16 Nisan referandumu sonrasında başlayan yeni süreç Ortadoğu’da yeni dayanışmaların, yeni gruplaşmaların da şekil alacağı bir dönemi başlattı.
Türkiye ‘de ciddi yatırımları olan ve iktidarla birlikte sürekli anılan Katar’a başlatılan yaptırımlar ve ambargo Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir yöntem ve yol izleyeceğinin yakın takibe alındığını göstermektedir. Çünkü Orta doğu’da Katar, Türkiye ve Amerika yanlısı politikaları dikkat çeken ülkelerin başında gelmektedir. O nedenle sürekli Türkiye’ye para akışının Katar üzerinden sağlandığı iddialarının basına yansıması da bu nedenledir.
Kaldı ki; bu durum Katar’a Suudi Arabistan öncülüğnde başlayan yaptırım ve ambargo sonrası, Türkiyenin dün itibarı ile meclisten çıkardığı karar ile Katar’a asker göndermesi, Türkiye ve iktidar için Katar’ın önemli bir yer tuttuğu gerçeğini de gözler önüne sermiştir.
Türkiye son dönemlerde gerek komşuları gerekse 2 küresel gücün başlattığı bölgesel çalışmalarda dışlanmış, yalnızlaştırılmış ve bunu kuırtarmak sadece söylemlere kalmıştır.
Bölgedeki mezhep kavgaları sürekli kaşınmakta, bölgesel çatışmalar arttırılmakta, enerji kaynakları kontrol altına alınırken, silah pazarı da bu suretle canlı tutulmaya çalışılmaktadır.
Özellikle ABD başkanı Trump’un Suudi Arabistan ziyaretinde 210 milyar dolarlık silah antlaşması sonrası başlayan Katar gerginliği bilinçli bir oyunun parçasıdır.
Hedefte sadece Katar yoktur!
Dün Irak’ta Saddam’ı Kuveyt’e sokan güçler, bu günde Suudi Arabistan üzerinden bölgede kim kiminle hareket etmekte olduğunu görmek için oltaya bir yem takmıştır.
Yem ülke Katar!
Hedef ülkeler ise Suudi Arabistan ve İran gibi gözükürken asıl yeme takılması beklenen ve bölgedeki kaos sonrası yüzyıllık hayallerin ülkesi, Türk milletinin bağımsız ülkesi Türkiye’nin yeme takılması Ortadoğu bataklığında boğulması istenmektedir. Ortadoğu’nun ve müslüman dünyasının bağımsız güçlü ve demokratik Türkiyesi hedeftedir. Çünkü;Türkiye adeta bir savaşa doğru hızla akan bir nehir gibi Ortadoğu bataklığına çekilmektedir.
16 Nisan’ın hemen öncesinde ve sonrasında tv kanalları ile başlayan dizilerdeki kahramanlık hikayeleri, neredeyse her akşam insanımızın karşısına çıkartılan, ortadoğu’da operasyon yapan, girdiği ülkede başarılı operasyonları imza atan Türk ordusu ile milletimize algı operasyonu başlamıştır. ‘isimsizler, Savaşçı, Söz, Vatanım sensin, vb. dizilerle milliyetçilik duyguları kabartılmakta güven duygusu , özgüven yükseltilmekte ve eski günlere özlem gibi Türk milletinin bilinçaltı ile oynanmakta olduğu görülmektedir.
Bölgede aktörler harekete geçti, herkesin sığınacak bir limanı, gidecek bir süper gücü bulunuyor. Ortadoğu bataklığını kontrol eden güçler; bu yörede kimi zaman mezhep çatışmalarını, kimi zaman aşiret kavgalarını körükleyerek yıllardır yönetmişlerdir.
İşte bakın büyük önder Mustafa Kemal Amerika’da yayın hayatı bugün de süren ‘The Saturday Evening Post’ dergisinin yazarı Isaac F. Marcosson, Temmuz 1923’te verdiği ropörtajda bu bataklık için ne demiş ne öneriyor;
“Bir gün, cihan harbinden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir…”