Sevgili dostlar; bu hafta yazmak, istemiyordum.
9 günlük Almanya gezisi sonrası yorgun olmam nedeni ile bu hafta yazı yazmayıp gelecek hafta oradaki izlenimlerimi kaleme almak sizlerle paylaşmak arzumdu.
Lakin bu ülkenin ekmeğini yiyip atasına sövenleri görünce, duyunca, bu kararımdan vaz geçtim.
Bu ülke Afganistan olmadıysa, Irak yapılamadıysa, Ortadoğu bataklığında birilerine malzeme birilerine silah birilerine de kul edilemediyse bunu borçlu olduğumuz, annesine ve ailesine pervasızca yapılan saldırılar, gözden düşürme çalışmaları ile yüklendikleri Mustafa Kemal’in akıl dolu siyasetidir.
Bu gün bazı şerefsizler, kendisine tarihçi diyen kalemi kırık şahsiyeti aşağılık Abdullah Öcalan’!dan bile iğreti duran kimliksiz karaktersiz şahsiyetler, eleştiri sınırlarını aşmış, bu memleketin kurucusuna salyaları ile saldırıyor.
Biri cemaat’ten; yükleniyor, biri televizyondan sesleniyor..
Kinlerini nefretlerini kusarken gülüp oynuyor, ceplerine soktukları paranın peşinde en aşağılık cümlelerle yükleniyorlar!
Kime mi?
Sana be milletim!
Dünyanın gıpta ile baktığı Alman’ın övgüyle söz ettiği, düşmanının bile takdir ettiği önünde eğildiği, saygı duyduğu dünyanın en geçerli akçesi olan özgürlükler uğruna tahtı, halifeliği ve diktatörlüğü elinin tersi ile iten, döneminin tüm liderleri tek tek yıkılırken diktatör olurken milletine özgürlük veren Mustafa Kemal’e yani ona ATATÜRK adını veren yüce Türk milletine...
Yani Sana be milletim..
Mustafa Kemal emperyalizmin yıkıcısı, ortadoğu’nun ışığı Müslüman dünyanın özgürlükl ateşi, Türk’ün son bükülemeyen bileğidir.
İşte o nedenle saldırılar sana be milletim!
Şimdi ağzından salyalar akıtan şahsiyet, Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan üzerinden vuruyor...
İnsanın sorası geliyor; birlikte mi yattın be adam!
Yoksa Atatürk miras bırakmadı diye zorun mu var!
Bu ülkede çok eşliliği kaldırıp medeni kanunu millet ve devlet hayatına sokan, kadına tek eşliliği zorlayan; tvnet’te program yapan bu rezilliğe destek veren, bu konuşmayı onaylayan Yavuz Bahadıroğlu, kendini tarihin çöp sepetine, en rezil en aşağılık insanlar kategorisine atan Mustafa Armağan ve sözü eden konuk Süleyman Yeşilyurt efendi bunları yapan babanız mıy dı?
Ya da Osmanlı ‘da genel ev kayıtları tutulurken zabıt katibi Hasan Akar efendi, siz miydiniz, sizden birileri miydi?
Konuşmak özgürlüktür, konuşun tartışın ama bu kadar hakaret ;bu milletin atasına ya Ermeni’den ya da kendini Rum, Türk’ü de işgalci gören zanneden deyyus’tan, Rum Pontus’u canladırmak isteyen kavat’tan, PKK’yı resmileştiren itten, Kerkük ve Musul benimdir diyen Türkmen’i katleden soysuzdan gelir!
Söyle de bilelim!
Sen üzerine Atatürk basılı para için kendini satarken, vatan uğrunda, bayrak uğrunda can veren yiğitler, her milli bayram saygı ile eğilen başlara hiç mi saygınız yok bre soysuzlar!!!!....
Atatürk sadece kız çocuklarını evlat edinmedi, gezdiği okullarda başarısını gördüğü maddi imkansızlıklar yüzünden okuyamayan, çocuğu ya evlat edindi ya da okuması için ciddi destekler verdi.
Bak aşağıdaki resimde ‘Sığrtmaç Mustafa’ Mustafa Kemal’in manevi evlatlarından biri...
“Atatürk’ün Yalova’da tanıyıp evlatlık aldığı fakir bir çocuktu. Ailesi Bulgar göçmeniydi. 1929’da sığır güttüğü bir sırada Gazi Paşa ile tanıştı. Beslenmesi, bakımı iyi değildi. Hastaydı. Okuma isteğiyle dolu bir çocuktu. Bu durumu gören Gazi Paşa, Mustafa’yı Şişli Çocuk Hastanesi’ne tedavi olması için gönderdi. Sonra Beşiktaş’ta ilkokula yazdırdı. Mustafa, Atatürk’ün himayesinde ilkokulu, ortaokulu, askeri liseyi, Harbiye’yi bitirdi. Bir zamanların sığır çobanıyken okuyup subay olmuştu. Emekli olduktan sonra Yalova’ya yerleşen Sığırtmaç Mustafa, 15 Ocak 1987’de vefat etti.(Kaynaklar: Yrd. Doç. Dr. Ali Güler, Sarı Mustafam, Truva Yayınları, İstanbul, Kasım 2010, S. 119-124.)”
