Kimimiz ‘HIDIRELLEZ’, kimimiz ‘BOLLUK AŞI’ kimimiz ise’YAĞMUR DUASI’ diyerek karşılarız baharı..
Orta Asya’dan kalkıp gelen kültürel bir mirastır bu coğrafyaya..
NEVRUZ yeni bir gündür, toprak uyanır..
HIDIRELLEZ;
“Türk ve Türk kültürlerinde önemli bir bahar ve şenlik günü olarak kabul edilir. Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar’da kutlanan mevsimlik bayramlardan olan Hıdırellez’de dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hakimi olduğuna inanılan İlyas peygamberlerin yeryüzündeki buluştukları, doğa olaylarının dengelendiği bir zaman olarak kabul edilir. Kutlamalar genellikle baharın gelişini simgeler ve toplum arasında çeşitli ritüellerle kutlanır” Der kaynaklar...
O nedenle adının ne olduğunun pek fazla bir önemi yoktur..
Anadolu coğrafyasında hemen her köyde bir emaresi bir işareti bir başka anlatılışı olsa da adı HIDIRELLEZ’dir..
Her yıl 5 ve 6 Mayıs tarihlerinde kutlanır.. Bazı noktalarda coşkulu bir şenlik olarak ortaya çıkar. Festival havasında panayır coşkusundadır...
Ama özünde Orta Asya vardır...
İşte Türk milletinin paylaşma duygusunu aşılayan, birlikte hareket etme becerisi sunan evde olanın sofraya gheldiği dayanışma günüdürü HIDIRELLEZ...
Yıllardır sürer...
Her köy aynı güne aynı tarihlere denk gelmesindeki sebepte o dur..
Türkler islamla tanıştıktan sonra adı yağpmur duası olmuş ama ‘BOLLUK BAYRAMI’ özünden HIDIRELLEZ özelliğinden hiç bir şey kaybetmemiş HIDIRELLEZ şenlikleri Anadolu’nun en ücra köşelerinde en sert yamaçlarında kutlanmaya devam etmiştir.
Bu gün Anadolu coğrafyası yaşanan bunca ekonomik sıkıntılarda ve dar boğaza giren vatandaşımızın tutunduğu da bu dayanışma ruhudur.
Ekonomik krizlerde vatandaşımızın gösterdiği olağan üstü dayanışma örnekleri ailelerin gösterdiği duyarlılık çekirdek aileye büyük baba, büyük anne kısacası büyük ailenin verdiği destek, köylerde kalıp eline geçen 3-5 kuruşlu gurbetteki çocuğuna gönderen yapımız sayesinde krizler bizi olduğundan daha az etkilemiş toplumsal krizlerin önüne geçmiştir.
Toplum olarak metropollerde yaşam arttıkça kırsaldaki yaşam şekli şehirlere ayak uydurmaya başladıkça toplumsal düzenimize de değişmeye yüz tutmaya başlamıştır.
Bu gün köylerimizin ambarlarında kara gün dostu olarak saklanan buğdayımız mısırımız yoktur...
Artık onlarda şehirleşmiş, buğday silolarında fabrikalarda ya da cebimizdeki para kadar kalmıştır.
Ülkemizde bir nesil değişirken geleneklerimizde artık şekil değiştirmeye başlamak üzeredir. Dünden kalan yardımlaşma duygularımız gösterişe, kalabalıklara gurbetten sılaya değişen yüzü ile köylere sirayet etmektedir.
....................
Hıdırellez ya da Hıdrellez (Azerice: Xıdır Ilyas ya da Xıdır N?bi), Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir.
Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır. Hıdırellez günü, Gregoryen takvimi (Miladi takvimi)ne göre 6 Mayıs, eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Jülyen takvimine göre 23 Nisan günü olmaktadır.
6 Mayıs’tan başlayıp 4 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 5 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 5 Mayıs günü gecesi kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelmektedir. Hıdırellez’in UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan kültür Mirası kapsamında 2017 yılında listeye alınmıştır.
