…
Ama olsun be tüm bunlara rağmen stres doktorumuz kahvelerimiz, kafamızı dumanladığımız sohbetlerimiz, bir de gelecek te bizi bu ilçeye kitlediğiniz ne verdinizde ne istiyorsunuz? diyeceğimiz bir ailemiz var!
Bizi yönetenler ya da Durağan’dan elini ayağını çekmeyenler haberiniz olsun lanetle anılacağınız günler yakın! Bu eli öpülesi gençler şimdilik sessiz ama patlamaya hazır bomba gibi gerildi, geriliyor!!!.. Bilginiz olsun…
Bu gençlik Çanakkale’de 15 yaşında bıyığı bitmemiş, gencecik şehitlerin emanetidir.. Bu gençlik vatan sevdası uğruna taaruza değil ölüme giden yiğitlerin, Mustafa Kemal’in gözbebeğidir. Bu gençlik Milli Mücadelede Mısak-ı milli sınırlarını korumak için Durağan’dan kalkıp giden Yemen şehitlerinin, kurucu mecliste yer alan Abdullah Karabina’ların Yusuf kemal Tengirşenk’lerin gençliğidir. Kalktı mı ayağa durdurması zor, çöktü mü kaldırması zor olur! Çökertmeyin, çöktürmeyin, kullanmayın kullandırtmayın… Giden gelmiyor, gelen ise memlekete yar, derde çare olmuyor… Bu vesile ile 18 Mart Çanakkale şehitlerini, şehitlerimizi 103. Yıldönümünde rahmet ve şükranla anıyorum.