TUIK bu ülkede enflasyon verileri ile oynasa da güven kaybetse de kaybetmediği tek gerçek işinin istatistik olması…
Özellikle nüfus istatistikleri her yıl şubat ayında açıklandığından bize bir sürpriz yapacak mı? diye düşünürüm..
Bu sürprizi 2019 seçimlerinde ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde göstermiş, açıklanan nüfusla ilk kez yıllar sonra 20 bin sınırına dayanmış, 2014 verilerini bile geçmiştik!..
Ama bu fazla süremedi!’
Yerel seçimleri için köylere taşınan nüfus seçim sonrası gitmeye başlayınca birdenbire 18 binlere inmiştik..
Bu gün ise yine Sinop’un en fazla göç veren ilçesi olarak 17 binin altına inerek 16 binlere düştük. Yani kısacası her yıl yaklaşık 1000 ile 2000 kişi arasında göç veriyoruz.!
Siyasiler mi?
İktidar mı?
Kimi suçlarsınız ya da kime bahane bulursunuz onu bilemem!..
Bildiğim tek gerçek esnaf için çöküş, köylü için bitiş yaşanırken, gelecek için maalesef umut bırakmadılar.!?..
Aslında oy verirken eş, dost, akraba, ‘o gitsin bu gelsin, projenin ne önemi, var? diyerek yıllardır süre gelen alışkanlığımızın eseridir geldiğimiz durum…
Seçerken seçici değiliz!
Önümüze ne konarsa ya da alışkanlıklarımız neyi emrediyorsa o yönde oy kullanma alışkanlığiımız maalesef ilçenin bu kötü gidişinde en büyük etkendir..
Çareyi bina yapmak, hastane dikmekte görenler en büyük yanılgı içerisindedirler!.
İlçenin en büyük eksikliği sirkülasyondur ve bu da nüfustur. İlçe esnafının en büyük gelir kaynağı köylerimizdir!
Köyler boşalmakta onlar için hiç kimse hiç bir proje üretmemektedir.
2019 seçimlerine girerken seçim broşüründe köylere yönelik projemin olması nedeni ile bir kısım iktidar çevresi ve sadece kendi menfaati için konuşanlar beni en çok eleştirenlerdi. Oysa bu ilçe köyü ile kenti ile bir ve bütündür..
Sınırlarımız içerisinde yer alan Altınkaya barajı üzerinde hiç bir hakimiyetimiz olmadığı gibi yine ilçemizin sınırları içerisinde yer alan ve tanıtımı Samsun büyükşehirden yapılan ulaşımı bize daha kolay olan ‘ŞAHİNKAYA KANYONU’ maalesef hiç bir projede yer almamaktadır.
2019 seçimlerinde en büyük projelermizden biri olan ŞAHİNKAYA kanyonuna giden tüm yol güzergahlarının düzelmesine, o yörede turizm kaynaklı ekonomik kalkınmanın sağlanmasına katkı sunabilirdi. O yörede hala adı değiştirilmemekte ısrar edilen ama büyük bir kayıp olarak önümüze çıkan Yeşilyurt(DUTLUCA) köyündeki DUTLUCA camii inanç turizmine, Yağbasan türbesi tarih turizmine, Kaplangı tepeleri barındırdığı anadolu kartalları ile şahinkaya KANYONU görsel güzelliği ile AŞAĞI ALINCA, KAPLANGI, SARPIN YEŞİLYURT(DUTLUCA), YAĞBASAN, ÇALTUCAK VE BOYABÜKÜ köylerinin ekonomide yeni bir ufuk açmasına zemin hazırlayabillirdi.
Yine bu bölgede var olan ve o projemizde yer alan 650 hektara yakın alandaki yabani zeytinlerin aşılanması köylünün sahip çıkması ile bambaşka bir sürece evrilebilirdi.
Zeytinle ilgili çalışmalar yapılmakta olduğunu duyuyoruz. Zaman zamanda yayınlıyoruz. Ama bu çalışmara köylülerin ortak edilmemesi, kazanç hanelerine gelir yazılmaması yerel yönetimin gerekli desteği sunmaması durumunda büyük bir hüsranla daha karşılaşacağımız aşikardır. Süreçte asıl olan yöredeki köylülerin kooperatifleşmesidir. İktidar cenahı kendi yandaşlarına kooperatif kurarak, oralara ödenek çıkartarak sadece kendi yandaşlarını zengin etme telaşına düşmüştür. Asıl olan o yörede bir kooperatifin kurulup zeytin işletmeceliğine kaynak sağlanması, aşılanan ağaçların korunmasının sağlanması işletmeye köylülerin ortak edilmesi olmalıydı. Köylümüze kaynak sağlarsanız göçü önler geri göçü başlatırsınız.. Ama sadece yapmak için yaptığınızda göçü durduramaz insanlarımızın umudunu bitirirsiniz.