Kısacası BOLLUKTA BULUŞUP DARLIKTA Hissettiğimiz günlerdir...
Doğanın insanoğluna sunduğu bolluk,insanımızın eşinde dostuna komşusuna yardımda bulunduüğu adına ‘BOLLUK’ HIDIRELLEZ diyerek kaynaştığı gündür.
Anadolu’da değildir sadece çeşitli adlar altında Türkler gittiği her coğrafyaya bu kültürü taşımış şenliklerle doludur.
HIDIRELLEZ’i bir de sanal dünyadaki kaynaktan dinleyelim;
“ Hıdırellez ya da Hıdrellez, Orta Asya, Orta Doğu, Anadolu ve Balkanlar’da kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır Günü) olarak adlandırılan Hıdırellez Günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır.
Hızır’ın abıhayatı (bengi su) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda insanlar arasında dolanarak bolluk ve sağlık dağıtan ve darda kalıp başı sıkışanlara yardım eden bir ermiş (veli) veya peygamber olduğuna inanılır.[6] Hüviyeti tam olarak bilinmese de halk arasında ve İslam mitolojisinde bir Hızır geleneği vardır. Hızır’ın bir isim değil, bir lakap olduğu genel olarak kabul gören bir düşüncedir. Ancak çeşitli kaynaklarda adı ve soyu hakkında muhtelif fikirler öne sürülmüştür. Bazıları Hızır ile İlyas peygamberin aynı kişi olduklarını öne sürmüştür.
Halkın, Hızır hakkında kanaat ve inanışı onun ölümsüz olduğu ve baharda tabiatın uyanmasını sağladığı yönündedir. Anadolu’dan başka Kafkasya, Trakya, Kırım, Azerbaycan ve Suriye’nin birçok yerinde makamları vardır; bu da onun İslam âleminin hemen hemen her yerinde varlığına inanılan ancak belirli bir hüviyete bürünmemiş bir sembolden ibaret olduğuna delalet eder. Hızır tabii bir durumu, baharla vücut bulan yaşamın tazelenmesini simgeler.
Halk arasında Hızır’ın sahip olduğuna inanılan vasıflar insanlara şifa, sağlık, uğur getirdiği tabiattaki diriliş, uyanış ve canlılığın insana yansıması şeklinde ortaya çıkar. İslamiyet öncesi “Gök Sakallı, Ak Sakallı Kocalar” gibi medet umulan, yardım istenen, akıl danışılan, kılavuzluk etmesi beklenen, barış, mutluluk, sağlık, refah getirdiğine inanılan bir kurtarıcı güç olarak düşünülür.
Halk huzura kavuşmak ve türlü dileklerde bulunmak için kışın sona erdiği tabiatın uyandığı Hıdırellez gününde çeşitli çarelere başvurur. Anadolu’da halk, gün doğumu öncesi tercihen beyaz elbiseler giyerek yeşil ve bol sulu kırlara gider ve eğlenir. Kutlamalar yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Bu gibi yerlere bu nedenle Hıdırlık denildiği de olur. Hızır’ın gezdiği kabul edilen yeşil yerlerde dolaşıp çiçek toplanır, oyunlar oynanır, baharın ilk kuzusu kesilerek yenilir. Toplanan çiçekler kaynatılıp içilirse hastalıklara iyi geleceği, bu su ile kırk gün yıkanan kişinin gençleşip güzelleşeceğine inanılır. “Hızır Hakkı” için kuzu kesmek, Hızır geleneğinin yayıldığı her yerde görülen bir âdettir.
Hızır’ın eli değen şeylerin dolup taştığı rivayeti nedeniyle Hızır günü arifesinde yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağzı açık bırakılır. Ev, bağ, bahçe isteyenler herhangi bir yere istediklerinin küçük bir modelini yaparak; altın ve benzeri ziynet eşyası isteyenler ağaç yapraklarını kollarına veya boyunlarına takarak isteklerine kavuşacaklarına inanır
(Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Hıdırellez)