Bütün bu saldırılar sana ve cumhuriyetine be milletim!
Bende yanıldım...
Şu Yavuz Bahadıroğlu’nu da iyi bir milliyetçi zanneder, değer verir kitaplarını alırdım.
Meğer biz adam olmayan ne adamlara değer vermişiz...!!!
Sinop’a geldi, haber yaptık....
Meğer biz kendi kuyumuz kazmışız!!!
Şimdi kitaplarını yakıyor, adını siliyor böyle bir menfaat düşkünü çıkarçıya değer verip milliyetçi diyerek büyüttüğümüz için bizi affet biz seni anlamamışız be atam!
Sen ki; batı dediğinde bizimkiler avrupa diyerek kapısını çaldılar! Sen medeniyet dediğinde bizimkiler kendi medeniyeti aşağılamayı meziyet saydılar! Sen ki; Fatih’i yüceltirken, son peygamberi övüp Kur’anı kendiniz rehber edinin dediğinizde bizimkiler seni alay konusu ettiler!
Şimdi anlıyorum; sen asıl şimdi daha büyüdün! Sen gördün biz göremedik! Bu memleketin satılmışlarının, senle olan zorunu hissedemedik! Sana ve fikirlerine sahip çıkmanın vatan olduğunu, bayrak ve millet olduğunu anlayamadık! Senin üzerinden tek adam dönemi denilerek bir dönem karalanırken sessiz kalıp, siyaset yaptık...
Şimdi anlıyorum ki; asıl hedef seni ve eserlerini yok edip, Türk milletini tarihe gömmek, Anadolu coğrafyasında Türk’ü asimile etmek, ortadoğu bataklığında yem, dünya ölçeğinde sömürge bir yapı için bizi senden uzaklaştırmak istiyorlar!
Çünküğ yıllarca bize önce tartıştırdılar, sonra alıştırdılar en sonda ise bir çok acı gerçekle tanışmayı öğrettiler. Ben yıllar önce yazmıştım; bu millet kısa adı TAT olan(TARTIŞTIRMA-ALIŞTIRMA- TANIŞTIRMA) faslına geçmiştir.
Acı tecrübedir ki; bu gün dün çok sert tepkiler verdiğimiz konular yıllarca tartışıldı, sonra millet alıştırıldı ve tepki verdiğimiz tüm konularla tepkisizce tanışmak zorunda kaldık. Şimdi yeni bir safhaya geçiliyor, seni gözden düşürtecekler, korunamaz hale getirecekler ve sığınılacak söz ve liman kalmadığında seni de silecekler! Resimlerini indirecekler, para ile kör ettikleri gözler ve vicdanlar üzerinden kararlar verecekler...
Ama unuttukları gerçek bu millet zora düşmedikçe, tepki vermez insanlığından çıkmaz! Ama olayları anlamaya başladığında, gerçekler görülmeye, perdeler yıkılmaya, acılar yaşanmaya başladığında yeni destanlar yazmak için Mustafa Kemal’e ve onun çizdiği medeniyet ışığına koşacaklardır.
Bu pazar annenizi unutmayın! Çünkü; onları değerli kılan bir pazar değil bu pazar! Onu değerli kılan ‘cennet anaların ayakları altındadır’ diyen bir din ve ona eşit bir yurttaş, tek eşlilik veren, seçme ve seçilme hakkı sunan Mustaf Kemal’ in annesine yapılan bunca hakarete verilecek cevap olmalıdır. Bu soysuzlar anlamalıdır ki, analar değerlidir! Hele ki; o ana bu milletin kaderini değiştiren bir liderin annesi ise ona yapılan hakaret bu millete yapılmıştır. İşte o nedenle annenize verdiğiniz değer; ona yaşam hakkı veren, eşit birey olma hakkı sunan, insan gibi yaşasın diye medeniyeti getiren, medeni kanunu yasalaştıran, yobaza, cambaza, din pazarcısına açık kapı bırakmayan, nemalandırmayan liderine sırf bu yüzden sövüyorlar be milletim!
Bak o lider sana ne diyor; “Türk milleti öyle analara sahiptir ki; her devrin büyük adamlarını böyle analar yetiştirmiştir.” (Mustafa Kemal Atatürk)”
Devir büyük adamları yem etme zamanı değil büyük adamları takdir ve şükranla anma yetiştirenlerine dua etme zamanıdır. Çünkü peygamber efendimiz bakın ne buyuruyor; “Ölülerinizi hayırla (güzelliklerle) anınız, kötülüklerinden el çekiniz. (Tirmizi, Cenaiz, 1035)”