Haberler Haber Girişi : 03 Ağustos 2017 18:33

“KUZEY IRAK’A GİRMEZSEK, KUZEY IRAK BİZE GİRECEK!”

“KUZEY IRAK’A GİRMEZSEK,  KUZEY IRAK BİZE GİRECEK!”
25 Eylül’de 1990’ların başında başlayan ve bağımsız Kürdistan için temelleri atılan Irak bütünlüğü artık resmen tehlikeye giriyor. Kuzey Irak’ın sözde lideri Molla Barzani’nin oğlu Mesud Barzani babasının yıllardır hayalini kurduğu Büyük İsrail projesinin ürünü bağımsız kürdistan için referanduma gidiyor. Türkiye de Kürdistan bayrakları ve devlet töreni ile karşılanan Kuzey Irak yönetimi 25 Eylül’de referanduma giderek bağımsız kürdistan için oylama yapacak. Bölgede bu duruma en sert tepkiyi vermesi gereken Türkiye, sessizliğini korurken sadece uyarılarla duruma müdahele etmeye çalışıyor. Amma İran bu durumu pek kabullenecek gibi durmuyor. Bunuda en net biçimde yine Kürdistan Demokrat Parti (KDP) Politbüro Üyesi Hoşyar Zebari, “İran dışında hiçbir ülke referanduma karşı olduğunu söylemedi. Sadece referandum kararında izlenen mekanizmaya yönelik eleştiriler var’’ diyerek sanki Türkiye tepkisiz izlenimi verdi. Kerkük ve Musul’unda dahil olduğu ve Türkmen bölgelerini derinden etkileyecek, bölgede yeni bir devletin kapılarını açacak olan bu süreç aslında yıllardır geliyorum diyordu. Bu gün Suriyenin kuzeyinde başlayan ve ABD’nin PYD desteği ile artan süreçte Kuzey Irak’ta devletleşmenin önünün açan, Türkiye’yi kıskaca alma hareketinden başka bir şey değildir. Türkiye bu zor süreci nasıl atlatacak, iç dengeleri nasıl koruyacak bunu zaman gösterecek!!! 2019 seçimleri öncesi Türkiye yaşadığı bir referandumda %50’lerle anayasa değişikliği yapmış olması bölünen düşünceleri, ayrı olan iki kutuplu bir ülke konumuna itmiştir. Bu durum sonrasında gelişen olaylar, adli vakalar, FETÖ soruşturmaları toplumda derin kırılmalara, belirsizliklere, güvensizliklere yol açtığı gerçeği de unutulmamalıdır!!! İşte böylesine; hem içeri de hem de dışarıda yaşanan olağan üstü durum ve şartlar Türkiye’yi Musul ve kerkük konusunda bir tercihe zorlayacaktır. Milli Mücadele dönemi sonrasında bile büyük önderin asla kabul etmediği ve almak için fırsat kolladığı Kerkük ve Musul’un bağımsız Kürdistan’da vilayet olması Türkiye’yi ciddi biçimde etkileyecek olayların başlangıcı, siyasi sonuçlarının beklenmedik etkileri görülebilir. Ama önce tarihe bir bakalım; Gelelim belgelere ve bilgiler ışığında değerlendirmemize... Atatürk; kerkük ve Musul konusunda o kadar ısrarlıdır ki, bunun için savaşı bile göze almıştır. Yusuf ve Ali Koç tarafından hazırlanan ‘Tarihi Gerçekler Işığında Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk’ adlı kitapta, yer alan bilgilere göre, Lozan Antlaşması’nda karara bağlanamayan Musul sorunu, 19 Mayıs 1924 tarihinde İstanbul’da yapılan Haliç Konferansı’nda da sonuca ulaşamadı. ingilizler, Süleymaniye, Kerkük ve Musul kentlerinin yanı sıra, Nasturi Hristiyanları’nın yaşadığı gerekçesiyle Hakkari’yi de Türkler’e bırakmak istemedi. Bunun üzerine sorun Milletler Cemiyeti’ne taşındı. Ancak Cemiyet’ten, Musul’un Irak’ta Kürtler’e ve manda yönetimine bırakılması kararı çıktı. Türkiye, Milletler Cemiyeti’nîn bu kararını tanımadığını açıkladı. Ayrıca, Cemiyet’te konuşan DışişleriBakanı Tevfik Rüstü Aras, tarihe not düşülecek olan; “İngilizler, Musul’daki Kürtler’i ileride Türkiye’ye aleyhine