24 Haziran seçimleri ile birlikte Türkiye yeni bir sistem, farklı bir yönetime kavuştu…
Bu sistemdeki beklentiler, umut ederim ki halkın dertlerine çare, geleceğine ışık, demokrasimize ivme, hukuk devletine güven getirir.
24 Haziran sonuçları itibarı ile kaygıları olanlar ile gelecek bunda bu liderde diyenlerin tercihleri ile şekillendi…
Demokrasiler de seçim kaybeden yoktur!
Kendine anlatamama ya da seçmeni anlattıklarına inandıramaması sorunu vardır.
İşte bu nokta da iletişim araçların eşit ve adil olarak kullanılması basının demokrasinin gereği her kesime her suçlamaya eşit oranda cevap hakkı tanıması özellikle cumhurbaşkanlığı sisteminde tek aday üzerinden yürütülen mitinglerde her adaya eşit davranması büyük önem arz eder.
Devlet mekanizmasının siyasetin kontrolünde seçimlere gerek yardımlarla gerekse seçmen bazında etkileşimlerle devlet kaynaklarının yönlendirilmesi ile oluşan durum gelişmiş demokrasilerde kabul görmez.
O nedenle bu gün ülkemizde adına ‘cumhurbaşkanlığı hükümet etme sistemi’ olarak adlandırılan ve 16 yıllık iktidar gücü ile girilen seçimlerde partisinin kan kaybettiği, genel başkan ve cumhurbaşkanı olarak %52.68 ile seçimleri kazanan Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında %47, lik bir dilimin olduğu gerçeği de unutulmamalıdır.
Demokrasilerde devleti devlet eden unsur iktidarlar değil, milletin kendisidir. Millet hür iradesi ile kullandığı oyları ile devlete şekil veren, yönetimine ortak olduğu, kendisine şekil verecek kanunların çıkmasına vekilleri aracılığı ile katıldığı mekanizmanın adıdır.
O nedenle ayrıştıran, ötekileştiren, farklı uygulamalarla kendinden olmayana kendisi gibi düşünmeyene, kendisi gibi yaşamayana rol modeller biçmek ve istediği kıvama getirme girişimleri ancak kaosu tetikler, gelecek nesilleri çağın gerisine iter ve gelecekte devlet algısının zedelenmesi ile sistemin çökmesine yol açar.
Bu gün bu sistemi doğru kabul edenler ve bu sistemi savunan kesimlere dünden daha fazla görevler düşmektedir. Haksızlıklar karşısında direnebilmek, haklı olduğuna inandıklarının yanında durabilmek, geçmişte bu günün iktidarını iktidar eden gücün demokrasi olduğunu bilerek bu hakkından feragat etmeden; devlet aygıtlarının siyasallaşmasına hukukun iktidarın gölgesinde kalmasına geçit vermeden eşit birey, eşit yurttaş, oy versin ya da vermesin vatandaş bilinci ile gelecekte birlikte olacağımız inancına öncelikli olarak oy veren seçmen dikkat etmeli bu hakları savunmalıdır.
Bu gün oy verdim diyerek, haksızlıklara geçit verenler kısa ömrünü menfaatleri nedeni ile iktidarlara teslime den onun avukatlığına savunanlar; unutmamalıdır ki onu değerli kılan tek olgu sesi çıkan muhalefet ve 5 yılda bir kendisine getirilen sandıktır!
İşte o sandık 24 Haziran’da sizi değerli kılan Cumhuriyetin eseridir. Cumhuriyet, Ortadoğu ve Uzakdoğu gibi ülkelerdeki her devletin adında vardır. Lakin bizim gibi demokrasileri güçlü kılmamış, şekilci tek adama dayalı, vekilleri olan ama liderlerin belirlediği, süresiz cumhuriyete başkanlık(Saddam, Esad, Kaddafi, Kral Fahd, vb.) eden zatların oturduğu bu sistemler batı demokrasilerden ayrılmış ve zamanla insanı ile çatışır hale gelmiştir.
