Malumunuz ülkemizde her yıl 24 Kasım tarihi
“Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Bu “kutsal” günde öğretmenlere methiyeler düzülür, bu mesleğin ne kadar kutsal bir meslek olduğu söylenir. Yanı sıra okullarda törenler yapılır, “öğretmen” konuşu şiirler okunur. Öğrenciler tarafından öğretmenlere, başta çiçek olmak üzere minik hediyeler takdim edilir.
Peki, iyi güzel de konunun muhatabı olan öğretmenler acaba muhataplarından neler bekliyor?
1- Öğretmenler, her şeyden önce sadece öğretmenler gününde anılmak ve gündem maddesi olmak istemiyorlar. Zira gelecek nesilleri yoğuran bu emekçiler, her daim hatırda kalmak istiyorlar.
2- Öğretmenler, özellikle medyada - bazı meslektaşları her ne kadar bu tür hataları yaptıysa da - öğrencilerine şiddet uygulayan, taciz, torpil v.b olumsuz tutum ve davranışlarda bulunan kişi ve kişiler olarak yer almak istemiyorlar.
3- Öğretmenler, kamuoyunda sadece özlük hakları ile para peşinde koşan “paragöz” insanlar-mış gibi etiketlenmek istemiyorlar.
4- Öğretmenler, velilerin keyfi isteklerine göre değil, öğrencilerine pedagojik ve ilmi gerçeklere göre eğitim-öğretim ve danışmanlık hizmeti vermek istiyorlar.
5- Öğretmenler, idareciler ve karar alıcılar tarafından verilen kararlar ile etkili ve yetkin kılınarak kendilerine güvenildiklerini hissetmek istiyorlar.
6- Öğretmenler, öğrencilerinin nazarında kendisiyle dalga geçilen, ciddiye ve dikkate alınmayan kişi ve kişilikler değil, bilakis öğrencilerin nazarında vazgeçilmez bilgi kaynağı ve hayat rehberi olarak dikkate alınmak istiyorlar.
7- Öğretmenler, “bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” ilkesinin yeniden hayat bularak, bu ilke ışığında toplumun tüm katmanlarında itibar ve değer görmek istiyorlar.
Duyurulur…
Biz de eğitimci dostların sıkıntılarını bu vesile ile ifade etmeye gayret ettik. Eee Ne demişler: Elçiye zeval olmaz. Sürç-i kalem etti isek affola.