16 Nisan referandumunda koalisyon dönemi bitti diyerek başladığımız Süreç şimdi yeni pazarlıklarla yoluna devam ederken, mühürsüz oylarda yasal zemine kavuşturuldu.
Aslında ilk bakışta çok masumane olan bu durum aslında hiçte o kadar masum durmuyor.
Öncelikle seçim güvenliğini sağlayan ve seçime dışardan müdaheleyi engelleyen sandık görevlilerinin mühürlediği oylar yerini filigranlı oylara bırakıyor.
Bu durum oylara dışardan müdaheleyi kolaylaştıracak, sandık güvenliğini sekteye uğratacak önemli bir ayrıntı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şöyle ki; geçtiğimiz dönemlerde özellikle muhtarların seçimelere girerken, seçmen üzerindeki en önemli baskısı işaretlenmiş ama kimsenin farkına varmadığı oy pusulaları ile sağlamasıdır. Bunu yaparken de bazen azaları farklı isimleri yazmaları, bazende eksik yazmak sureti ile işaretli oy pusulalarını kendi seçmenine vererek yapmasıdır.
Maalesef önümüzdeki seçimlerde böylesine zor bir süreç gelmektedir. Bu gün seçmen üzerinde tehdit ve baskıyı kaldırmak için aynı bölge hatta apartmanlardaki seçmenleri farklı sandıklara yönlendirerek seçimde güvenliği ve demokrasiyi arttıracağını söyleyen iktida, mühürsüz oy pusulası ile tehdit ve baskıyı daha da arttırabilir.
Bunu yaparken da şayet daha önceden fazla basılan oylar ya da sandıklara dağıtılacak oy pusulalarında gerekli önlem alınamaz, takip edilemez pusulayı basan matbaalarda partiler tarafından üst düzey güvenlik ve kontrol sağlanamazsa çok vahim sonuçlar ortaya çıkabilir.
Nasıl mı?
Filigranlı ve tamamı ile gerçek olan ya da farklı bir şekilde ele geçirilmiş, sahtesi basılmış oy pusulası sandıklara girdiğinde oy pusulalarını ayırt edecek bir yapı nasıl sağlanacaktır?
Böyle bir oy pusulasının ele geçirilmesi halinde siyasi tercihi yapılmış ve seçmenin kendisine oy verdiğini tescillemek adına boş oy pusulasını seçmenin getirmesini istediğinde bu baskı nasıl engellenecektir?
Bunun en yakın ve canlı örneği Jet fadıl seçimlerinde yaşanmış oy pusulasını getirene Jet Fadılın parası Fadıl Akgündüz’e milletvekilliği yolunu açmıştır. Bu durumu engellemek bir daha böyle sorunlar yaşamamak için YSK bağımsız adayları da oy pusulasına ekleyerek bunu engellemiştir.
Ama gelecek seçimlerde oy pusulalarında ortaya çıkacak böyle bir durumda ya da karmaşa da sonuç nasıl alınacak?
Kaos ve iddialar nasıl engellenecektir?
- Aynı binada oturan seçmenler aynı seçim bölgesinde olmak üzere farklı sandıklara kaydedilebilecek cümlesi ile amaçlanan nedir? Baskıyı ve tehdidi azaltmaksa oy pusulası verilmiş ve boş oy pusulasının istendiği bir durumda baskı nasıl engellenecek? seçmen hür iradesini sandığa nasıl yansıtacaktır.
Bütün bunlar bir hayal ürünü olabilir! Yanılmış olabiliriz. Ama bu gün para uğruna sahtesini basanlar, iktidar uğruna sahte oy pusulaları üretmeyeceğinin bir garantisi de yoktur.
Madde:9’un Dördüncü fıkranın son cümlesinde yapılan değişiklikle, üzerinde sandık kurulu mührü bulunmamasına rağmen filigran, amblem ve ilçe seçim kurulu mührü bulunan zarfların geçerli sayılacağı hükme bağlanmaktadır. Buna göre, üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu filigranı ve amblemi ile ilçe seçim kurulunun mührü bulunması sebebiyle yetkili seçim kurulları tarafından gönderildiği hususunda şüphe bulunmayan zarfların sadece sandık kurulunun ihmaliyle mühürlenmemesi bu zarfları geçersiz kılmayacaktır.
Hükmü ile seçim güvenliği, sandık güvenliği kısmende olsa sandık görevlilerinin bile kontrol edemeyeceği, işaretli oyların sandığa boş oyların da cebe girip kendisini tehdit eden siyasi yapılara gitmeyeceğinin bir garantisi olmayacaktır.
Mühürlü oy! sandığın ve seçim kurulunun güvencesidir.
O sandıkta oy kullanıldığının garantisi ve kanıtıdır. O sandığa bir başka yerden oy gelmediğinin teminatıdır. Yoksa muhtar seçer gibi Jet Fadıl’ın sistemi gibi bir sistemle seçime gireriz ki, bu gün bunu düzenleyenler yarın bir kaosun tetikleyicisi olabilirler!?..
Bu durum Anayasa Mahkemesinin önüne geldiğinde seçimin güvenliğini, vatandaşın huzurunu, demokrasinin geleceğini göz önüne alarak iptal edeceğini umuyorum.
16 Nisan referandumunda mühürsüz oyları Anayasa mahkemesi geçerli saydığından değil YSK kararlarının kesin olması nedeni ile talebi reddetmiştir. Ama bu gün kanun değişikliğini seçim güvenliğini tehlikeye atacağı gerekçesi ile reddetmesi kuvvetle muhtemeldir.
Bunu görmek için hukukçu olmaya ya da bir anayasa profesörü olmaya gerek yoktur.
Geçmişte yaşadıklarımız ve her dönem muhtarlık seçimlerinde yaşanan işaretli oy tartışmaları ve itirazlar gelecekte yaşanacak tartışmaların habercisidir
Filigran üretilemez değildir. Filigran güvenlik olsa idi sahte para piyasada olmazdı. Vatandaş ve esnaf sahte parayı ayırt edecek düzeyde olsa idi, para tanıyan makinalar, mor ışıklara ihtiyaç duyulmazdı..
O nedenle ya her sandığa filigranı okuyacak makina, barkodlu oy pusulaları konulmalı, mor ışıkla halkın oyu güvence altına alınmalı ya da bu durum Anayasa Mahkemesinden dönmelidir. Aksi takdirde seçimde sandıkları ne dolduracak, kaçı sahte kaçı doğru bilinmez! Bir oy için; sandık başkanı şaibeli, vatandaş tedirgin, söyleyen kaosçu, konuşan terörist sokaklar alev yangınına dönebilir!!!
Ee ne de olsa sahte para birilerini zengin eder, sahte oy iktidarları mutlu, gücü daim edebilir!...
Değer mi değmez mi!? Varın onu da siz düşünün!.