SEN NE DİYORSUN?

Bir zamanlar bir ülke varmış… Bu ülkede insanlar fakir ama bir birlerine olan muhabbetleri yardımlaşmaları ve dayanışmaları o kadar güzelmiş ki diğer ülkelerde olup biten ekonomik kırılmalar bu ülkede sadece zam olarak yansır çok ciddi etkilemezmiş… Bu ülkede liderler aynı masanın etrafında toplanır dertleşir, birbirlerine fikirlerini anlatır halkı ikna eden mecliste aldığı yetki ile halkı yönetirmiş… Aynı masa etrafında toplanan bu siyasetçiler çok sert tartışmalara sahne de olsalar, gerektiğinde yan yana gelip halkın birlik ve beraberliği için yeni bir ruhun yakalanmasına vesile olurlarmış. Hatta o kadar da zıt olmalarına, iki farklı uç olmalarına rağmen gerektiğinde kendi canlarından olan karındaşları için savaşa girerken bile destan yazarmış. Halk zaman zaman kraldan çok kralcı kesilir, onlar adına tabanda çok sert mücadeleler yaparmış. Onlar ise sağduyuyu hakim kılmak uzlaşmak adına koalisyonlarla halkı rahatlatacak adımlar atmaktan çekinmezmiş.. Komşu ülkelerd, ülkedeki bu birlikteliğin nerden kaynaklandığını gerektiğinde bir araya gelme becerisi gösteren bu ülkedeki sırrı bir türlü çözemezmiş.. Satın aldıklarını zannettikleri siyasetçiler bir gün deşifre oluruz korkusu ile sürekli tetikte beklermiş.. Komşu ülkeler sürekli değişen yapısı ikna olmayan vatandaşı ile bu ülkeyi bir türlü kendi yönettikleri ülkelerin kategorisine çekemezmiş.. Bu ülke komşularından çok farklı imiş… Komşularında zenginlik petrol zenginliği aile içerisinde iken özgürlük arayan halk baskılı rejimlerin medeniyetten uzak yönetim biçiminin esiri olmuş vaziyette imiş.. Özellikle kadınlar araba kullanamaz, sokağa çıkamaz, hatta bir ara oy bile kullanımının yasak olduğu yerlermiş… Ama bu ülkenin bir tek açmazı varmış, komşu ülkeleri ile inanç birliği yüzünden halk kıyamete odaklanmış sürekli kıyametten bahsederek halkın inancını sömürmeye başlayan kitleler, halkın huzurunu hızla kaçırmaya başlamış. Zenginliğin ve mutluluğun peşinden giden kitleler günün birinde öyle bir meclis kurmuş ki, artık televizyonlarda fikirlerini tartışan siyasetçiler yerine yıllarca tek adam bağırmış durmuş.. Tek şeritli yollardan çift şeritli yollara hastanede alınan muayene ücretinden eczanede alınan muayene ücretine terfi ettirilen halk o kadar mesut ve bahtiyarmış ki, oy verdikçe hizmet büyümüş(1) elindekiler satılmış borçsuz bir tek vatandaş kalmamış… Zammın adı güncelleme olmuş. Hele ekmeğe hiç zam gelmiyormuş bu ülkede(!) Vatandaş ise her akşam evine bir ekmek götürürken hepsi obezite olmuş ya da eve yeni bir nüfus gelmişçesine ekmek sayısını üçe çıkartmış ama hiç zamdan bahsetmemiş. Ekmek 370 gr.dan 250 gr. İnmiş ama ruhu bile duymamış.. Eee dün evde tek başına çalışıp evin geçimini sağlarken yeni gelenler evdeki herkesi iş güç sahibi yapmış nasıl mı? İŞ YIK kurulmuş, işsize iş esnafa ise yük olmak üzere… Ama olsun cebi para doluymuş halkın(!)??? Bankalar kredi veriyor, yıllardır zam gelmiyor aynı adamsa sürekli bağırıyor konuşuyor, bir öyle bir böyle yeni dostlar ediniyormuş... Bir gece ansızın ülkeye musallat olan Gargamel’e bir kafa tutuşu varmış ki ; “Bir dakika bir dakika” diye bağırmış.. İnanan halk hemen anlamış bak bizim efendi şimdi kök söktürecek.. Denize açılmış yiğitler! Hemen ardında komşu ülkeye yardım için.. Daha kara sularına girer girmez avlamışlar.. Bir dakika diyen şef yine söylenmiş ama aradan zaman geçtikçe unutulmuş, yeni pazarlıklar kurulmuş. Sanki ne gönderen olmuş, ne git diyen(!)... Sessizce beğenmedikleri AB ve AİHM yolunu tutmuşlar ‘gün ola harman ola’ demişler… Gel zaman git zaman ibreler terse dönmeye başladığında ülkeye ikilik sokanlarla pazarlıkların yapıldığı dönemi unutanlar, birden bire ülke sever olmuşlar… Hele biri var ki yemediği hakaret kalmamış, üstelik onca söylediği lafı da unutup binmiş bir gemiye bağırmaya başlamış; ‘sistem tıkandı istemezük!’ Halk şaşırmış(!) Kim neyi istemiyor? Değiştirilmek istenen ne? Yıllardır işleyen sistem bir anda nasıl işlemez oldu? Herkes tartışıyormuş… Biri EVET ile diğeri HAYIR türküsü ile inmiş sokaklara.. . Sizce bu ülkede yıllardır kandırıldım, diyerek yönetip aldatan mı kazanır? Yoksa gel kardeşim bilmediğin dünyalara, yönetemeyeceğin okyanuslardaki dalgalara, sana emanet edilen vatanı vefa adına maceraya atmaya değer mi? diyenler . İşte bu ülkeni filminin son sahnesi 16 Nisan ‘da oylamaya çıkıyor; SEN NE DİYORSUN?