İnsanlar bizim korktuğumuzu ürktüğümüzü düşünebilirler..
Bu normaldir..
Çünkü o kadar yolsuzluğıa hırsızığa bulaşmı bir yapı var ki; toplumun beklentisi de o derece size karşı artıyor..
Yine insanlar gelip gitmeye umutsuzluk artmaya başladı..
İktidar partisi oy kaybettiğini anlamış olacak ki belediye başkanı, ilçe başkanı il genel meclisi üyeleri ile birlikte ev ev kapı kapı gezerek hem oy hem de üye derdine düşmüşler.. geçen akşam Gökırmak mahallesinde bazı evleri turladılar. Tespit ettkleri evlere giderek üye olmaları yönünde ricacı oluyorlar.
Kimi kovuyor kimi almıyor kimde kapıda karşılıyor...
Ama misafire bizim insanımızın yüreğide kapısı da açıktır. Kim gelirse gelsin o kapılar açılır... Böyle de olmalıdır...
Ama iktidar evleri dolanana kadar insanların yüreğine dokunmayı adaletli davranmayı adil olmayı baskı yapmamayı öğrenmelidir.
Hoş görülü olmalıdırlar..
Ama bizim ilçemizde iktidar cephesinde son 20 yılın en kötü, en beceriksiz ve de egosu tavan yapmış burnundan kıl aldırmayan bir yapı oluştu ki; Durağan’ın sokaklarını altınla döşeseler maalesef onlarla birlikte bu yapı sürekli anılacak...
Kendileri eleştirildiğinde ya da eleştirilere beğeni geldiğinde arayıp azarlayan beğeniyi kaldırmasını isteyen iktidar sahiplerinin yarınları görmeyecek kadar gözleri körelmiştir.
Bu ülkede cumhurbaşkanı ne kadar mücadele ederse etsin bu teşkilat yapıları onları sandığın dibine gömecektir. Sanılmasın ki ses çıkmıyor, kimse görmüyor, güçlü biziz, kanunda yasada adalette biziz diyenler yarın bu sözcüklerin altında kalacak olanlardır.
Yolsuzluk vurgun sadece Ankara merkezli değildir. Tüm kurumlara siyasetin eli ile sirayet etmiş durumda..
Resmi evrakta sahtecilik, geçmişe yönelik düzenleme yapma çalışmaları, genel kurulun almadığı kararı aldırma çalışmaları, kahvelere kadar düşen milyonluk hikayeler ve konuşmalar...
Durağan da safran projesi şahıs adına 12.09.2022 tarihinde onaylanır. Gazetemizin haberi sonrası 27.10.2022 tarihli bir dilekçe ile projenin kooperatif adına alınması istenir. Oysa sadece bu yeterli değildir. Kooperatiflerin yer alma, kiralama ya da satmak için genel kurul kararına ihtiyacı vardır. Kamu kurumları da kooperatif başkanlarına verilmeyen yetki ile işlem yapamazlar. Bu nedenle söz konusu işlemleri yapmak için kooperatif genel kurulunun almış olduğu ve karar defterine işlenmiş kararı görmeleri gerekir. Maalesef ‘siz yapın, yasa sonra gelir’ mantığı işlediğinde evraklarda usulsüzlük ya da bunları değiştirme çabaları ortaya çıkıyor. Ama herkes biliyor ve izliyor ki; mahkeme koridorlarına düşmüş bir durumda resmi kurumlar buna müdahil olmazlar, olmamalıdırlar. Gelişen teknoloj, bilgisayar ortamında yapılan her değişikliği kayıt altına alır ve günü geldiğinde yapanlar ve yapılmasına müsaade edenlere de hesap sorar.
Durağan ismi Durağan oysa yaşananlar ve ülke gündemindeki hareketliliği oldukça fazla görünüyor. O nedenle değişime giden Türkiye yol haritasında yerelde yapılanlar genelde yaşanacak değişimle yeniden kamuoyunun önüne gelecektir. O kadar yanlış var ki; devlet yanlışa aracı olmaz ama aracı ediliyor... Devlet kooperatiflerin işine bulaşmaz ama imza için bile aracı oluyorsa ve imza atılmadığı için sözler vererek imza isteniyorsa orada adalet çöker,
İnsanın sorası geliyor kayyum ne için var? Yetkili birimler ve adalet ayyuka çıkan bu kadar olay karşısında bu durumda olan ve insanların güvenlerini yitirdiği bir ortamda kayyum atamak için ne bekliyor?
Evraklar değişsin, resmiyet bitsin dur hele belki vazgeçer deniliyorsa orada adalet değil, iktidarın zulmü başlar... Sağılıcakla kalın... Adaletle kalın...