KADERİMİZ İSMİMİZDEN DEĞİL!

Değerli okurlarım; sevgili Durağanlı esnaf kardeşlerim..
‘Durağan’ kelimesi ekonominin çok sık kullandığı bir terimdir..
Durağan kelime olarak 2 anlama sahiptir…
1. Yerini değiştirmeyen, olduğu yerde duran, devinimsiz(devinme durumunda olmayan, durağan, kımıldamayan, durgun, kımıltısız)
Mecazi anlamda ise;
2. Etkinliği olmayan, olduğu gibi kalan.
“İnsanı durağan kılan nedenler vardır” deyimiyle kullanılan bir kelimedir…
Türkiye genelinde son dönemlerde ismi ile bu kadar uyuşan bir başka ilçe yoktur belki de…
Durağan’ı ilçe olarak hareketli kılan tek hadise akşam saat 18.00’de dönemsel olarak dolu dolu giden hem insan hem de çuval yükü taşıyan otobüsleridir.
İşte böylesine kısır döngü ile dönen Durağan, sabah saatlerinde in cin top oynarken gündüz vakti esnafta sinek avlamakta, siftahsız dükkan kapatmakta, gece ise bir kaç kahve ile aynı güzergahta aynı insanların cirit attığı boş ve ölü bir ilçeye döner….
Oysa Sinop’un en çok konuşulan hakkında en çok yorumlar yapılan, acınılan ilçesidir Durağan…
Üstüne binen durgunluk tüm kesimlere sirayet etmiş, aynı sözler, aynı cümleler her seçim döneminde vaad edilen ve buna inanan kitleler…
Ne istediğini bilmeyen ne isteyeceğini ise konumumu kaybederim, küçük düşerim, aram bozululur , istediğimi yaptıramamam diyerek söylemekten korkan, yönlendiren söz sahibi topluluklar..Herkesin çözüm için bir şeyler sunduğu ama reçetesi aynı olan binada, kaldırımda, gösterişte durağanlığı değiştireceğini düşünen, çalışan kendini değiştirmekten geliştirmekten uzak topluluklar…
Küsmüş gençlik, umutsuz esnaf ama hem siyaseten hem de yaptıkları ile ilçenin ekonomisini alıp giden ve ilçe esnafını kötüleyen para sahibi, söz sahibi, yönlendirici istediği zaman bir kesime dağlı diğerine yerli ismi takan bu durumu benimsemiş bundan nemalanan vatandaşlar…
İlçe merkezinde esnaflar arasında yaptığım sohbetlerde ne olsun diye sorduğumda her esnaf kendi konumu doğrultusunda bir şeyler söyledi. Örneğin Vezirköprü - Durağan yolunu sorduğumde aşırı bir ekseriyet yapılması gerektiğini geciktiğini belirten cümleler sarf etti. Oysa en azından bende kendi konumumdan baktığımda yapılmasının Durağan ekonomisine daha büyük bir darbe vuracağını düşünenlerdenim. Çünkü dereler çaylar nasıl ırmağa akarsa küçük büyüğe doğru akar. Hafta sonları Boyabat diyenlere yeni bir güzergah çizip Durağan esnafını daha da bitirecek hafta sonları Havza- Vezirköprü gezileri ile Durağan daha da yalnızlaşacaktır. Bizim ihtiyacımız olan şey büyüklere bağlanmak değil(!) çayların derelerin misali etrafımızdaki bizden küçük Dikmen - Saraydüzü gibi ilçelerin yol yapısı ile yakınlıkları ile bize daha kolay ulaşmaları sağlanmalıdır. Bu gün Dikmen serbest bölgesinin yolunun yapılması ile geliş gidişler daha da hızlanmıştır. Vezirköprü yolunun yapısı nedeni ile Kuruçay yolunun düzgün olması, yakın olması Kızılcapelit’in bize gelebilmesi ilçemizde ufakta olsa bir hareketlilik sağlamaktadır. Bu gün Durağan olmayacağını bilse de olması için uğraşacağı, Durağan’ı geçmişte nasıl ipek yolunun merkez noktası yapan yapısı var ise Dikmen’e bizi bağlayacak tünelli geçiş, Kargı’yı da aşacak tünelli yol Durağan’ı Havza’nın konumuna itecektir. Olmasa da hayal bile olsa buna zorlamak tüm siyasetçileri bunun için çaba sarf etmesi gerektiğidir.
Kaderimiz ismimizden değil ismimizin gereğini yapmamızdandır. Biz ekonomik bir terim olan ‘durağan’ kelimesini ne zaman ‘kendimiz için durağan kılan nedenlerden uzaklaştırırsak, düşünerek hareket edersek, ne istediğimizi güne göre değil geleceğe göre istersek, toplumsal isteklerimizi şahsi isteklerimizin önüne geçirebilirsek, o gitsin bu gelsin sözlerine değil aklımıza fikrimize oy verirsek ekonomimizde durağan olmaktan çıkacak arzularımıza ve beklentilerimzie göre ilçe değişecek ve büyüme trendine girecektir.
Esnaf olarak ilçesine değil komşu ilçelere taşınanlara, alışveriş merkezlerine koşanlara ordan alışveriş eden özellikle esnaf, müteahhid olarak bunu yapanlara sırtımızı döndüğümüzde asıl milliyetçi olduğumuz gün olacaktır. Varsın onların cenazesini komşu ilçe kaldırsın, düğününe komşu ilçe gelsin alışverişini onlar yapsın.. Biz pahalıyız efendi(!) işçi bulamıyor, usta çalıştıramıyor bulsakta hak ettiğini veremiyoruz. Siz göç ettirdiniz, biz sirkülasyondan kaybetttik, alırken kaybettiğimizi komşu ilçe alırken kazanıyor bir de Durağanlı olduğunu bildiğinde fiyat kırarak zaten beni üçkağıtçı seni laf cambazı yapıyor.
Sen git ordakine sat diyeceğim ama burda saf çok senin kapını çalıp malını alan sana da milliyetçi diyen bize de üçkağıtçı diyen bir yapı var..
Ama unutma Durağan’da bir esnaf için konuşulanlar senin içinde konuşuluyor ve konuşulacak. Durağandaki esnafı kötüleyen sana da esnaf olarak iyi demiyor çaresiz olduğu için kapını çalıyor.. O da giderse sen paranla göç edersin Durağan esnafı da, geleceği de sana beddua ile biner gider otobüsüne.. Unutma ki esnafı varsa ilçe var, halkı var doktoru öğretmeni var, hizmeti var… Yıkmak içinde senin gibi bir zihniyete ihtiyacı var. Önce esnaf esnafın elinden tutmalı, Durağan’ı birlikte kalkındırmalı.
Yoksa bindiğiniz, bindiğimiz ağacı kesiyoruz da kimin üstüne düşeceği belli değil!!!????.. Saygılarımla..