Nerden mi? Biliyorum.
O yöredeki o tarihi camiiyi yıkmak için üstüme köyü salan yıkım için 3 kez karar çıkartan siyasette gücünü kullananlara karşı mücadele ettiğimden, yıkımına karşı durduğumdan biliyorum. Dönemin valisi ve kaymakamı bize değer vermeyip sözlerimize yazılarımıza kulak asmasaydı süreçten bizi haberdar etmeseydi, Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Halil ÇAL belgeyi bize ulaştırmasaydı saat farkı ile şu anda o camiinin yerinde yeller esiyordu. Şu anda Durağan’ın belgeli kendini koruyabilmiş ve 1 milyon 800 bineyakın bedelle restarosyonu yapılan DUTLUCA camii ve coğrafyası bir başlangıç olabilir… Ama yanlış politikalar, köylüyü sürece dahil etmeyen uygulamalar onlara maddi kazanç sağlamayan projeler yeni hayal kırıkılıkları yaşatacaktır.
Yine ilçemizde uzun zamandır faaliyet yürüten Endüstri Meslek lisesine bu yıl hiç öğrenci müracaat etmedi… İktidar sahiplerinin ya da yerel yöneticilerin bu durumdan haberi var mı? Gelecek meslek sahiplerinin olacaksa bu okulumuz en gözde okullarımızdan biri olmalı idi. Örneğin çeşitli defalar konuştum yazdım; sanayi sitesi yaparken bu okuldan mezun olan kaynakçıyı, tornacıyı ya da ailerini buldunuz mu?
Onları bu sürece dahil ederek göçün önüne geçmek yatırım yapmalarını sağlayacak bir koordinasyon kurdunuz mu? Yönetenlerce düşünce sadece zenginin gönlü olana kadar fakire yük taşımak düşermiş! Ama unutmayın ki zenginin kasasına giden yolda fakirin çektiği yüktedir..
Arsa sahibi olmak adına yapılan çalışmalar aslında bu ilçede benim eserim olsun diyerek cezaevini açanlar, şimdi kapatmak için koşanlar, DSİ sitesini şehrin dışına itenler, yüz konutları şehre uzak tutanlar, TOKİ yakın olsun diyerek fakirin ev umudunu zamlı tarifeye bağlayanlar bu ilçenin derdini anlamamakta ısrar ediyor. Sorun sirkülasyon, sebebi göç! çözümü ise bina değil bilginiz olsun…
Kar gibi eriyoruz! Oluşan selin altında zenginin gönlü için, akrabanın eşin dostun hatırı için yıllarca yönetenlere oy vermeye devam edersek projeyi görmez, siyaseten liyakatten uzak isimleri atar, giden gitsin kalan yeter dersek, biz hep söz sahibi olalım diye parası için zengini baştacı, fakiri kapı mandalı yapmaya devam edersek, köylünün yolunu yapıp ekonomisini düşünmezsek, ilçe merkezi farklı, köy farklı diye bakarsak inanın çok değil kısa bir süre sonra bizimle yarışacak ilçe kalmayacak!!!!!!*
Çünkü bizi Sinop’un 2. büyük ilçesinden 5. ciliğe getiren düşünce de bu idi yarında son sıralara itecek olan düşünce bu olacaktır. 2 yıl önce yazmıştım.. Tuğla fabrikaları kapanıyor otomasyona geçiyor, bu insanlar için bir şey düşünüyor musunuz? Düşünmediniz. Bırakın düşünmeyi orman arsası diyerek evlerini yıkıldı… Şimdi onlarda göçüyor.. Köy nüfuslarına dikkat edin bu yaz belki de Olukbaşı, Yeniköy, Güngören’de insan kalmayacak.. Akın akın Esenyurt’a taşınmaya başladılar… İlçe ekonomisini çok ciddi biçimde tehdit ediyor bu durum…
İlçe merkezinde tüm çabalara rağmen en çok nüfusu düşen ilçe olduk.. Köyü kaybettik, ilçeyi kaybettik ama itibardan kibirden ve özellikle ben yönetirim kimseye danışmam demekten vazgeçmedik… Olsun! onlar zengin, onlar için Durağan olmasa Sinop, Samsun var, İstanbul, Çorlu var… Ama burdaki esnafın köylünün halkın baba toprağı diye sarıldığı bir Durağan var.. Ona yazık etmeyin yaşayacak kadar umudu olsun yeter…
MUSTAFA EKER