Durağan hizmet noktasında maalesef göstermelik yapılar insanımıza iş aş ve umut olmayan söylemlerle her geçen gün daha da eriyor..
Geçtiğimiz günlerde CHP Sinop milletvekili Barış Karadeniz’in köy ziyaretleri kapsamında gittiği köylerde gördüğü manzara ve yanında gelenlerin söyledikleri idi.
Buna aslında Durağan’ı ziyaret eden, köylerini gezen hasbel kader Durağan’a bir şekilde yolu düşen herkesin söylediği bir gerçek..
30 yıl önce de Durağan’a gelen isim bu gün aynı Durağan’ı görüyor ‘ bir ilçe hiç değişmez mi?’ diyerek sitemle geri dönüyor.
Oysa siyasiler; her 5 yılda bir ne vaatlerle geliyor, neler söylüyor. Halk bir umutla mı yoksa ‘şu yıkılsında kim gelirse gelsin ‘ mantığı ile mi sandığa gidiyor? Değişmeyen kaderine yine aynı yolun yolcusu aynı otobüsle gitmek üzere sadece şoför değiştirerek mi; yoluna devam etmeye çalışıyor.
Oysa teknoloji değişiyor, çağ değişiyor, değişim bazen sadece şoför değiştirmekle de olmuyor!!!..
İngilizlerin, vatandaşımızın da diline düşen meşhur bir atasözü vardır; “ucuz mal alacak kadar zengin değilim”…
Ama insanımız her şeyde ucuzu aradığı gibi siyasetinde ucuzunu, maliyetsiz söz verenini toplumsal hizmet yerine küçük hesapların, benim olsun gerisine ne olursa olsun felsefesi ile ucuz siyasete yıllardır kurban gitti, bu gün de gitmeye devam ediyor.
Yıllarca 2 kmlik Gölalan ??" Tavşanlı Mahallesinden Hacımahmutlu köyüne bağlayacak olan bir yolun bağlanamaması nedeni ile yaklaşık 25 km yolu git tekrar geri gel.. Giden milli servet kazananlar ise yabancılar… Sadece bu köyleri birbirine bağlayanyol değil... Birde Sarıkadı yaylasından giden ve Alaçam yoluna çokan yol var ki evlere şenlik…
Yol var ama yağmur yağdı mı, kar düştü mü git gidebilirsen misali.. ,
Gerçi bizim siyasetçiler, geçmişteki bürokratlarımız çok öngörülü olmaları nedeni ile kuraklığı tahmin etmiş, kar yağışının olmayacağını önceden bilmiş bu nedenle asfalta ve stabilizeye gerek olmadığını düşünerek tasarruf etmiş olabilirler!!!???..
Eee siyasetçi uzağı görmelidir(!?)… Çok uzağı görmüşler vesselam(!?)...
Ama olan insanımıza olmuş.. Hacımahmutlu, Ortaköy, Köseli, Sarıkadı ve Çandağı Alaçam’a yağışlı karlı bir havada hasta götürmek isteseler ya da tekir, Gölyeri pazarına gitmek isteseler bu yolla 6 km sonra Alaçam yoluna çıkmaları mümkünken 50 km dolaşıp aynı yere gelmek zorundalar… 50 km. de dönüş için düşünüldüğünde 100 km’de giden milli servet, yollarda giden hayat kimin umurunda.. İşte o nedenle toplumsal hizmet yerine bireysel hizmetleri yıllarca uygulamaktan bıkmayan, şahıs olarak oy deposu olanları memnun eden siyasi yapımız köylerde insan, merkezde esnaf gelecek için ise genç bırakmamıştır….
CHP milletvekili Barış Karadeniz’le birlikte gelenlerle sohbet ettiğimizde; dağın öbür yüzü olarak adlandırılan sahil bandındaki vatandaşların; “vekil Boyabatlı, Durağanlı tüm hizmetler oraya yapılıyor. Biz hizmet alamıyoruz” diye sitemleri var. Dağın bu yüzünde de “sahil bandı il olması nedeni ile her türlü hizmeti üst düzeyde alıyor algısı oluşmuş..” Oysa ilçeler ya da coğrafi farklılıklar böyle düşündürse de Durağan verdiği %85’lik oyun hiç karşılığını almamış. Durağan oy verirken alacağı hizmeti hesaplıyor, oy çıkmazsa hizmet gelmez diyerek oy veriyor. İktidara oy vermezsek hizmet alamayız mantığı Durağan’ın bu gün geri kalmasındaki en büyük etkendir. CHP Sinop milletvekili Barış Karadeniz’in Sinop basınına da düşen ve gündem yaratan açıklamasında bahsettiği “Durağan Türkiye’nin Hizmet Noktasında En Geri Kalmış İlçesidir…” sözü de burada haklılık kazanmaktadır.
Neden mi?
1990’lı yıllarında başında ve öncesinde Sinop’un 2. büyük ilçesi, olan ve barajdan kalkan köylerden gelen para ile bölgede önemli bir ekonomik güce dönüşen Durağan, avukatların ayrılmadığı, ticaret erbabının mekan tuttuğu, esnafın yüzünün güldüğü, gencin sokakta boy gösterdiği nüfusu ile güçlü ticareti ile cazibe merkezi idi.. Özellikle Boyabatlı ve Vezirköprülü tüccarların belirli noktalarda dükkan tutmak için fırsat kolladığı o zor Şarlarda köylülerin akın ettiği Durağan çöktükçe çöktü, bittikçe bitti. Bu gün Durağan Sinop’un sondan 3., nufüsta 5. Büyüklükte, yüzölçümünde 1. Büyüklükte… Oysa şehirler varlıklarını insan sirkülasyonu mevcut esnafının üstüne yeni esnaflar katarak sosyal alanlar kazandırarak sağlar. Bu gün bu ilçe de memur durmuyor, köylü gelmiyor esnaf göçüyor, sadece siyaset ve siyaset yapanlar kazanıyorsa yanlışlık seçilende değil seçim yapanlardadır.
Hizmeti sadece bina yapmak, kaldırım döşemek, fona gelen parayı yükseltmek olarak algılanırsa doktorsuz binayı kapalı kalan spor salonunu, genci bulunmayan gençlik merkezini gelecekte kapatmak bu kadar zor olmayacaktır. Esnafı biten, sanayici tamircisi giden sadece bilipte gelen, zorunlu olmadıkça ihtiyacını Durağan dan almayan, Sivil toplum örgütleri konuşmayan, siyasi partileri susan toplumdan değil, o sıkıntıları yaşayanlardan değil kalbur üstü isimlerle siyaset yapıp gelecekten medet uman yapımızla biz daha çok ağlar, çok bekleriz…
İlçemize gelen Doğudan, Batıdan, Kuzeyden, Güneyden, köyden, kentten, sahilden, dağdan fark etmez sorun bakalım yaşadıkları, geldikleri yerle Durağan’ı nasıl görüyorlar? Eğer aldığımız hizmeti, yapılanları övüyorlarsa şükredin(!?) biz yanlış düşünüyoruz, dövüyorlarsa sorgulayın nerede yanlış yapıyoruz…
Velhasıl tek cümle anlatır halimizi! İlçemizde her zaman hakim olan gerçek; kalbur üstü siyaset anlayışı ilçenin kamburu haline geldi…