Bizi bunlardan ayıran en önemli unsur millete dayalı demokrasi olgusunun işlemiş olmasıdır. Müslüman ülkelere örnek olan Türkiye Cumhuriyeti, modern yapısı, gelişmekte olan sanat ve kültürel alt yapısı ile 21. Yüzyıla İslam coğrafyasının parlayan yıldızı, Türk dünyasının umut ışığı olarak girmiş tek devlettir.
İşte bu devlet 95 yıl sonra yine milletin kararı ile sistemi değiştirerek yeni bir yola girmiş, parlamenter sistemden çıkmış, KHK yetkisi ile donatılmış, tek bir güce endekslenmiş Türk modeli başkanlık sistemine geçmiştir.
Bu süreçte muhalefetin adayı kazansa bile kaygılar aynı kaygılardı. Korkular aynı korkulardı muhalefet bloğunda. İşte bu gün yapılması gereken bu korkuları giderecek adımların atılması yeni sistemde devlet organlarına güven duygusunun artmasının sağlanması büyük önem arz ediyor. Geçmişte bürokrasiden korkarak, ağır işleyen devlet çarkından şikayet ederek değiştirilen sistem yeni bahanelerin üretildiği değil çözümlerin bulunduğu hukukun evrensel değerlerle buluştuğu, dini argümanların referans kabul edildiği değil adaletin tecelli ettiği, bilimin yol gösterici olduğu, her ilde üniversite değil üniversiteyi bitirenlerin iş bulduğu, her eve maaş değil her eve üretimin ve işin girdiği, fakire kolinin gittiği değil, fakirin mağduriyetinin bittiği, ne devlete ne ele muhtaç edildiği insanca bir yaşamın kurulmasına giden yol olması dileği ile 24 Haziran seçimlerinin geçmişi aratmaması, demokrasiye kapıları kapatmaması, hukuka gölge düşürmemesini, insanımızın tek adamda aradığı mutluluğu ve huzuru bulmasını diliyorum.
Düşünür Georaes VEDEL; “Demokrasi siyasi partiler olmadan yaşayamaz ama siyasi partiler yüzünden ölebilir de.” Demektedir.
Evet bu güne kadar demokrasiyi tüm siyasi partilerin olumsuzluklarına rağmen yaşattık. Fakirliğe, çaresizliğe, umutsuzluğa rağmen yaşattık. Sosyal devlet olamasak ta olmak için yaşattık. Siyasetçilerin yalanlarına, sözlerine rağmen kardeş kardeşi kırmasın ülke yaşasın diye yaşattık. Şimdi tek elde tek güçle daha güçlü demokrasilerde muhalefeti de anlayarak buluşur muyuz? Bunu zaman gösterecek. 95 yıllık cumhuriyet size bu gün ki iktidarı sistem değişikliğini yapacak güce erişmenizi sağladı. Cumhuriyet üstüne düşeni fazlası ile yapmış milleti ile bütünleşmiş kendini ona teslim etmiştir. Millet adına yetkiyi alanlar şimdi görev sizin eksiklikleri gidermek milleti istediği huzura kavuşturmak çağdaş medeniyet seviyesine çıkartmak sizin görevinizdir. Cumhuriyet ümmetten bireye giden yolu açmış siz o bireye düşünmeyi, aydınlanmayı, sorgulamayı öğrettiğiniz gün bu toplum daha da ileri gidecek ve sizlerde eksik kalan yanımızı tamamlamış olacaksınız. Sözlerimi Servepalli Radhakrishan’ın ‘Herkes aynı düşündüğü zaman, kimse düşünmemeye başlar’ sözleri ile noktalıyor; farklılıklarımızın demokrasimizin güzelliği, insanımıza verilen değerin bir parçası olduğunu bir kez daha hatırlatmak, seçim sonuçlarının hayırlara vesile olmasını diliyorum…