YA HAPISTELER YA DA KORKUYORLAR!

HABERİ YAPANA HAPİS, SESSİZ KALANA BİR LOKMA EKMEK!

Basın özgürlüğü… Bu kelimeyi duyduğunuzda sizde hâlâ bir anlamı kalmış gibi mi hissediyorsunuz? Çünkü ben, bu ülkede her geçen gün daha çok yabancılaşıyorum bu kavrama. Türk milleti olarak bir zamanlar kalemle sözle mücadele eden gazetecilerimizle gurur duyardık. Şimdi kalemi bırakın, sesi çıkan herkesin ya hapiste ya da susturulmuş olduğu haberleri bizi üzüyor... Son günlerde birkaç gazeteci, siyasetçi tutuklandı. Suçları neydi, biliyor musunuz? Kimse tam anlatmıyor...Yazmak konuşmak! Bu ülkede yazmak, halkı bilgilendirmek suç mu oldu? Kimse nedeni de anlatmıyor.. Kendi ülkemizde kendi vatandaşımız, kendi topraklarımızda neredeyse sürgün yaşıyor. Evet, sokakta başı dik yürüyen bir gazeteci siyasetçi bulmak zor. Ya hapisteler ya da birileri başkaları için başka şeyler anlatıyor... "Fikirler, cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez."( Mustafa Kemal Atatürk)  Ama bugün görüyoruz ki bu ülkede fikirleri susturmak için kullanılan yöntemler yalnızca top ve tüfekle sınırlı değil. Cebir var, şiddet var, korkutma var, susturma var! Peki, Atamızın dediği gibi fikirler öldürülemezse neden hâlâ bu kadar korkuyorsunuz fikirlerden? Çünkü biliyorsunuz; bir fikir, milyonları harekete geçirebilir ve milyonlar harekete geçerse bulunduğunuz konuma asla sahip olamazsınız. Basını özgür olmayan bir ülke, halkına özgürlük vaadi sunabilir mi? Halkını susturan bir iktidar, yarın hangi özgürlüğü kısıtlayacağını gizleyebilir mi? Şu an tutuklanan gazetecilere, hapislere atılan siyasetçilere bakıyorum. Ve düşündükçe yarından korkuyorum. Biz Türk milleti olarak bu durumu kabullenmeye devam mı edeceğiz, yoksa sesimizi duyurmanın bir yolunu bulacak mıyız? Atatürk’ün yolundan gidiyoruz diyorlar. Atatürk’ün yolundan gitmek demek susturulan bir halk olmak değil, güçlü bir halk olup savunmak demektir. Atatürk’ün yolundan gitmek demek, basının özgür olduğu, halkın fikrini açıkça ifade edebildiği bir ülke inşa etmektir. Ama biz bugün bu yoldan sapmanın derin sancılarını yaşıyoruz. Gerçekler acıdır derler. Ama bu ülkede gerçeklerin acı olduğunu öğrenemeden hapisle cezalandırılıyor. Oysa fikirlerin serbest bırakıldığı, gazetecilerin korkmadan yazabildiği bir ülke, hem halkına hem de geleceğine güvenle bakabilir. Türk milleti olarak şunu sormak zorundayız: Susturulan fikirlerle nasıl aydınlanabiliriz? Çünkü kırık bir ampul ne kadar parlatılırsa parlatılsın, hiçbir zaman ışık veremez. Ve biz kırık ampullerle dolu bir karanlıkta yaşamaya mecbur bırakılıyoruz. Ama karanlık ne kadar uzun sürerse sürsün, Atamızın dediği gibi, “Hakikat bir gün mutlaka ortaya çıkar.” Ve o gün, Türk milleti olarak bir kez daha unuttuğumuz özgürlüğümüzü hatırlayacağız!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.