Haberler Haber Girişi : 18 Ocak 2018 18:07

MUTLULUĞU TAM DOKSAN’DAN VURMAK

MUTLULUĞU TAM  DOKSAN’DAN VURMAK
Sene 2018. Her şey bundan on yıl öncesinden çok farklı, beş yıl öncesinden de; hatta dün ile bu gün bile bir değil... 90 senesinin Ekim ayında Dünyaya merhaba dedim. Daha minicik bir çocukken, yetişkin bir genç kız; genç kızlığa adım attığım günden itibaren de kendi ayakları üzerinde durmak isteyen genç bir kadın olmak için dua edip durdum; bilsem etmezdim. Bizim çocukluğumuzda öyle büyük dertlerimiz yoktu. Sınıfta en az beş kızın önlükleri aynı modeldi mesela, canımız sıkılmazdı bu duruma; bilirdik, çeşit azdı. Beslenme çantalarımız vardı. Annelerimiz her sabah üşenmeden kalkar; daha biz uyanmadan o gün yiyeceğimiz bütün yemekleri hazır eder koyardı çantamıza. Çantada her zaman fazladan bir çeşit yiyecek olurdu ve onu bizim yememiz yasaktı; o yiyecek o gün herhangi bir nedenle okula beslenme çantası getirememiş arkadaşımızın rızkıydı. Telefon yoktu, anne/babamız hangi saatte nerede olmamızı söylediyse, o saatte orada olmak zorundaydık. "İnternet" kelimesi ne anlama gelir, bilmiyorduk. İleride böyle ütopik bir şeye sahip olacağımızı söyleselerdi, fıkra zannedip gülerdik muhtemelen. Ödevlerimizi günlerce o koca koca kitapların tozlu sayfalarını minik parmaklarımızla karıştırarak bulur, ödevi araştırırken bulduğumuz diğer ilginç bilgilerle de arkadaşlarımıza hava atardık. Ayşe'nin tokası benimkiyle neden aynı diye ortalığı ayağa kaldırmazdık; aksine baktık ki Ayşe'de toka yok, yedek tokamızı ona hediye ederdik. Yıllar geçti, imkânlar çoğaldı; memnuniyet seviyesi imkânlara ters bir biçimde, azaldıkça azaldı. O mutlu çocukların yerine mutsuz küçük kadınlar/adamlar aldı. Topraktan yapılan oyun pastaları, yerini "slime"lara bıraktı. Akıllı telefonlar tetrislerin mezarını kazdı. Doksanlarda çocuk olduysanız, şanslıydınız. Her şey bu günkünden çok daha azdı; fakat mutluyduk. Ve bence geleceğe dair bu günkünden çok daha umutluyduk. Bundan bir yirmi yıl sonra ne olur bilemem ama, "Gelen gideni aratır. " sözü kaybettiğimiz, üstünden değerini bilmeden geçip gittiğimiz yıllara ithafen yazılmış olmalı. Gelenin gideni aratmayacağı mutlu yarınlara...

Merve DEMİRCİ