Kınamakla terör bitmez, çözülmez!

    Kuzey Irak’ta 2 günde 12 şehit verdik..
    2023 yılının son günlerinde milletimizin yüreğini yakan şehit haberleri sorgulanmasın! ne oldu? denmesin diyenler bir oldu bittiye getirmek için el birliği ile yeni bir düşman yaratmanın gayretine girdiler...
    Millet birlik ve beraberlik içerisinde olması gereken bir dönemde maalesef yeni suni bir gündemin peşine düştük..
     Yine her dönem olduğu gibi;
    ‘Kanları yerde kalmayacak!
    Bedelini ödeyecekler!
    TSK komuta kademesi sıfır noktasında operasyonu yönetiyor.
    Terör yuvalarına, sığınaklarına lojistik  hatlarına bomba yağıyor...
 Peşpeşe gelen açıklamalar..
 İyi de bu ülkeyi 21 yıldır aynı iktidar yönetiyor..
 Gelen şehit haberlerinin hesabını da  nasıl olduğu hususunun  araştırılmasını da istemekte her siyasi partinin olduğu kadar bu ülkedeki her vatandaşın hakkıdır..
    Ama gel gelelim ki bir alışkanlıktır gidiyor..
     Sanki yabancı bir ülkede terör saldırısı oldu da onu kınıyormuşuz gibi bir algının içine düştük... 
    Terör canımızdan can alıyor..
    Terör bir insanlık sorunudur.
    Terör kınamanın ya da kınanması gereken bir durum olmayıp lanetlenmesi, görüldüğü yerde yok edilmesi, tüm uzuvları ile mücadele edilmesi gereken bir sorundur...
     Terör ve terörist asla  insani duygular taşıma özelliğine sahip  bir canlı değildir.
     O nedenle kınamak ya da kınar gibi yapmak özellikle iktidarların ve devletlerin işi değildir.
     Bu gün mecliste başlayan ve provokasyona açık hale getirilen bir kınama bildirisi üzerinden  bu ülkede büyük önderin kurduğu CHP linç kampanyasına tabii tutulmaktadır. Şehit cenazelerinde şehit ailesi olmayan yaranmak ve hatta iktidara şirin gözükmek isteyen bir kesim tarafından toplumsal birlikteliği zarar verecek eylemler yapılmaktadır.
     Nedense her seçim döneminde  artan şehit haberleri ve arkasından başlayan muhalefeti zan altında bırakacak söylem ve davranışlar daha çok iktidarı töhmet altında bırakan bir sonuca doğru hızla gitmektedir.
     Oysa gelin öncelikle  kim kiminle? kim kimden ne istiyor? 
    Önceki gün mecliste büyük bir skandala imza atıldı.. 
    Ama kimse görmedi!
    Mecliste dinleyenler milliyetçilik dersi verenler kendi ortaklarına söz bile etmediler...
     Peki kim bunlar?
    Cumhur ittifakının ortağı,Hizbullahla adı geçen ve anayasal devleti ortadan kaldırmak gibi temel gayeleri olan bunu da kendi tüzüklerinde farklı cümlelerle ortaya koyan HÜDAPAR..
    Yorumu bırakalım  ve  askerlerimizin şehit olduğu ve uğrunda nice şehitler verdiğimiz bunca yıldır mücadele ettiğimiz kabullenemediğimiz muhalefeti destek vermekle suçlayarak HDP ve devamı olan DEM partisi üzerinden  sürekli eleştirdiğimiz sözcükleri bakın mecliste aleni TBMM Kayıtlarına giren sözcükleri  nasıl kullandı?
     Bütçe görüşmelerinde Cumhur İttifakı üyesi HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu “Eyalet sistemi, özerklik ve federasyon gibi yönetim modelleri serbestçe tartışılmalıdır”
    Dediğinde acaba iktidar uyuyordu da,  cumhur ittifakı’nın milliyetçi kanadı ne dediğini anlamamış olabilir mİ?
    Bu güne kadar bu konuda sesleri bile çıkmadı..
Oysa  Özerklik,  federasyon cümleleri milliyetçi kanadından en hassas olduğu ve gündeme getirilmesine de asla müsaade etmedikleri cümlelerdir.
    Bu cümleleri HDP  gündeme getirse bırakın HDP yi suçlamayı, CHP’nin üzerinden davul dövenler kendi ortakları TBMM gündeme getirdiğinde ses çıkarmıyorsa düşünmek koltuk uğruna kendi ilkelerinden vazgeçenleri tespit ve tahlil etmekte vatandaşa düşüyor.
    Peki CHP 4 partinin bildirisine imza atmadan önce hangi bildiriyi kaleme almıştı?
     İşte o bildiri;
    “Ülkemiz 22-23 Aralık 2023 geceleri gelen kara haberlerle sarsılmıştır. On iki vatan evladının şehit düştüğü alçak saldırılar terörün kirli yüzünü bir kez daha göstermiştir.
    Terörü, hain terör örgütünü ve insanlık dışı yöntemlerini lanetliyoruz. Bu menfur saldırıları planlayan, azmettiren ve gerçekleştiren teröristler hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaktır.
    Askerlerimizin can güvenliği ve yaralılarımızın sağlık durumu en başta gelen endişe İki gece üst üste aynı bölgede 12 şehit verilmesi yanında, halen bölgede bulunan Mehmetçiklerimizin güvenliğinin tam olarak sağlandığına ilişkin sağlıklı bilgilerin kamuoyuyla paylaşılmaması, Milletimizin acısını ve üzüntüsünü daha da artırmaktadır.
    Bu nedenle, bu geceden tezi yok, TBMM’nin hiç zaman kaybetmeden derhal bir kapalı oturum yapması ve Milli Savunma Bakanı’nın Gazi Meclis’e gelerek Milletvekillerini bilgilendirmesi zorunludur.
    Hain saldırıların neden engellenemediğinin ve sorumluların ihmalleri olup olmadığının açıklığa kavuşturulmadan atılacak adımları şehitlerimizin hatırasına bir saygısızlık olarak değerlendiriyoruz.
    Bunun yanında, milletimizi tarifsiz bir üzüntüye ve eleme gark eden böylesine acı ve elim olayın ardından Ulusal Yas ilan edilmesi bütün toplumun ortak talebidir. İktidarı, daha fazla gecikmeksizin bu yönde tutum almaya davet ediyoruz.
    Terörün hedeflerine ulaşmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”    
    
    Bunların sorgulanması yerine sadece kınamak yetiyorsa hep birlikte kınamaya, şehitlerimizi toprağa vermeye devam ederiz. Gelişmiş dünya ülkelerinde bu kadar şehit veren bir ülkenin bakanı  istifa eder, iktidarları yer ile yeksan olurken bizde moda kınamaksa , kınamakla iş çözülüyorsa ve muhalefette hiç bir açıklama almadan buna destek oluyorsa bunca derde tasaya ne gerek var?.... 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.