Öncelikle böyle bir başlığı attığım için tüm okuyucularımdan çok özür diliyorum…
Bu ülke de herkes bir zamanlar yazdıklarından bahseder…
Kimi de söylediklerinden!
Ben söylemiştim…
Ben demiştim
Ben uyarmıştım!
Beni dinlemedi..
İyi olduğunda katkılarından bahsederler..
Kötü olduğundan uyarılarından söz ederler!
Demokrasinin uyarısı sandıktır!
Sandık uyarı vermedikçe iktidar sahipleri de hatalarından dönmez. Biz yanlışa yanlış demeyen, diyemeyen bir ülke olduk!
Bu gün Afrin harekatı öve öve bitmiyor.
Elbette ki övülecek!
Elbetteki Türk askerinin burnu kanamadan vatanına dönmesi için dualar edilecek!
İyi de;
‘ansızın gelebiliriz… Yarın geliyoruz… Bu akşam sizdeyiz. Yok şayet müsait değilseniz biraz daha bekleriz..
Sözleri ile girilen Afrin’e ne demei!!
Sanki
‘bak benim gelmem lazım, siz kusura kalman’ boşaltın oraları dercesine gidiyoruz!!!
İsrail ne yapıyor?
Tek cümle ile -
‘İsrail uçakları Suriye de bilmem ne deposunu bombaladı..
ABD ne yapıyor;
-ABD uçakları Kuzey Irak’ta DEAŞ mevzilerini vurdu.
Rusya Lideri ne yapıyor;
-Kırım’ı iltihak etti’ - Rus uçakları Ukrayna’yı vurdu!
Haberlerini dinliyoruz.
Biz ne yapıyoruz;
‘kaçın kaçın geleceğiz!’ mesajları ile gidiyoruz..
Sahi 8000 ??" 10000 terörist var deniliyordu...
Şimdi Obama bizi aldattı deniliyor..
Şimdi orada tonlarca bomba atılıp sınırlı sayıda öldürülen terörist sayısı ile biz güvenliğimizi sağlamış mı olacağız?
İyi de 2011 yılından bu tarafa uygulanan Suriye politikalarından kim sorumlu?..
Analar ağlamasın diye başlanan süreçten kim sorumlu?
Habur’dan giren teröristten, Kobani’ye giden ve bu gün Afrin’le sınırlarımıza yerleştirilen teröristlerden kim sorumlu?
Velhasıl herkes bir şeyler yazıyor konuşuyor ama bir de tarih yazıyor gelecek ise okuyor!!..
Mustafa Kemal Atatürk, döneminde ve ölümünden sonra, etrafında bir tek düşman devlet bırakmadan giden tek liderdi..
Şimdi dostu olmayan etrafımızdaki komşuların kuyumuzu kazdığı iç siyaset uğruna dış siyaset belirleyen
‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesini bir kenara koyduğumuz dönemde komşularımız da değişiyor!!!
Suriye sınırlarında yani güneyimizde, doğumuzda
ABD ve Rusya artık sınır komşumuz haline gelmiş durumda..
Biz ise aldanmaya, aldatıldık sözcükleri ile geçmişi unutmaya çalışıyoruz…
Velhasıl
; her şeyden bir şey söyleyen ama sonuçta söylediğini unutup, dönüp tekrar bize söyleyen dün muhalefetin uyardığını bu gün kendi yapmamış sanki muhalefet yapmışçasına anlatan! Terör ve teröristle mücadeleyi bırakıp müzakere masasına oturan ama o gün FETÖ’nün aldattığı bugün ABD ve emperyalizmin kandırdığı yarın ise millet olarak hepimizin aldandığı bir Türkiye’de sadece tarih konuşacak!
Lakin işte o konuşma başladığında bizim konuşacak dermanımız, aldandık diyecek bir dilimiz ya da bölgemizde bizi dinleyecek bir dost ülke kalacak mı?
O bilinmez!!!
Bilinen ve bilmemiz gereken tek gerçek şu sözlerde gizlidir;
“Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı. Mahatma Gandhi”
İşte onun için bu başlığı uygun gördüm. Ve birileri yine çıkıp aldandık derde siyasetin terazisi olan sandıkta ödül verirse
“NE YAZAYIM SANA BEN!’ diyebilmek adına bir başlık koydum.
Çünkü;
söyle anlamaz, konuş dinlemez, ancak başa geldiğinde anlarsan; akıl ne işe yarar? demek için yazdım…
Bak Atatürk’e bir ton laf ediliyor bu gün!...
Ama o ne yapmış; Kur’anda buyurduğu gibi;
‘Düşünmez misin? Aklını kullanmaz mısın?’ cümlelerine uyarak senin aklına, senin basiretine koca bir ülkeyi teslim etmiş..
Şimdi sen ona laf ederken aslında sana verilen değeri bile inkar edecek durumdaysan;
Bilim ne yapsın?
Atatürk ne yapsın?
Din ne yapsın?
Şimdi bunca sözden sonra ne yazayım sana ben! Anlar mısın?
MUSTAFA EKER