BOP, Türkiye’ye kurulan bir tuzaktır..
Savaş sadece silahlı olmaz. Sıralama Türkiye için çok daha başka. Ülkemizi hedef haline getiren savaşlardan ilk beşini başardılar.
Bu savaşlar şöyle:
Psikolojik savaş.
Kapitalist savaş.
Biyolojik savaş..
Kültürel savaş..
Silahlı savaş..
Armudun sapı, zeytinin dalı, üzümün çöpü derken uyanamamak ise en büyük tehlike, en büyük savaştır.
Bu savaşın adı uyanmak istememe, anlamak istememe, görmek istememe ve farkında olmamak savaşıdır.
Şerefli Türk askerinin Afrin’e girmesinin altıncı gününü geride bırakmaktayız. Operasyonda üç şehidimizi toprağa verdik.
Bu operasyonun sonucunda neler olacak? Bölge kimlere kalacak? Yeni bir tehdit oluşacak mı? şeklinde sorular henüz kafaları meşgul ediyor iken, bu operasyonun gizliliği neden dünya basınına günler öncesinden duyuruldu onu da merak etmiyor? değilim. Tüm bu soruların cevabını elbette zamanla bulup birlikte süreci göreceğiz. Yanlış politikalar sonucunda cereyan eden gelişmeler karşısında
şimdilik yapılması gereken anadolu’nun yiğit evlatlarına gece gündüz dua edip onlara moral vermektir.
“O aldattı, bu aldattı”ların bedelini Türk milleti evlatlarını bu toprağa vererek ödüyor. Olaya bir de tersinden de bakmalı ki, sonrasında yine
“aldatıldık, yanıldık” denilmemeli. İnce düşünüp sağlam adımlar atmalı. Bu topraklar hepimizin.
Kobani’ye geçişlerden, PYD liderinin ağırlanmasından, haburdan filan hiç bahsetmeden konuya girmek istiyorum. Geçmişin hataları hep önümüze çıkıyor.
Fırat Kalkanı’nda şehitler verdik. Şimdi oralar emperyalizmin kontrolünde. Peki Afrin niçin? Afrin’e girdikten sonra zeytinin dalı kime? Davul, zurna çala, çala
“biz sizi yok edeceğiz” diye, diye düşmanın kulağına bağırarak, çağırarak savaş olmaz. Bu ancak ve ancak Türk askerini içi bataklık olan bir tuzağa çekmektir. Ansızın girer, vurur çekilirsin. Dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir tarihte hiç bir ülke düşmanına günler öncesinden duyuru yapılmaz. Karşındaki düşmanın adını, yerini, yurdunu, ismini, cismini günler öncesinden,
“karşınıza çıkacağız, filan yeri vuracağız, kaçın, tedbir alın” şeklinde bir savaş stratejisi asla olmaz. Bu daha çok menfi bir harekettir.
Bu durum daha çok, Türk Silahlı Kuvvetlerini, Anadolunun temiz evlatlarını, vatanımız için canını ortaya koyan yiğitlerimizi öne sürerek çıkar elde etme amacı ve niyeti taşımaktadır. Düşmana davul zurna,
“ben geliyorum, biz geliyoruz” derseniz 15 gündür bangır bangır, kanal kanal canlı yayınlarda operasyonu deşifre ederseniz, gazete gazete anons yaparsanız operasyonun adına elbette zeytin dalı operasyonu diyebilirsiniz. Zeytin ağacını yok edenler, ülkenin gencecik fidanlarını düşmana uzatılan zeytin dalı gibi görüyorsa yazık diyorum. Allah ordumuzu, bayrağımızı, askerimizi, devletimizi düşmanlardan ve düşmandan yana olandan muhafaza eylesin.
TÜRK MİLLETİ YOK EDİLİYOR!
Bosna’dan alınan 20 ton etin hastalıklı olduğu ortaya çıktı. Hastalıklı etlerin insan sağlığına zararlı olduğunun ise, piyasaya sürüldükten sonra ortaya çıkması tam bir skandaldır. Sofralarda zehir yediriyorlar, yerli ürün yok!
İddiaya göre, Kahramanmaraş’ta da doğal süt, peynir, yoğurt üreten çiftçilere ceza kesilmiş. Sebebi ise; Gıda ve Tarım Bakanlığı’ndan izinsiz olmalarıymış!
Üreten bir Türkiye istemiyorlar. Tüketen, dışarıdan ithal edilen bir Türkiye ile tehlikeli geleceğe adım, adım..
Bir gün her şey için çok geç olabilir.Vebalen diyorum, benden söylemesi.
ALİ OSMAN ÖNDER