Haberler Haber Girişi : 02 Kasım 2017 17:56

TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR

TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR
Genç nüfusumuzla gurur duyuyoruz. Gerek günlük konuşmalarda gerek yapılan resmi toplantılarda, genç nüfusumuzun sayıca çokluğundan dem vurarak bu konuyla ilgili mağrur konuşmalar yapıyoruz. Bu doğru. Genç ve dinamik bir nüfusa sahip olmak bir ülke için umut ve gurur kaynağıdır. Zira nüfus nüfuzdur. Ancaaak bu genç nüfusa gerekli yatırımlar yapılmaz riskler bertaraf edilemezse o zaman korkarım ki umut, yerini umutsuzluğa bırakacaktır. Bugün itibariyle umutsuzluğa düşecek seviyede değiliz. Ancak unutmayalım ki, “su uyur düşman/lar uyumaz.” İşte bu noktada nüfusun çoğunluğunun genç olması bir yandan içerisinde önemli fırsatlar barındırırken, diğer yandan da kayda değer riskler taşımaktadır. Maharet, krizi fırsata çevirebilmektir. Zira sağlıklı yetiştirilemeyen, maddi-manevi donanım kazandırılamayan, tarihini ve bilmeyen, hedef ve ideal sahibi olmayan en önemlisi de kendini bağımlılık yapan kötü alışkanlıklardan koruyamayan bir genç nüfus, ciddi bir sorun adayı ve kuru kalabalıktan öte bir anlam taşımaz. Bu noktada hakkı teslim etmek lazım. Son yıllarda sigara ile diğer madde bağımlılıkları konularında etkin çalışmalar ve mücadele söz konusu. Hazırlanan kamu spotları ile toplumda görece bir bilinçlenme var. Bildiğim kadarıyla sigara kullanımında da düşüşler söz konusu. Yeterli mi? Elbette hayır. Peki, neler yapılabilir? Her şeyden önce bilinmelidir ki, bu konuda önleyici tedbirler, iyileştirici çalışmalardan çok daha önemlidir. o nedenle konuya farklı bir paradigma ile bakmak lazımdır. Herkesin malumu olduğu üzere şer odaklarının hedef kitlesi çocuk ve gençlerdir. İstatistiki verilerin söylediğine göre sigara ve madde ile ilk tanışma yaşı 10-15 arasıdır. Bu nedenle bundan sonra hazırlanacak kamu spotlarında bu hedef kitle de dikkate alınabilir. Aile birliği ve saadetinin devamı yönünde programlar, seminerler, filmler, kamu spotları hazırlanabilir. Zira evdeki problemler ve parçalanmış aile nedeni ile pek çok çocuk ve genç, “denize düşen yılana sarılır” misali bu zararlı alışkanlıklarla tanışabiliyor. Yanı sıra çocukların yetenek ve eğilimlerinin küçük yaşlarda tespit edilip spor ve sanata yönlendirileceği bir eğitim modeli kurgulanarak, çocuk ve gençlerin bu bataklıklara düşmesi engellenebilir. Zararlı alışkanlıklarla etkili mücadele şarttır. Ama bu sadece okullara bırakılamayacak kadar da elzemdir. Bu konu adeta kurtuluş savaşı vermek kadar mühim bir hadisedir. Zira göz göre göre yitip giden gençler hepimizin (k)ayıbı olacaktır. Kendisi ile gurur duyduğumuz gençlerin sayısının artması temennisiyle…