SEVGİLİ DURAĞANLILAR;

Sevgili Durağanlılar özellikle son dönemlerde sosyal medya da kaldırımlarla ilgili artan şikâyetler aslında kaybedilen müşteri, eleştirilen esnaf ve küçülen Durağan olgusununun da sosyal medyaya yansıyan halidir. Kaldırımlara ya da yola malzeme çıkartarak, kazanmaktan çok kaybettiğimizin farkında değiliz! Yolun ortasına çekilen araç, kaldırıma konulan malzeme belki bir teşhir olarak sizi mutlu edebilir. Lakin kaybettiğinizin ve müşterilerinizin bundan ne kadar şikayet ettiğini görmek istiyorsanız ona kulak veriniz. Geçtiğimiz gün gazetemize gelen bir vatandaşta aynı sitemleri bize ileterek; “görmüyorsunuz, korkuyorsunuz, menfaatleriniz eleştirmeye engel oluyor. Yol işgal altında kaldırımlar yok.. Birde esnafı koruyor, müşteriyi eleştiriyorsunuz. Ben çocuğumla ailemle gidemediğim marketin gezemediğim kaldırımın, arabamı kısa süreliğine park etmekte zorlandığım markete, lokantaya bakkala niye gideyim ki? Onun yerine daha rahat arabamı park edebildiğim çocuğuma aileme değer veren saygı gösteren esnafı tercih ediyorum bulamazsam komşu ilçeleri tercih ediyorum. Diğer arkadaşlara da bunu tavsiye ediyorum. Esnafımız öncelikle müşterisine saygı duymalı aracıma aileme çocuklarıma gidebilecekleri gezebilecekleri alanlar bırakılmalı, yolda değil kaldırımda güvenle gidebilmeli. Sizlerde yerel yöneticileri uyarmalı korkusuzca üstüne gidebilmelisiniz. Sadece eleştiriyorsunuz Durağan küçülüyor diyorsunuz yaşayan memurun, işçinin emekli vatandaşın öğrencilerin ne çektiğini görmüyor duymuyorsunuz?” sözleri ile ağzına geleni söyledi. Biz bize söyleneni size aktarmakla kamuoyunu bilgilendirmekle mükellefiz… Sosyal medya da ise bir çok bu konu ile ilgili çok ağır eleştiriler gelmekte hatta kimi zamana hakaretler yapılmaktadır.. Durağan bunun hak ediyor mu? etmiyor mu? yorumlamakta size aittir. Yine sosyal medya da bu konuya yer veren ve eleştirilerini sıralayan çok sayıda mesaj vardır.Ama bugün buraya eski Hastane Müdürü Ahmet ÇÖTEN’in sözlerini virgülüne dahi dokunmadan yayınlayarak olayın artık çekilemez hale geldiğini vatandaşın sokakta, evde, arabada, Sinop merkezde, köyde, kentte, ilçeyi ziyaret eden, gelen her kesimin bu sorunu konuşmaya başladığını görmenizi istiyorum. İşte o sözler, “Haklarımıza sahip çıkabiliyor muyuz? diye sormak istiyorum. Bu ülkenin eşit bir vatandaşı olarak yaya kaldırımından yürümek benim en doğal hakkım. trafiğin rahatça devam etmesi için ana yolların işgal edilememesi lazım ki rahatça arabamı kullanabileyim. Yaya kaldırımına manav tezgah atmış kaldır diyen yok. Ana yola birileri araba galerisi açmış diğer arabalar nereden geçecek diye soran yok. Haydi atananlar korkuyor çekiniyor ne bileyim belki görmüyor. Ama birde seçtiklerimiz belediye başkanımız encümenlerimiz muhtarlarımız belediye encümenlerimiz ya biz sizi ne için seçiyoruz? bizim haklarımızı 3-5 terbiyesize teslim edin diye mi? Bu ülkenin bir vatandaşı olarak sorumluların görevlerini yerine getirmelerini bekliyorum. bu benim vatandaşlık hakkım. İnsanlarımızı caddenin ortasından yürütmeye utanmıyorsanız diyecek sözüm yok... “ Ağır, ama haklı ve acıtıcı sözler!!!!.. Seçilmiş belediye başkanı belediye meclis üyesi encümen ve sorumlu siyasiler olarak bizler.. Halkımıza tercüman olamıyor, onların sorunlarını görmezden geliyorsak sahi biz bu ilçede sadece seçimden seçime vaat veren olsun söyle geçsin diyecek bir sosyal olayın projeleri miyiz? Sorunları halı altına süpürerek vaatle, yalanla yürütülen siyasetin sonuna geldik. Artık insanlar sorguluyor, Ve inanın hep birlikte kaybediyoruz… Durağan bunu hak etmiyor!.. Kendimizi bir kez daha gözden geçirmeli, öz eleştiri yaparak hatalarımızı düzeltmeli soruna birlikte çözüm bulmalıyız. Gelin şehrimizi yaşanılabilir, esnafımızı rahatlatacak. Onunda gönlünü hoş edecek ama yaşayanların küçükten büyüğe her kesimin sorunlarına derman olacak çözüm yollarını arayıp bulalım . Giden bizden gidiyor, gelen ise derdimize derman olmuyor. Siyaseti hep kalbur üstü olanlar yapıyor, onlarda senin derdini bilmiyor… Seçen seçerken sorgulamıyor, toplumumuz söz ile, akrabalık ilişkileri ve köylülük, ahbaplık, dostluk diyerek oy veriyor, sonra dert yanıyor. Ama olan ise Durağan’a Durağanlının imajına oluyor… Saygılarımla..