Yıllar boyunca aşk hikayelerini hep duyduğumuz okuduğumuz, bu günümüze kadar gelen hikayeler vardır.. Mesela;
Ferhat ile Şirin; Sasani Hanedanı’ndan II. Hüsrev ile Azerbaycan’da Berde kentinin hükümdarı Şirin arasındaki aşkı anlatan Hüsrev ile Şirin öyküsüne dayan bir hikayedir.
Leyla ile Mecnun; Leyla’nın öldüğünü öğerenen Mecnun, onun mezarına gidip uzanır ve canından can gitmiş gibi hıçkıra hıçkıra ağlar. Yaradana feryat figan dualar ederek canını almasını, kendisini Leylâ’sına kavuşturmasını ister. Duası kabul olur, göklerin gürlemesiyle birlikte Leylâ’sına kavuşur âşıklar âşığı Mecnun.
Peki siz hiç Yavuz Sultan Selim’e aşık olan cariyenin hikayesini duydunuz mu?Yavuz Sultan Selim’e aşık olan cariyenin hikayesi iki farklı şekilde anlatılmaktadır. Birinci hikayede cariyenin bir Türkmen kızı olduğundan bahsedilirken diğer hikayede cariyenin Mısırlı olduğu söylenir. Ancak hikayenin anlatılış biçimi ikisinde de aynıdır.
Cihan padişahı ile cariyenin hikayesi şu şekilde gerçekleşir!
Yavuz Sultan Selim Han Mısırı fethettikten sonra bir süre daha orada kalır. Bu süre zarfında da bir cariye cihan padişahının çadırını temizler ve gündelik işlerini yaparmış.
Birgün bu cariye bir şekilde cihan padişahı Yavuz Sultan Selim’i görür ve ona aşık olur. Cariyenin aşkı gün geçtikçe artar ve bu durumu padişaha bildirmeye karar verir. Cariye hem padişahtan korkar hemde nasıl bu durumu açıklayacağını bilemez bir halde küçük bir not yazıp yatağına bırakmaya karar verir.
Not kağıdında şu ifade yazmaktadır; “Derdi olan neylesin?”.
Cihan padişahı akşam yatağında not kağıdını görür ve okur. Kağıdın arka tarafına da şu ifadeleri yazar; “Derdi neyse söylesin!”.
Sabah heyecanla bıraktığı not kağıdını arayan cariye bıraktığı yerde kağıdı bulur. Heyecanla not kağıdına bakan cariye padişahın yazdığı ifadeyi okur. Kendi yazdığı cümlenin altına tekrar “Korkuyorsa neylesin?” yazar ve not kağıdını aynı yere bırakır.
Aynı günün akşamında Yavuz Sultan Selim kağıdı alır ve cariyenin notunu okur. Padişah’da kendi yazdığı ifadenin altına cevaben “Hiç korkmasın söylesin!” yazar ve yatağın üzerine bırakır.
Ertesi gün cariye not kağıdını okur ve bütün cesaretini toplayarak padişahla konuşmaya karar verir. Gündelik işlerini bitirdikten sonra padişah gelene kadar çadırda bekler.
Padişah yanındakilerle birlikte çadırına döndüğünde cariyenin kendisini beklediğini görür. Cariye de hemen ayağa kalkarak temenna durur. Cihan padişahı cariyeye yönelerek “Buyrun, sizi dinliyorum.” der. Cariyeyi bir heyecan basar ve titreyen ellerini saklamaya çalışır.
Tekrar cesaretini toplayan cariye “Efendim...” der bir süre duraklar, “Cariyeniz...” dedikten sonra cümlesine devam edemez ve olduğu yere yığılır.
Aşkını dile getiremeden ruhunu teslim eden cariyenin bu durumu Cihan padişahını oldukça derinden etkiler ve göz yaşlarını tutamaz. Yavuz Sultan Selim Han göz yaşlarını sildikten sonra etrafındakilere “Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür.” der.