Pazartesi’den itibaren düzenlenen törenle yeni sisteme
geçildi. Yeni sistemin ilk olayı ise hepimizin
içini derinden acıttı, yüreğini yaktı.
Tren devrildi.
Raylardan çıktı.
Vagonlar koptu.
Acılarımız büyük.
Acı hikayeler bıraktı gitti.
Medya da gündem bile olamadılar.
Hayalleri yarım kalan yüzlerce yaralı vatandaşımız
var, 24 vatandaşımızı da kaybettik altı boş olan
raylarda yürütülen tren yolculuğunda. Düz arazide
yitirdik hepsini. “Kader” deyip kapattık. Tedbir almadan
tevekkül ettik. Suçu yine yüce Allah’a attık bitti.
Önceki gün Tekirdağ Çorlu’da tren kazasında hayatını
kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza
acil şifalar, yakınlarına ve Türk milletine büyük
sabırlar diliyorum.
Tek olmak Allah’a mahsustur değil miydi?
Kainatın yaratıcısı yüce Allah tüm yetkilerin, sahibi
iken meleklerine bile ayrı ayrı görevler vermiştir.
Tüm yetkilerin tek adamda olması bir ülke için asla iyi
değildir. Herkesin anladığı bir dil, herkesin anladığı
bir dal vardır. Bir kişinin her işten anlıyor olması da
fiziken mümkün değildir. Endişelerle birlikte “Artık
olan oldu” deyip içime kabullendirmem asla mümkün
değildir. “Olmamalıydı” diyorum hep. “Bu tehlikeli
ateşe girmemeliydik” diyorum hep. Devletin yönetimi
tek elde toplanmamalıydı.
Bir ülkede kaleler teslim edilmiş, yönetim aile
şirketine devredilmiş ise, o ülkede tehlike çanlarının
farkında olunmamıştır. İşte, “Öyle bir sistemin içine
mi girdik?” diye sormadan edemiyoruz kendimize.
Bundan sonra her şey, her karar, her yasa direkt
Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasından çıkacak.
Tüm yasalar meclise uğramadan yürürlüğe girecek.
Bakanlar Kurulu karar alamayacak, milletvekilleri
gensoru veremeyecek, önerge veremeyecek,
soru sorulamayacak, hiç bir hükümleri yok.
Peki 600 vekil ne yapacak?
Başbakan yok yeni sisteme göre. Başbakanlık
diye bir sıfat, makam da kalmadı. Adaletin dağıtıcısı
olan hakim ve savcılarımızın da ellerindeki mekanizma
ellerinden alındı. Tüm yetkiler yeni sisteme geçilmesiyle
birlikte tek adama devredildi. Milletin onayı,
muhalefetin de çabasıyla Başkanlık sistemi fiilen
başladı.
Bakanların hükmü kalmadı, Bakanlar Kurulu
yetkileri de yeni sisteme göre Başkan’a devredildi.
Meclisin de bir hükmü kalmadığı için parlamentoya
gönderilen 600 milletvekilinin de fonksiyonu
yitirildi. Gensoru verme, önerge sunma, denetleme,
sorgulama, engel olma durumları da asla kalmamıştır.
Yeni rejimin adı Başkanlık sistemidir.
Tek adamda toplanan tüm yetkileri göz önünde
bulundurursak tek adam nelere çare olabilir?
Bu kişinin kendisi için ağır bir yük değil midir?
Hangi çığlıkları duyabilir?
Taşralarda, mezralarda inim inim inleyen mağdurların
sesini duyurma
da kimler köprü vazifesi
kuracak?
Vali, Kaymakam, Belediye Başkanı’ndan
tutun da tüm kurumlar, bürokrasinin, bürokratik
yapının görev ve yetkileri Başkan’a geçti. Lehte
olan tepkiler, teşhisler, isyanlar, feryatlar nasıl
Başkan’a ulaşacak? İlaç fiyatlarından tutun da,
basın kartını verme gibi basit yetkilerde de dahil
yeni sisteme göre Başkan’a devredildi. Bu sistemde
tek kaygımız, gidişatın daha da kötüye gidecek
endişesidir. BOP’un rahat durmadığıdır. Öyle ya da
böyle arzu etmesekte, içimizden gelmese de, fkirsel
olarak tehlikesini ifade etsekte, 16 yıldır anlatsakta,
anlaşılamasakta, “Başkanlık” sistemi geldi. TÜRKİYE
CUMHURİYETİ gitti. Yerine TEKİYE CUMHURİYETİ
geldi.
Şarlatan Adnan!
Tehlikeli olduğunu;
Hep biz yazdık.
Hep biz söyledik.
Arşivlerde duruyor.
Bugün ses çıkaranlar,
bugünden önce hep susanlardı.
Tıpkı fetö’ye sustukları gibi.
16 yıldır ses çıkartılmayan sapık Adnan hoca,
yeni sisteme geçiş için ekranlarda algı operasyonlarında
kullanılan bir şeytan mıydı?
Adnan Oktar..
Diğer adıyla Harun Yahya.
Her türlü pisliğin içine bulaşmış.
Hakkında iddia ve suçlamalar çok.
AKP döneminde yıldızı parlayanlardan.
Kim kimi kandırdı bilmiyoruz ama..
“Ne istediler de vermedik” grubundan.
Din istismarcısı, erotizmin baş aktörlerinden.
Para, lüks yaşam, ganimet, boğaza manzaralı
villa, kedicikler, kanallar, ve zehirlenenenler. Bugüne
kadar tek bir AKP’li tepki göstermedi.
Sebebi, kedicikler 16 yıldır sırf Erdoğan’a taparcasına
destek veriyor diye. Sırf kendine ait zehir
kanalından kedicikleriyle oy istiyor diye. İşte bu
şarlatan, bu sabah mali şube ekiplerimiz tarafından
gözaltına alındı. 16 yıldır neden, niçin beklendi?
Biz bu adam üzerinde de yıllarca yazıp durduk, “bu
adam sürekli zehir saçıyor” diye. Görevi bitti demek
ki. Gençleri, kadınları, halkı zehirledi. Bu ülkenin
algı operasyonlarında bu adama büyük rol verdiler.
Kullanıp çöpe atma zamanı geldi. Hiç bir zaman tepki
göstermediler aksine kanal verdiler. Uydu verdiler.
İstanbul’un en pahalı semtini peşkeş çektiler. Katil
İsrail ile köprüleri bu sağladı. İsrail’in elemanı olduğu
biliniyordu. BOP’un ahlak bozucusu, din bozguncusu
algı ayağında hep bu adam vardı. Anlaşılan o ki,
BOP’un komuta merkezi, “tamam görevin bitti”
dedi. Şarlatan Adnan yalandan ciyaklamaya başladı.
Düne kadar tek satır tepki, yaptırım gösteremediler,
sırf Erdoğan’a destek veriyor diye. “Tek adama oy
verin” diye bağırıyordu bugüne kadar. Gözaltına
alınınca ciyaklayan sapık Adnan, “Biz hep Erdoğan’ı
ve AKP’yi destekledik” dedi. Şimdi hesap ver bakalım.