21 Eylül Pazartesi itibariyle 2020-2021 Eğitim ve öğretim yılı resmen başlamış oldu. Ülkemize ve eğitim camiamıza hayırlı olsun… Hepimizin malumu olduğu üzere Pazartesi günü okul öncesi öğrencileri ile ilkokul birinci sınıflar okullarına kavuştu. Pandemi sürecinde aksayan eğitim öğretim alanında bu önemli bir adım… Seyreltilmiş sınıflar ve azaltılmış dersler ile okuluna kavuşan bu öğrenciler sayın bakanın açıklamasına göre şimdilik hafta da 2 gün okulda diğer günler evde uzaktan eğitim alacaklar. İlkokul 1’den lise son sınıfa kadar olan öğrenciler ise şimdilik sadece uzaktan eğitimle yetinecekler… Uzaktan eğitim sürecinin yürütüleceği Milli Eğitim Bakanlığı’nın Eğitimde Bilişim Ağı (EBA) ne yazık ki tüm sınıfların yükünü kaldıramayarak ilk gün öğretmen ve öğrencilere büyük sıkıntılar yaşattı. Siteye girmeye çalışanlar “çok kalabalık” uyarısıyla karşılaştı ve içeriye giremedi. Bu durum kullanıcılar arasında “EBA’da sosyal mesafe kurallarına uyuyor” algısını uyandırdı ki bence çöken sistem üzerinden bakanlık gerekli mesajı bilinçaltına yerleştirme çalışmasını çok güzel yapmış oldu. Sistem neden çöktü konusunda bana göre iki önemli neden ön plana çıkıyor; birincisi internet alt yapımız güçlü değil, ikincisi ise öğrencilerin ders yükü çok fazla. İnternet alt yapısı sağlayıcı kurum bir zamanlar Avrupa’yı fiber optikle donattığını reklamlarında kullanıyordu. Gerçek şu ki Avrupa’ya döşenen fiber optik kabloları Anadolu’da henüz görmeyen çok yer var. Ders yükü konusunda Sayın Bakan da zaman zaman tespitlerini dile getirip öğrencilerin bu yükünün azaltılacağını söylemişti. Ne yazık ki bu süreçte bile aynı yoğun proğram tüm sınıflar için uygulanıyor. 8 ve 12. Sınıflar hafta da 36 ders saati diğer sınıflar 24 ders saati canlı ders görecekler, geri kalan saatlerde ise EBA TV ya da EBA sitesinden ders takibi yapmaları gerekiyor. Basit bir hesapla son sınıflar dışında ki bir öğrenci hafta da 12 saatini, son sınıflar ise 18 saatini bilgisayar başında geçirecekler. Bu durumun öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişimleri açısından sakıncalı olduğu konusunda nerdeyse tüm eğitimciler hem fikirdir. Çünkü çok iyi biliyorum ki eğitimciler öğrencilerin ekran başında vakit geçirmelerinin sakıncalı olduğunu neredeyse her veli toplantısında dile getiriyorlardı. Ama bu süreç farklı, şartlar normal değil diyebilirsiniz. Elbette haklısınız. Ancak uzaktan eğitim sürecinde bu durum göz önüne alınıp haftalık ders planlaması da bu doğrultu da yapılabilirdi diye düşünüyorum. Yoksa bu gidişle birkaç hafta sonra ekran başında ders takibi yapan kimseyi bulamayabiliriz. Belki de çöken sistem bu ders yükünün ağırlığı konusunda yetkililere gereken mesajı iletmiştir. Umarım mesajda alınmıştır. Çünkü salgının seyri bu şekilde devam ederse uzaktan eğitim bir süre daha devam etmek zorunda kalabilir. Ortaya çıkan gerçek şu ki bu salgın en çok eğitim öğretim ve sağlık hizmetlerini etkiledi. Bu ikisi ise bir ülkenin hem bu günü hem de geleceğidir. Salgına karşı alacağımız tedbirlerle bu günümüzü ve yarınımızı sağlama alamazsak ülkemiz ve milletimiz açısından hiç de arzu etmediğimiz sonuçlarla karşılaşmamız muhakkaktır. Sağlıkçılarımız bugün salgına karşı adeta canlarını siper ederek mücadele veriyorlar. Onların haklarını ödeyemeyeceğimiz gibi, vurdumduymazlığımızla verdikleri emekleri de boşa çıkarırız. Diğer yandan yarınımız olan çocuklarımız alamadıkları eğitim yüzünden yarın rekabet etmeleri gereken yerlerde rakiplerinden geri kalarak toplum olarak da geri kalmamıza neden olacaklar. Her iki durumun da vebali ve sorumluluğu bugün gerekenleri yapmayıp “bana bir şey olmaz” diyenlerin üzerinde olacaktır. Eğitimli ve sağlıklı bir toplum dileklerimle…