Bilmem hatırlar mısınız?
Zaman zaman bu köşede “ekran çöpçatanlığının” gençleri ve toplumu nasıl zehirlediğini siz okurlarımla paylaşıyor ve bu satırlar aracılığıyla ilgili otoritelerden bu pespayeliğe “dur” diyecek adım ve kararlar bekliyordum.
Çok şükür, bendeniz gibi başkalarının da sesi duyulu ve sanal evlilik programları tedavülden kaldırıldı.Kaldırıldı kaldırılmasına ama onların yerine ikame edilen programlar bize “gelen gideni aratır” dedirtecek cinsten.
Evlilik programlarının alternatifi olarak bu aralar ekranlarda yeni bir furya başladı.İnsanların özel hallerinin milyonlar önünde deşifre edilmesi hali.Özellikle gündüz kuşaklarında yer alan bu programlar-anlaşıldığı kadarıyla- oldukça da izleniyor.
İbret nazarıyla bu programlara baktığımda ve şunu düşündüm. Biz ve bizim gibi şuurlu dostlar rezil rüsva programlara “yayınlanmasın!” derken, yoksa diyorum yağmurdan kaçarken doluya mı tutulduk?
Üzgünüm ama galiba öyle.
Ekranlar toplumun aynasıdır. Bunu anlıyorum. Ancak, toplumun bu pespayeliklerle meşgul edilmesini ??"ne derseniz deyin- hazmedemiyor ve içime sindiremiyorum. Zira bu gereksiz meşguliyetleri bu necip millete asla layık görüp yakıştıramıyorum.
İnanın bu programlar hiç de masum değil. Öyle ki bu programlar insanların moral değerlerini alt üst ediyor. Zihnini bulandırıyor. Ekrandaki olumsuz örnekler tarafgirlikle örnek teşkil ediyor. İnsanların acı ve zafiyetleri adeta metalaştırılıyor.
Bir taraftan bir çocuğu, bir kadını, bir aileyi, bir masumu kurtardık derken -bilmem farkında mısınız ama- diğer taraftan milyonların zihninde ve kalbinde onulmaz yaralar açılıyor.
Doğrusu, bu hale çok da şaşmamak gerek. Zira ekranlar toplumun aynasıdır. Ayna olmanın yanında en etkili yönlendirme ve propaganda aracıdır da. Ancak biz huzurlu aileler ve nesiller yetiştirmek için, insanımızı üretime, ahlaka davet etmek için onlara daha güzel örnekler sunmamız gerekmez mi?
Ne diyelim?
Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…