kullanabilir”uyarısını yaptı. Ki bir süre sonra da İngiliz destekli Şeyh Sait isyanı patlak verdi. ‘Diplomasi ile olmadı, sıra askerde’ Kitapta, Musul’un Irak’a bağlanmasına karşı diplomatik yolları deneyen Atatürk’ün, gerekirse askeri yöntemlerin kullanılabileceğini dile getirdiği vurgulanıyor. Atatürk’ün, Fethi Bey ve Kâzım Karabekir’e söylediği “Musul hakkında Haliç Konferansı’nda Fethi Bey siyaset yolu İle muvaffak olamadı. Sıra Karabekir’e geldi. O meseleyi asker kuvvet ile başaracaktır” ifadesine yer veriliyor. Kurtarmaya azmettik kurtaracağız! Kitapta anlatıldığına göre olaylar şöyle gelişiyor: Kâzım Karabekir. Atatürk’ün talimatının ardından, Musul hareketine ilişkin endişelerini dile getirir. Bunun üzerine Atatürk, ‘Söz milletindir’ diyerek, kararı Meclis’in vermesini ister. Ali Fuat Paşa ve Rauf Bey ile bir araya gelen Kâzım Karabekir, parti kurmaya karar verir. Bu girişimini ise, “Harp felaketinin önüne ancak Büyük Millet Meclisi’nde bir blok olarak görünebilirsek durabiliriz. Esasen Cumhuıiyet’in kökleşmesi için icabında bir parti halinde çıkmaya karar vermiş bulunuyorduk” sözleri ile açıklar. Musul ve Kerkük için İngilizler’le savaşmayı göze alan Atatürk, ordu komutanlarının görevlerinden istifa etmesi nedeniyle, durdurulur. Ancak Atatürk, “Savaşa hazır bulundurmaya zorunlu oldukları ordularını başsız bırakıp, daha önce sevmediklerini söyledikleri siyasal alanına koştular” sözleri ile bu girişime tepkisini gösterir. Yine Atatürk,1933 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Amerikalı General Mc Arthur ile yaptığı görüşmede ortadoğu dengelerini ve büyük İsrail projesini tamamen değiştirecek olan düşünlerini, dile getirerek, “Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve adaları geri alacağım. ,Selanik de dahil. Batı Trakya’yı Türkiye hudutları içine katacağım” diyerek ilerileri gören o gönül ve gözler Mc Arthur’a bir tarih verir “2. dünya savaşı 1939 veya 1940 yılında çıkacaktır” der ve savaşa taraf olacak olan ülkelerin isimlerini de verir. Büyük önderin bu sözleri o günün gazetelerinde yazılır. Bu gazete küpürü ‘AGONİ’ adli kitabın yazarı Gazeteci Yazar Ogün Deli tarafından geçmiş yıllarda bir televizyon kanalında ‘televizyon dergisi’ isimli programda ortaya konulduğunda bende bir yazı kaleme almıştım. Bu programa Prof.Dr. Anıl Çeçen’ de katılmıştı. 20. yüzyılın başında dünyaya örnek teşkil eden kurtuluş mücadelesi ile kazandıklarımızı 21. yüzyılın başında Lord Curzo’nun İsmet Paşa’ya dediği gibi savaş meydanlarında o gün aldıklarımızı bu gün masabaşında geri vererek, Sevr’i yeniden hortlatarak onların büyük İsrail projesi mi devreye sokuldu? Bunu zaman gösterecek!!!!.. Bilinen tek gerçek Türkiye Suriye’nin kuzeyinde PYD, IRak’ın Kuzeyinde Barzani ile başlayan süreçte 2002’ye kadar yürütülen tüm mücadeleler, stratejik derinlikler yerini kaosa bırakmış gibi duruyor.. Kuzey Irak’ ta 25 Eylül referandumu bana rahmetli Bülent Ecevit’in Ahmet Necdet Sezer’le bir görüşme sonrasında yaptığı açıklamayı hatırlattı; “Kuzey Irak’a girmezsek, Kuzey Irak bize girecek!” Tarih 25 Eylül; referandum gerçekleşirse rahmetli Ecevit’in lafları da gerçek olacak... Ecevit’i koltuğundan eden güç acaba Ecevit’e bunu söyletmek için ne teklit etmişti!!!!? ki bu sözler söylendi...Ve bu gün bu durum referandum aşamasına geldi!!!???